"Merkozy" dönemi bitti piyasalar "Merllande"ı sevece

DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com



Avrupa Merkez Bankası tarafından euroyu kurtaracak adam ilan edilen Fransa'nın yeni Cumhurbaşkanı François Hollande, hem kendini Wall Street'e kanıtlamak, hem de Almanya ile uzlaşmak zorunda. Gerçek olan şu ki, önümüzdeki günlerde piyasalar Hollande'ın kişiliğinden çok, Fransa-Almaya ilişkilerinin geleceği ile ilgilenecek.
Nicolas Sarkozy seçimleri kaybetti. Fransa'da seçim sonuçları sadece bir liderin kaybı değil, ülkenin geleceği açısından daha büyük bir anlam taşıyor. "Güçlü Fransa" sloganı ile yola çıkan Nicolas Sarkozy, François Mitterand'ın yaşadığı sonu yaşadı ve tek dönemin sonunda görevini bırakmak zorunda kaldı. Birçoğuna göre ekonomik kriz ve işsizliğin artmasının kurbanı oldu. Fakat bunların dışında, yakınlarına göre kendi hatalarının da kurbanı olan Sarkozy, ilginç bir rastlantı olarak eski cumhurbaşkanlarından Valery Giscard d'Estaing'in 1981 yılındaki seçimlerde aldığı yüzde 48.2'ye yakın bir oy aldı.   
Uzmanlara göre, parayı tabu olarak görmeyen liberal düşünlerle yola çıkan Sarkozy'nin en büyük hatası, yolun sonunda aşırı sağcı Ulusal Cephe'nin görüşlerini benimsemiş olması. Bunun sonucunda ortaya çıkan CAC 40 - Marine Le Pen sentezinde bir Fransa tablosu oldu. Bu tabloyu kabul etmeyen' Fransız seçmen ise tercihini François Hollande'dan yana kullandı.
Fransa son on yıldır, tüm batılı ekonomilerde olduğu gibi, 2008 finans krizi ile sonuçlanan, kapitalizmin rekabet değerlerini ve bireyselliği ön plana çıkartıyor. Oysa bugün ekonomik gelişimi daha adil değerler üzerine kurmak; piyasa ekonomisini insani değerlerle dengelemek gerekiyor. Bu aslında her zaman sosyal demokratların misyonu olarak tanımlandı. Fransızların François Hollande'ı tercih etmelerindeki en önemli beklentilerden biri de işte bu değişim. Yani Fransa'nın temel değerlerine geri dönmesi.
Wall Street'e kendisini kanıtlaması gerekecek
Bundan sonraki dönemde piyasaların gözü yoğun bir şekilde Hollande üzerinde olacak. Hollande'ın öncelikli olarak borçları azaltılması ve mümkün olduğunca hızlı bir süreçte kendisini Wall Street'e kanıtlaması gerekecek. Yeni Cumhurbaşkanı'nın öncelikli olarak büyüme yönündeki açıklamalarını net bir plana dönüşmesi gerekiyor; çünkü seçim sonrasında da euro bölgesinin içinde bulunduğu durumun ABD'nin en önemli gündem maddelerinden biri olmaya devam edeceği kesin.
Tabii ki "Merkozy" ekseninin yokolmasıyla, euro bölgesinde, sıkı para politikalarına karşı alternatif bir ekonomi politikası yükselecek. Ekonomistlerin merakla izledikleri gelişmelerin başında ise, piyasa karşıtı bir aday olan Hollande'ın, Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi'nin de desteğiyle, euro bölgesi kurtarma planındaki yanlışları düzeltecek potansiye sahip bir lidere dönüşmüş olması.
Almanları korkutabilir
"Cumhurbaşkanı François Hollande, borç krizine yönelik daha yumuşak bir yönelim gösterebilir. Böylece, ters tarafa giderek, Almanları korkutabilir" yorumlarına yer veren The Economist dergisi de bu görüşü destekleyenlerden. Bu arada The Economist, "Finans dünyasını en büyük rakibi ilan eden Hollande, anglosakson çevrelerden aşırı bir hoşgörü beklememeli" yorumlarına da yer vererek, Hollande'ın belli bir süre boyunca finans çevrelerinde güven krizi yaşayabileceğine dikkat çekiyor.
İspanya'nın, euro bölgesinde yaşanan krizi ciddeleşmesine yönelik endişelerin artırdığı bir dönemde, Hollande'ın gündeme getirdiği "yanlışları düzeltme", ABD'li yatırımcıların ve Obama hükümetinin hoşuna gidecek nitelikte. Avrupa Bütçe Anlaşması'nın yumuşatılması da kurtarıcı bir işaret olarak algılanıyor. Tabii ki bu arada Berlin'le bir uzlaşmaya varılması şart. Çünkü Wall Street için en büyük risk, Almanya'ya sırtını dönmek olur.
Nobel ekonomi ödülü sahibi Paul Krugman "Bir Liberalin Vicdanı" isimli blog'unda "Hollande'ın zaferi bazı şeyleri harekete geçirebilir ve en azından daha iyi bir şey olma ihtimalini doğurabilir" diyor.
" Bir sosyalist ve bir Alman için, ekonomik büyüme aynı şeyi ifade etmez"
Bu arada Hollande'ın gelmesine olumsuz bakmayanlar da var. Bazı yatırımcılar euro bölgesini kurtarmayı planlayan Marshall Planı'nın ve Almanya'nın Demir Leydi'si ile Hollande arasında yapıcı bir diyalog kurulmasının pek mümkün olmadığı görüşündeler. Bloomberg editörlerinden Matthew Lynn, bunun soğuk bir ilişki olacağını ve piyasaların "Merllande"ı sevmeyeceklerini söylüyor. Alman Finans Bakanı Wolfgang Schauble'ın Hollande'a karşı mesafesini koruması ve Natixis ekonomistlerinden Evariste Lefeuvre'ün sözleri, bu durumu destekler nitelikte: "Bir sosyalist ve bir Alman için, ekonomik büyüme aynı şeyi ifade etmez."
Sonuçta, gerçek olan şu ki, önümüzdeki günlerde piyasalar Hollande'ın kişiliğinden çok, Fransa-Almaya ilişkilerinin geleceği ile ilgilenecek.
 

Tüm yazılarını göster