Reel kur haziranda daha da düşebilir

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com


TÜFE bazlı reel efektif döviz kuru endeksi mayıs ayında yeniden 120'nin altına indi. Nisanda daha önce 121.10 olarak açıklanan endeks, revize edilerek 121.41'e yükseltildi. Buna göre, reel efektif döviz kuru endeksinde mayısta nisana göre yüzde 1.19'luk bir gerileme oldu.

Reel efektif döviz kuru endeksinin mayısta gerilemesi zaten beklenen bir durumdu. Türk Lirası'nın mayısta değer kaybetmekte olduğu ortadaydı çünkü. Küçük tabloda da görüleceği gibi, TL'nin dolar ve euro bazında mayıs ayında değer yitirdiği belirgin olarak gözlenebiliyordu.

Merkez Bankası verilerine göre, nisan ayı ortalamasında 1.7965 olan doların döviz alış kuru, mayıs ortalamasında 1.8228'e yükselmişti. Aynı şekilde euronun döviz alış kuru da 2.3255'ten 2.3666'ya çıkmıştı. Elbette reel efektif döviz kuru hesaplaması yalnızca dolar ve euro üzerinden yapılmıyordu; ama hesaplamada bu iki dövizin belirgin bir ağırlığı olduğu da ortadaydı.

Haziranda düşüş hızlanır mı? 

Reel efektif döviz kuru endeksinde mayısta nisana göre yüzde 1'i aşan bir gerileme olmakla birlikte, bu hesaplamanın ay ortalamalarına göre yapıldığı gözden uzak tutulmamalı. Yani kurlarda mayıs ayı sonunda başlayan yükselmenin haziranın ilk günlerinde daha da belirginleşmesi, "Bu eğilim bütün aya yayılırsa ne olur" sorusunun sorulmasına yol açtı.

Mayıs ayı ortalaması 1.8228 olan dolar kuru, bu ayın ilk dört gününün ortalamasında 1.8872'ye çıktı, yani yüzde 3.5'lik bir artış var. Aynı şekilde euroda 1-4 Haziran günlerinin ortalaması 2.4551 ve buna göre mayıstaki 2.3666'ya göre yüzde 3.7 oranında artış oldu.

Döviz kurlarının haziranın ilk günlerindeki bu gerçekleşmesinde Gezi Parkı protestolarının yol açtığı gerginliğin sınırlı bir etkisi var. Protestolar dövizi bir miktar etkiledi; yaşanan gerginlik yüzünden önceki gün piyasaları alt üst eden kasırga döviz kurları yönüyle pek fazla hissedilmedi.

Aslında döviz kurunda geçen haftadan beri bir kımıldama söz konusu. Merkez Bankası'nın faiz oranlarını kimi yorumlara göre tahminlerin ötesinde düşürmüş olması, zaten yabancı fonların Türkiye'ye olan ilgilerinin azalması sonucunu doğurmuştu. Bir yandan getirinin görece düşmüş olması yüzünden döviz girişinin azalması, diğer yandan da çıkışın yoğunlaşması gibi bir durum yaşanması, sonuçta kurların "başkaldırması" sonucunu doğuracaktı ve geçen hafta bunun ilk işaretleri geldi. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı da sözlü bir müdahalede bulunma gereği hissetti.

Bu kur gelmek için iyi de...

Aslında bu kur düzeyi, yabancı yatırımcının döviz getirmesi açısından gayet iyi bir tabloya işaret ediyor. Aynı miktar dövizle, örneğin bir ay önceye göre daha fazla TL elde etmek mümkün.

Ama yitirilen, haydi daha esneterek söyleyelim, azalan bir şey var; güven!

Türkiye'de yıllar yılı, küresel krizin etkilediği dönem dışında, ani kur hareketleri hiç olmamıştı. Şimdi görece yüksek kurdan giriş yapıp çok TL elde etmek iyi de, yarın çıkılmak istendiğinde kurun fırlayıp gitmiş olmayacağının garantisi yok gibi görülürse yabancı niye gelsin ki...

Türkiye, gerek yabancıya, gerek yerli yatırımcıya, iş alemine bu güveni vermişti. Her şey istikrarlı gidiyordu. Ya şimdi... Birçok şeyin pamuk ipliğine bağlı olduğu izlenimi uyandı.
Yabancının sıcak parasını alıp gitmesi değil sorun. Asıl sorun, biraz da hesapsız bir şekilde döviz kazancı olmadığı halde döviz borçlanan Türk özel sektörünün durumu.

Tüm yazılarını göster