"Keser döner, sap döner; gün gelir, hesap döner."

Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ tandogan2007@gmail.com

Bir olay

Alışveriş merkezi kapıları önü doluydu. Çünkü daha kapılar açılmamıştı. Saat tam onda kapıları açtılar. Kapılar açılır açılmaz herkes kafasındaki hedefe doğru yöneldi. Benim hedefimde spor ayakkabısı almak vardı. Üst kattaki spor mağazalarından birisine girdim. Dükkanın bu sabahki  ilk müşterisi bendim. Esnaflıkta siftah önemlidir. Esnaflar İlk müşteri dükkandan mal almadan çıkmasın, bir siftah yapsınlar diye ellerinden geleni yaparlar.Siftah yaptıkları müşterinin ayağının uğurlu olup olmamasına da bakarlar. Bu nedenle, bir taksinin veya bir dükkanın ilk müşteri bensem "Bakın bugünkü işlerişiniz bereketli olacak. Çünkü aldığınız her kuruşu alı teri ile kazanılmıştır" diye iyi dileklerimi iletirim. Spor malzemeleri dükkana bu duygular içinde girdim.

İlk müşteri ayrıcalığını yaşayacağımı umuyordum. Ama hiç de öyle olmadı.  Dükkanda  çalışanların hepsi genç çocuklardı. "Demek eski adetleri bilmiyorlar" dedim kendi kendime. Yürüyüşte kullanacağım bir spor ayakkabı alacaktım. Bir kaç model gösterdiler. Birisini  beğendim. Kaç numara giydiğimi sordular, söyledim. Bana hizmet eden genç, başka bir genci çağırdı. Ona beğendiğim modeli ve ayak numaramı  bildirdi.  İstekleri alan genç, mağazanın deposuna yöneldi. Dükkanda çalışanların hepsinin  genç olduğunu söylemiştim. Bir ortak noktaları daha vardı. Hepsinin suratları asıktı. Dükkanda  gergin, negative elektrik yüklü bir hava vardı.

Beğendiğim ayakkabının arkadaki depodan gelmesini beklerken şöyle konuştum. "Hepiniz genç insanlarsınız. Ve de gün yeni başlıyor. Neden  suratınız böyle asık?" Sanki böyle bir soruyu bekliyorlarmış gibi, sorumu duyan üç genç gülümsedi. Bana ayakkabı modellerini  göstermiş genç "Evet dükkan yeni açıldı ama biz iki gündür uyumuyoruz" dedi. "Hayır ola, sayım mı yapıyorsunuz?. Yıl sonu da değil ama???" dedim. Genç açıklama yapmak gereği duydu. "Bu mağaza bir başka grup tarafından satın alındı. Sayımlar stok tespiti için" dedi. "Peki siz daha önceden bu mağazada mı çalışıyordunuz?" diye merak seyirimi sürdürdüm. Delikanlı "Yok, ben merkezden geldim. Satın alan grubun çalışanıyım" dedi. Durum anlaşılmıştı. Havadaki negatif elektrik, satın alan ve satın alınan şirket elemanları arasındaki kutup farkındandı. O sırada depoya giden genç göründü. Aradığım modelin benim ayağa uyacak numarasının olmadığını söyledi. Onun suratı daha bir asıktı.  Suratındaki mutsuzluk, benim ayağıma uyacak numarada ayakkabıyı bulamamanın üzüntüsünden doğacak üzüntünün ötesinde bir mutsuzluktu. "Siz de mi merkezden geldiniz? " diye sordum mutsuz gence. "Yok,  ben bu mağazada çalışıyordum"

Bazı tavsiyeler

Hareketli bir dünyada yaşıyoruz. İş dünyasındaki kompozisyonlar her gün değişiyor; şirketler satılıyor, alınıyor ve şirketler birleşiyor. Bir profesyonel olarak buna alışmamız ve hazır olmamız gerekiyor. Hazır olunmadığı zaman yukarıdaki olayda anlattığım durumlar ortaya çıkabiliyor. Meslek yaşamımda ırmağın iki tarafınI da yaşamış birisi olarak her iki tarafta bulunacaklara bazı tavsiyelerde bulunmak istiyorum.

Eğer şirketiniz satın alınmışsa

" Yaşamın bir gerçeği olarak bunu normal karşılayınız.

" Duygusal davranmayınız. "Vay be patron bizi sattı" demeyiniz.

" Namert olamayın, eski patronunuz hakkında kötü konuşmayın. Siz de eski patronu satmayın.

" Sizi satın alan şirketin elemanlarını işgal gücü gibi görmeyin.

" Şirketi satın alanlarla işbirliği yapın, yardımcı olun.

" Yeni patronlar sizinle çalışmak isteyebilirler. Bu onların en doğal hakkıdır. Her kararı soğukkanlılıkla karşılayın, profesyonel duruşunuzu bozmayınız.

" Değişim her zaman kötü bir şey değildir. Yeni sahiplik altında belki şirket daha iyi bir yere gelecek size de yeni fırsatlar çıkacaktır. Olaya bir fırsat olarak bakınız.

" Takım tutar gibi, siyasal parti tutar gibi fanatik olmayın. Her yiğidin bir yoğurt yiğişi vardır. "Ahh, biz bunu şöyle yapardık" diye eski şirketize nostalji turlarına çıkmayınız.

Eğer şirketiniz bir şirketi satın almışsa

" Sanki şirket sizinmiş gibi havalara girmeyiniz. Unutmayınız, siz de bir profesyonelsiniz.

" Yeni satın aldığınız şirketteki insanlara iyi davranınız. Onların biraz daha duygusal olabileceklerini unutmayınız.

" İşgal gücü gibi davranmayınız. Unutmayınız sizing şirketi  de bir gün başkası satın alabilir.

" Satın aldığınız şirketlerdeki sistemleri küçümsemeyiniz;  el, elden üstündür. (Aldıkları bankasındaki sistemleri  "Bu ne biçim banka diye" küçümseyen, ama riski kendi sistemleri ile yönetemeyip asırlık bankayı  müzeye çevirmeyi başaran hızlı bankacıları (!) da görmüş birisi olarak bunu söylüyorum.)

" Satın aldığınız şirkette çok iyi profesyonellerin de çalışabileceğini unutmayınız. Belirsizlik altında ve stresli ortamlarda ilk kaçacak olan, pazar değeri yüksek olan bu kişilerdir. İnsanları küstürmeyiniz; değerlendirmelerinizi hızla yapıp bu profesyonellere sahip çıkınız.

Sonuç

Şirket satın almaları ve birleşmeler hep olacaktır. İster satın alan , isterse  satın alınan tarafta olunuz; en doğru duruş, profesyonel duruştur. Uzun dönemli düşününüz, kimseye haksızlık yapmayınız. Unutmayınız: "Keser döner, sap döner; gün gelir hesap döner."

Tüm yazılarını göster