"Zayıflığımızı kibirle kapatmak"

Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

Nelson Mandela çağımızda kendini kanıtlamış büyük insanlardan biridir.

"Kendimle söyleşi" adını verdiği anı kitabı insanlık hizmetine sunuldu.

Kitapla ilgili yazılarda bir değerlendirme yüreğimi sızlattı. "Gençliğimde taşralı bir çocuğun tüm zayıflıklarını, falsolarını ve düşüncesizliklerini üzerimde taşıyordum. Hayal gücü ve deneyimleri taşrada ya da okuduğum kolejde olup bitenlerle sınırlı bir genç. Zayıflığımı kibrimle kapatırdım" diyor.

Mandela'nın yukarıdaki sözlerini okuduğumda büyük Köroğlu geldi aklıma. O kendinden utanmayan yiğit adam, Kiziroğlu Mustafa Bey'den yediği dayağı sevgilisine anlatırken, tıpkı Mandela'nın çocukluk zaaflarını anlattığı gibi dürüstü:

"Bir atı var ala paça/ Aman vermez, kır at kaça/Ede yazdı iki parça" diyordu. Çaresizliğini, güçsüzlüğünü anlatırken, aslında "insan" olduğunu anlatıyordu.

Bizde eline biraz güç geçirenler, makam ve mevki rantını kullanarak egolarını şişirir, küçüldüklerinin, cüceleştiklerinin farkına varamazlar. Zayıflıklarının yarattığı boşlukları kendine yatırım yaparak kapatma yerine, kibirle kapatmaya çalışarak daha da küçülürler.

Mandela'nın "zayıflıkları kibirle kapatma" sözünün babamın bana aktardığı halkın akıl birikimi sözlüğünde güzel bir karşılığı var: " Topal aksak ayağının üstüne sıkı basar!"

Zihin topallığı

Büyük topallık zihinsel topallıktır.

Kendine yatırım yapmasını bilmemek zayıflığın gerçek nedenidir.

Kinin insan yüreğinde yük, kafasına gölge olduğunu bildiğimiz halde, aykırı düşünceleri bir zenginlik aracı haline getirme yerine ayıklayarak kendi yalnızlığımızın ağlarını örmek de bir büyük insanı zaafıdır.

Kibir ve üstünlük inancı çağımızın tehlikeli hastalığıdır;işbirliğini ve koordinasyonu önler.

Bakın dünyamız her geçen gün küçülüyor.

İnsanlar birbirine yaklaşıyor.

İnsanların yaklaşması aynı zamanda yarışmayı da beraberinde getiriyor.

Yarışma, kendimize yatırım yaparak güçlü olmayı, yaşabilmenin gerek şartına dönüştürüyor.

Darwin bizi uyarıyor:"Canlıların uzun ömürlü olanları, en güçlüleri olmadığı gibi, en akıllıları da değildir. Uyum yeteneği en yüksek olanlarıdır"

Uyum için başkalarını anlamaya ve kibrimizi aşmaya ihtiyacımız var.

Sığlıklardan kaçınma

Başkalarını anlayabilmek için, bildiklerimizin doğru olmayacağını düşünüp, söylenenleri alıcı bir ruhla dinlememiz gerek.

Gerçeklik diye bir şey olmadığını, gerçekliğimizi zihni modelimizin varsayımlarının belirlediğini kavramazsak, uyumu unutalım…

Zayıflıklarımızı kibirle değil, bilgiyle, paylaşmayla, yüzleşmeyle örtelim.

Sağduyularımızı görüntülerin, kısa dönemli bakışların ve sığ düşüncelerin tutsağı yapmayalım…

Hayatın örsünde dövülmüş Mandela gibi insanların seslerine kulak verelim.

Tüm yazılarını göster