Reel kur 27 ayın en yüksek düzeyinde

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Genelde sıradan sayılan ve çok üstünde durulmayan bir göstergeydi reel efektif döviz kuru endeksi. Ama Türk parasının değerli bölgede sayılması için kritik eşik olarak görülen 120 sınırına gelinip dayanılması ve nisan için bu eşiğin aşılma olasılığının iyice güçlenmesi, söz konusu veriye bir anda önem kattı.

TL'nin, nisan ayında en azından dolar ve euroya karşı değer kazanmış olması, hesaplama çok sayıda dövizle yapılmasına rağmen, yine de bir ipucu niteliğindeydi.

Reel efektif döviz kuru, martta 119.95 düzeyinde bulunduğu için zaten 120'ye pek bir şey kalmamıştı ve 120'nin aşılacağı bekleniyordu. Ama bilinmeyen, 120'nin ne kadar aşılmış olduğuydu.

Merkez Bankası dün nisan ayı gerçekleşmesini açıkladı. Reel efektif döviz kuru endeksi 121'i bile aşmış ve 121.1 düzeyine çıkmıştı. Mart ayı için daha önce 119.95 olarak açıklanan endeks de revize edilmiş ve 120.27'ye çekilmişti. Zaten mart ayındaki endeksin 120'nin üstünde olduğu bilinse, nisan için "120 aşılacak mı" ya da "Acaba ne kadar aşılacak" sorusu hiç sorulmazdı.

Reel efektif döviz kuru endeksinde ocak ayında çok önemsiz bir revizyon var. Ocak ayının endeksi 120.57 düzeyinde. Şubatta değişiklik yok, bu aydaki endeks 119.75. Mart ve nisan ise biraz önce aktardık; 120.17 ve 121.10 düzeyinde endekslerle geçilmiş durumda.

Nisandaki 121.10, 2011 yılının ocak ayındaki 121.19'luk endeksten sonra görülen en yüksek düzeye işaret ediyor. Yani nisanda, son 27 ayın rekoru kırılmış durumda. Ama bu rekor, olumlu bir rekora işaret etmiyor tabii ki. Merkez Bankası, baştan beri 120'nin üstündeki endeks değerini tehlikeli bulduğunu söylüyor ve bu durumda önlem alacağını ifade ediyor. Hele hele endeksin 130'a yaklaşması ya da aşması, adeta kırmızı alarm verilmesini gerektirecek bir durum olarak görülüyor.

Faizde daha agresif olunabilir

Merkez Bankası'nın Türk parasının değerlenmesi karşısında atılacak adıma ilişkin tavrı belli. Öncelikle faiz oranları aşağı çekilmek suretiyle TL'nin cazibesi azaltılmaya çalışılacak.

Ama bu alanda da hareket alanımız sınırlı gibi görünüyor. Bizde faiz yüzde 5'in altına, şimdiye kadar görülmedik düzeye indirildi indirilmesine ama, Batı'da ve Japonya'da faizlerin neredeyse sıfır düzeyinde bulunduğu bir ortamdayız. Yüzde sıfırlık ya da yüzde 0.25'lik bu faizler, bizim yüzde 5'lik faizimizin uluslararası alanda hala çok yüksek kaldığı anlamına geliyor.

Ama iyi de biz faizi Batı'daki gibi, Japonya'daki gibi sıfıra yakın düzeyler bir yana, öyle bugünden yarına yüzde 1'lere, 2'lere bile çekemeyiz ki. Her ne kadar Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, "Negatif faize alışmalıyız" diyorsa da…

Aslında reel faiz zaten şimdi bile negatif; ne yani negatif oran daha da mı büyüyecek?

Öyle görünüyor. Merkez Bankası mayıs ayındaki Para Politikası Kurulu toplantısında gecelik borç alma ve borç verme faizlerini muhtemelen biraz daha düşürecek. Belki, daha agresif bir faiz indirimi söz konusu olacak.

Dolayısıyla şimdi kısa vadeli mevduat için söz konusu olan negatif reel faiz, tüm mevduatı kapsayacak şekilde genişleyebilecek. Birikimler bankada, enflasyonun biraz üstünde faiz elde etmek için değil, "yastık altı" güvenli olmadığı için tutulacak. Hem zaten, faiz reel olarak negatif seyredeceği için mevduattaki artışın da hız kesmesi bekleniyor ya.

Ne demişler, paran var mı, derdin var! Her ne kadar bu sözü parası olanlar, olmayanları "teselli" etmek için söylemişlerse de…

Tüm yazılarını göster