Reel sektörün açık pozisyon sorunu

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Aslında rakam çok yeni değil, haziran sonunu gösteriyor. Ve yine bu rakam daha önce açıklanmıştı, ancak detay bilgiye sahip değildik. Sözünü ettiğimiz, finansal kesim dışındaki firmaların, yani reel sektörün döviz varlık ve yükümlülüklerinin farkını gösteren açık pozisyon. Reel sektör, haziran ayı itibariyle 81.4 milyar dolarlık açık pozisyon taşıyor. Söz konusu tarih itibariyle reel sektörün döviz varlıkları 85.8 milyar dolar, döviz yükümlülükleri ise 167.3 milyar dolar düzeyinde bulunuyor.

Reel sektörün yükümlülükleri varlıklarından daha hızlı artıyor, en azından yılın ilk yarısındaki tablo böyleydi. Bu da, açık pozisyonun büyümesi sonucunu doğuruyor. Açık pozisyon, geçen yıl sonundaki 60.9 milyar dolara göre yüzde 34 oranında 20.5 milyar dolarlık bir artış kaydetti. Bu dönemde döviz varlıkları 8 milyar dolar artarken, döviz yükümlülükleri 28.5 milyar dolar büyüdü.

Döviz yükümlülüklerinde altı ayda kaydedilen 28.5 milyarlık büyümenin 24.5 milyar doları nakdi kredilerdeki, 4 milyar doları ithalat borçlarındaki artıştan kaynaklandı. Nakdi kredilerde ise artış ağırlıklı olarak yurtdışından sağlanan kredilerde gerçekleşti. Ocak-haziran döneminde yurtiçinden sağlanan krediler 5.5 milyar dolar artarken, yurtdışından sağlanan kredilerdeki artış 19 milyar doları buldu.

Reel sektörün açık pozisyonu 81.4 milyar dolarlık düzeyiyle tehlike çanlarının çaldığını gösteriyor. Ancak, önemli bir detay daha var. 81.4 milyar doların tümü hemen ödenmesi gereken, yani kısa vadeli pozisyon açığı değil. İşte bu aşamada, kısa vadeli açığın düzeyi önem kazanıyor. Merkez Bankası verilerine göre, reel sektörün kısa vadeli döviz pozisyonu açığı, ikinci çeyrekteki artışına rağmen yine de göz ardı edilebilecek boyutta. Mart sonunda 1.3 milyar dolar düzeyinde bulunan kısa vadeli açık, haziran sonunda 4.4 milyar dolara yükseldi. Bu, kısa vadeli döviz pozisyonunun görünen yüzü. Görünmeyen yüzü biz hesaplamaya çalıştık.

2008 yılından önceki dönem için yurtdışından sağlanan uzun vadeli kredilerde vadesi bir yıldan kısa ve uzun olanların ayrımı yapılamıyor. Aynı şekilde, 2007 yılından önceki dönem için de yurtiçi bankalardan sağlanan kredilerde kısa ve uzun vade ayrımına ilişkin veri yok. Bu ayrımlar olmadığı için Merkez Bankası kısa vadeli varlık ve yükümlülükleri ancak verilere sahip olunan 2008 yılı için açıklıyor.

Kredilerdeki kısa-uzun vade ayrımına ilişkin mevcut verileri, geçmişe uygulayarak kısa vadeli varlık ve yükümlülükleri hesapladığımızda karşımıza ilginç bir tablo çıktı. 2005 yılına kadar gittik ve gördük ki reel sektör bu yıla gelinceye kadar kısa vadeli net döviz pozisyonunda artıda bulunuyordu. Kısa vadeli net döviz pozisyonunun 2005 yılında 2.2, 2006'da 10.2, 2007'de ise 5.8 milyar dolar artıda olduğunu hesapladık. Bu rakamlar, artı-eksi en fazla yüzde 10'luk bir sapma gösterebilir. Reel sektörün net döviz pozisyonu açığının büyüdüğünü zaten biliyorduk, bu hesaplamayla kısa vadeli net döviz pozisyonunun da artıdan eksiye geçerek olumsuz seyrettiğini görmüş olduk.

Bu rakamlar haziran sonundaki durumu gösteriyor. Üçüncü çeyrekte uluslararası finans krizinin etkisiyle reel sektörün de ister istemez kendi kabuğuna çekilmek zorunda kaldığına dikkat çekiliyor ve bu sayede açık pozisyondaki büyümenin hız kestiği tahmin ediliyor.

Tüm yazılarını göster