"Satarken de, hasarda da güleryüz bekliyoruz"

Can KANTAR SEKTÖRÜN İÇİNDEN cankantar@gmail.com

Özellikle magazin muhabirleri ve köşe yazarlarında bir eğilim vardır. "Ben geçen hafta gittiğim gece kulübünde şunu gördüm, ya da yemeğe şu restorana gittim yeni açıldığı için merak ettim. Şaraplarından tatma fırsatı buldum" Ben de böyle yazılar yazmak isterdim. Ama ben sigorta sektörünün dediği gibi sürekli sahadayım.

Geçtiğimiz hafta TRT'deki programıma çekim yapmak için Adapazarı'ndaydım. Böyle il il gezerek halkın nabzını tuttuğum için çok mutluyum. Kendimi savaş muhabiri gibi görüyorum!...Sokak sokak dolaşıyorum tüketiciler ile konuşuyorum. Sigorta algılarını test ediyorum. Çok ilginç hikayeler dinliyorum. Enterasan yaklaşımları not ediyorum. Bazen de şikayet dinliyorum. Sigorta sektörünün "Can Ağbisi" olma yolunda dev adımlarla ilerliyorum. Bu izlenimlerden neticelere gidiyorum mesela, Bursalılar'ın zorunlu deprem sigortası (DASK) yaptırmadıklarını Bursa Heykel önündeki 1 saatlik röportaj izlenimlerinden çıkardım. Sonrasında rakamlara baktım gerçek DASK konusunda Bursa ili oldukça ilgisiz, üstelik deprem riski en yüksek illerimizin başında gelmesine rağmen.

Adapazarı DASK'ını yaptırıyor

Adapazarlılar depremi yaşadıkları için sigortalılık fikri özellikle Zorunlu deprem sigortaları'nda yerleşmiş durumda. Adapazarı'nda edindiğim diğer bir izlenim ise bütün sigortalılar acentelerini tanıyorlar "sigorta şirketi bizim için ikinci planda gelir, hatta bankalardan sigorta yaptırmaya karşı birkaç kişiye rastladım. Onların da bu konudaki gerekçesi bir hasar anında karşılarında muhatap bulamamaları.  Koşulsuz bir acente güveninirliği tespit ettim. "Hangi sigortaların var ?, Kaç lira prim ödedin? diye soruyorum "Acentem bilir" cevabını aldım birkaç kez.

Ama en önemli konuya bir mağaza sahibi değindi. Saparca'da bir mobilya mağazası sahibi yıllarca işyeri sigortası ya da bireysel sigortalarını yaptırıyormuş. Bir gün mağazasında bir yangın çıkmış mağaza tümden yanmamış olsa bile çıkan is nedeniyle büyük bir hasar oluşmuş. Mağaza mobilya mağazası olunca durum daha da önem kazanıyor. Hasar sonrası ekspertiz çalışmaları sonunda 200 bin TL civarında bir tazminat almış mağaza sahibi.

Müşteri güleryüz bekliyor

Fakat mağaza sahibinin sigorta sektöründen bir isteği var. Kendisinin mesajını sigorta endüstrisine iletmemi istedi. Olay şu hasar sonrası eksper kendisine biraz sert davranmış. Sorular, davranışlar biraz keskin tavırlıymış. Mağaza sahibi kendisine bir suistimale yeltenmiş biri olarak davranmasına içerlemiş. Bütün kayıtlarını defterlerini Maliye denetimi gibi eksperin önüne koymuş. "Allahtan zarar gören mallarım faturalı ve markalıydı da, yok eskime payı yok bilmemne diyerek zararımın tümü karşılanmayacaktı neredeyse" Mağaza sahibi Can Bey bana sigorta yaptırmaya gelen acentem ne kadar güleryüzlüyse, olay tespitini yapan eksper ve hasarı ödeyen sigorta şirketi yetkilisi de aynı güleryüzle olmalılar" dedi. Ve ekledi "Ben sigorta endüstrisini acentesi, eksperi, sigorta şirketi ya da temizlik şirketi olarak bir bütün olarak görüyorum."

Adamın canı yanmış kendisine mi üzülsün, yoksa kendisine davranışlara mı üzülsün . Ben de kendisine "sigorta da suistimallerin arttığını her üç kişiden biri suistimal peşinde bu nedenle sigorta şirketleri, eksperler bu konuda birat titizleniyorlar" dedim ve kendisini rahatlattım. Anlaşılan hasar sonrası da müşteri ilgi bekliyor.

Tüm yazılarını göster