"Önümüzdeki maçlara bakalım!"

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Futbolda klasikleşen bir söylemdir; özellikle kaybedilen maçlardan sonra söylenecek pek de bir şey kalmayınca "Önümüzdeki maçlara bakalım" denir. Kimi zaman vakur bir duruş sergileme peşindeki teknik adamlar ve futbolcular da hep ileri baktıklarını vurgulama isteğiyle bu sözü söylerler söylemesine ama, dedik ya bu söz daha çok kaybedenlerin sığınma limanıdır.
2 Nisan Pazartesi günü, sonucu üç aşağı beş yukarı bilinen bir maçın resmi skorunu öğreneceğiz. TÜİK, 2011 yılının GSYH gerçekleşmesini açıklayacak.
2011 için başlangıçta yüzde 4.5 olarak öngörülen, daha sonra orta vadeli program çerçevesinde yapılan tahminle yüzde 7.5'e revize edilen büyüme hızının daha da yüksek gerçekleştiğine kesin gözüyle bakılıyor.
İlk dokuz ay için yüzde 9.6 olan büyüme hızının, yılın tümünde yüzde 7.5 olması, son çeyrekteki büyümenin yüzde 1.7'de kalmasıyla mümkün. Bu da pek olabilir görünmüyor doğrusu. 2011 yılına ilişkin büyüme tahmininin yüzde 8 ile yüzde 8.5 arasında olduğunu belirtmiştik. Büyüme son çeyrekte yüzde 3.7 olursa yıllık oran yüzde 8 düzeyinde gerçekleşecek. Son çeyrekteki oranın yüzde 5.5 düzeyinde gerçekleşmesi durumunda ise yıllık oran yüzde 8.5'i bulacak.
Dolayısıyla son çeyrekteki büyümenin yüzde 3.7 ile yüzde 5.5 arasında gelmesi, buna bağlı olarak da yıllık oranın yüzde 8 ile yüzde 8.5 arasında gerçekleşmesi bekleniyor. Bir başka ifadeyle yüzde 8'in altı da, yüzde 8.5'in üstü de sürpriz olacak.
2012'de ne olur?
Büyümede 2011'in merak edilir bir yanı kalmadı. Öyle anlaşılıyor ki, tahminler binde ile ifade edilen oranlarda sapma gösterecek. Hem zaten yılbaşında öngörülen orana göre çok yüksek bir gerçekleşme olacağı kesinleştiği için, şu günlerde dile getirilmekte olan tahmin aralığının biraz altında kalınması da kimseyi rahatsız etmeyecek.
Artık önümüzdeki maçlara bakacak, 2012'deki büyümenin hangi düzeyde gerçekleşebileceği üzerinde kafa yoracağız, yoruyoruz da zaten. OVP'de öngörülen resmi büyüme hızı hedefi yüzde 4. Zaten artık büyümeyi yüzde 4 dolayında öngörmek biraz da alışkanlık haline geldi. Makro dengeleri başka türlü kuramıyoruz çünkü.
Hükümet üyeleri, yüzde 8'ler dolayında gerçekleştiği tahmin edilen 2011 büyümesinden 2012'de yüzde 4'e inmeyi "yumuşak iniş" olarak niteliyor. Ama 2012'de yüzde 4'ün aşağı doğru kırılmasını engelleyemez, yani yumuşak inişi ıskalar mıyız, o da tartışılmıyor değil.
Sanayiden gelen ilk işaretler biraz kafa karıştırıyor. Ocak ayı geçen yılla hemen hemen aynı düzeyde. Şubat ayı vergi gelirlerinin detayı, ekonomik aktivitede ciddi bir yavaşlamaya işaret ediyor gibi. Şubat ayındaki dahilde alınan KDV, ithalde alınan KDV ve ÖTV tahsilatı çok düşük kaldı. Yüzde 10'un üstünde enflasyon yaşanmakta olan bir dönemde, bu vergilerde reel olarak ciddi bir düşüş ortaya çıktı. Bu yavaşlamada her ne kadar çok sert geçen kış koşullarının da etkisi olabileceği görüşü dile getiriliyorsa da ortada yine de kafa karıştıran, "ne oluyor" sorusunu sordurtan bir durum var.
Dolayısıyla yurtiçinde sanayi üretimi ve vergi tahsilatı yönüyle gelen ilk işaretler pek iç açıcı değil. Bu gidişle sanki yüzde 4'lük büyümeye ulaşmak biraz zor olacak gibi görünüyor. Bunda, kuşkusuz 2011'in yüksek gerçekleşmesinin yaratacağı olumsuz baz etkisi de rol oynayacak.
Hem zaten başta IMF olmak üzere bazı uluslararası kuruluşlar ve finans kuruluşları da Türkiye'nin bu yılki büyüme hızını yüzde 4'ün altında tahmin ediyorlar.
Bunlar ilk işaretlere dayalı tahminler. Daha sağlıklı tahminler ortaya koyabilmek için birkaç aya daha ihtiyaç bulunduğunu daha önce olduğu gibi bir kez daha vurgulamak durumundayız.

2011 büyümesini merak eden kalmadı
  Büyüme Kişi başına Kişi başına
  hızı (%) gelir ($) gelir (TL)
      (Sabit fiyat.)
1999 -3,4   3 907 1 071
2000 6,8   4 130 1 127
2001 -5,7   3 021 1 049
2002 6,2   3 492 1 099
2003 5,3   4 559 1 142
2004 9,4   5 764 1 233
2005 8,4   7 022 1 320
2006 6,9   7 586 1 394
2007 4,7   9 240 1 442
2008 0,7   10 438 1 434
2009 -4,8   8 559 1 346
2010 9,0   10 067 1 448
2011-9 Aylık 9,6    
Tüm yazılarını göster