Reel sektörde son durum

Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU dunyaweb@dunya.com

Hafta başında Merkez Bankası temmuz ayına ait kapasite kullanım oranını ve reel kesim güven endeksini açıkladı. Her iki veri de bir ay öncesine kıyasla belirgin bir artış sergilediler; sevindirici bir gelişme oldu.

Grafik 1'de 2001'nin başından bu yana hem kapasite kullanım oranındaki, hem de sanayi üretimindeki gelişmeler var. Sanayi üretimi mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış halde ve sol dikey eksende ölçülüyor. En son gözlem mayıs ayına ait. Kapasite kullanım oranı ise orijinal haliyle ve sağ dikey eksende ölçülüyor. Her iki serinin kabaca birlikte hareket ettikleri görülüyor.

Serilerde, bu köşede defalarca değindiğim ve kriz sonrası dönemlerde gözlenen çifte karakter hemen dikkat çekiyor. Hem üretimde, hem de kapasite kullanım oranında belirgin bir toparlanma var. Ancak bir dönem öncesine kıyasla gerçekleşen yüksek büyüme hızına ve kapasite kullanım oranına karşın, hala kriz öncesindeki zirve üretim düzeyine ve kapasite kullanım oranına ulaşamadığımız da görülüyor grafikten.

Merkez Bankası, reel kesime yönelik olarak az sayıda ama önemli soruları içeren bir anket yapıyor. Bu sorulara verilen yanıtlardan reel kesim güven endeksi adını verdiği endeksi hesaplıyor. Endeks 100'ün üzerinde değerler alıyorsa, reel kesimin ekonomiye duyduğu güven sağlam anlamına geliyor. Endeks değerleri ne kadar yüksekse, güven de o kadar fazla demek oluyor.

Grafik 2'de 2007'nin başından bu yana endekste gerçekleşen hareketler gösteriliyor. Avrupa'da bahar aylarında yaşanan krizin reel kesimin güveninde yarattığı olumsuz etki mayıs ve haziran aylarında belirgin biçimde gözlenmişti. Endeksin yeniden toparlanması sevindirici. Vurgulanması gereken bir diğer olumlu nokta ise, krizin güven üzerindeki yıkıcı etkisinin ortadan kalkmış olması.

Yapılan akademik çalışmalar, reel kesim güven endeksi ile özellikle yatırım harcamaları arasında aynı yönlü ve güçlü bir ilişki olduğunu ortaya koyuyorlar. Elbette tek başına güven yeterli değil yatırımların artması için. Kredi koşulları da önemli. İçinde yaşadığımız dönemde kredi koşulları da oldukça elverişli:

On yıllardır hiç görmediğimiz kadar düşük bir faiz ortamında yaşıyoruz. Çeşitli tüketici kredilerinin faizleri yüzde 11 dolaylarında. İyi şirketler kredi almak isteseler, kendilerinden talep edilecek faiz oranı daha fazla değil. Hem gerçekleşen, hem de ileriye yönelik beklenen enflasyon dikkate alındığında, enflasyondan arındırılmış (reel) faizlerin de hiç olmadıkları kadar düşük düzeylerde oldukları açık. Bankaların açtıkları kredilerde de önemli artışlar var. Haziran ortalaması dikkate alındığında yılbaşına kıyasla reel toplam krediler yüzde 14.5, reel tüketici kredileri ise yüzde 10.1 oranında artmış.

Buna karşın, yılın ilk çeyreğine ait gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) verilerine göre özel sektör yatırımlarındaki toparlanma tatmin edici düzeyde değil. Grafik 3'te 2007'nin ilk çeyreği ile 2010'un ilk çeyreği arasındaki dönemde özel sektör yatırım harcamalarının seyri gösteriliyor. Seriyi mevsim etkilerden arındırdım. Ayrıca, grafik rahat okunsun diye, kriz öncesinde ulaşılan zirve yatırım değerini 100 olacak şekilde serinin tüm değerlerini yeniden ayarladım.

Tekrar hatırlatayım; özel yatırım harcamalarına ilişkin son veri ilk çeyreğe ait. Daha güncel bir gösterge var: Yatırım malları ithalatının mayıs ayı değerleri. Hem taşıt dışı ithalatın, hem de taşıt ithalatının mevsim hareketlerinden arındırılmış değerleri hala kriz öncesindeki zirve değerlerinin oldukça altında. 'Oldukça'dan kasıt yüzde 20 ve yukarısı. Grafik 4'te taşıt dışı sermaye malı ithalatının yine endeks haline getirilmiş değerini bulmak mümkün.

Dolayısıyla, özel sektörün yatırım harcamaları açısından iki zıt gelişme söz konusu. Olumlusu: Hem kredi koşulları, hem de reel kesimin ekonomiye duyduğu güven, yatırımları tetikleyebilecek nitelikte. Temmuz ayı kapasite kullanım oranındaki artış bu olumlu yorumu destekler nitelikte.

Olumsuzu: Gelişmiş ekonomilerin toparlanma hızındaki yavaşlama sinyalleri özellikle büyük şirketleri tereddüde düşürmüş olabilir. Unutmayalım, reel kesim güveni şu anda olumlu düzeyde, ancak mayıs ve haziran aylarında AB'deki krize bağlı olarak düşmüştü güven. Yatırım malları ithalatı bu olumsuz yorumu destekler nitelikte. Önümüzdeki 'kesintisiz' seçim döneminin de özel kesim yatırımları açısından destekleyici olmayacağını düşünmek gerekiyor.

Özel yatırım harcamalarının GSYH'deki payı fazla değil; yüzde 20'yi aşmıyor. Buna karşın, kriz dönemlerinde çok şiddetli biçimde düşüyor, hızlı büyüme dönemlerinde de benzer bir şiddette artıyor. Bu büyük dalgalanma nedeniyle, payı az olmasına karşın, GSYH büyümesine (ya da küçülmesine) önemi ölçüde damgasını vuruyor.

Yatırımların bu önemini de dikkate alarak, yukarıdaki olumlu yorumun ağır basmasını umalım.

Tüm yazılarını göster