"Fındık çıkmazı": Liderlik sorunudur

Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

"Fındık çıkmazı"nın "bilgi" ve "hukuk sistemi" sorunu olduğunu iki yazıda anlatmaya çalıştık. Çıkmazı yaratan bir başka sorunumuz daha var ki, onun diğerlerinden daha az önemde göremeyiz: Bu sorun "liderlik eksikliğidir."

Ülkemizin AB'ye tam üyelik sürecinde " halkoyu tuzağı" yaratmak isteyenlere Batı'da birçok düşünür; bu kolaycı yolla engel koymaya çalışanları "liderlik zaafı" olarak değerlendirmişti. Halk ayrıntısı bilmiyorsa; kısa dönemli yararlarla uzun ödemli yararlar arasındaki dengenin farkında değilse, tamiri imkansız bir yanlışlığa neden olabilirdi. Yaygın olarak böylesi gerekçelerle düşünürler; gerçek liderlerin kolaycı yolu seçmeyeceklerini ileri sürüyordu.

Yerel liderlerin önemi

Hızlı ve etkin kalkınmanın temel yöntemlerinden biri; yerel kaynakların üretim sürecinde verimli bir biçimde değerlendirilmesidir.

Çok değişik ortamlarda, çok sayıdaki örnek göstermiştir ki, bir yörede etkin liderlik varsa; orada kaynakların farkına varma, kaynaklara erişebilirliği sağlama ve kaynakları üretim sürecinde daha verimli kullanabilme olanakları artıyor.

Gözleyebildiğim kadarıyla, 50 yılı aşkın bir zaman ülkenin gündeminden düşmeyen "fındık çıkmazı"nı yaratan etkenlerden biri de güçlü bir "yerel liderlik" yaratılamamasıdır.

Fındık üreticilerinin çoğunluğunun desteğini arkasına almış, sorunla ilgili genel eğilimleri yakından izleyen; bütün ayrıntıların farkında olan; gücünün ağırlığını hissettiren yerel liderlerin ortada olmaması; sorunun yılan hikayesine dönüşmesine katkı yapıyor.

Fındık üretiminin "hayati önemde" olduğu yerlerde, etkin bir yerel liderliğin ortaya çıkmamış olması; çok değişik çıkarların, çok farklı bir biçimde ifade edilmesine yol açıyor. "Ortak yararlar" konusunda gerekli birliktelik sağlanamıyor ve "ortak sözcü" çevresinde sorunlar dillendirilemediği için "siyasi irade" üzerinde sistemli, kararlı ve çözüm üreten formüllere dayalı bir baskı gücü oluşturulamıyor.

Denge kaçıyor

Bilgi yetersizliği ve hukuk bilinci eksikliği yanında "lider yoksunluğu" fındık sorununu tam bir çıkmaz haline getiriyor. "Yerel lider eksikliği" yanında; ülkeyi yöneten "siyasi liderliğin" de güçlü bir irade ortaya koyamaması sorunu daha karmaşıklaştırıyor.

Bir ülkede "iyi yönetim" dediğimiz zaman "birey" ile "toplum" arasındaki dengeleri düşünmemiz gerekir.

Bireyler kısa ömürleri ve ölüm bilinçleri nedeniyle, daha kısa vadeli düşünme eğilimindedir. Ortalama birey, avucunun içine konacak olanı, uzun vadede daha büyük yarar sağlayacak olana tercih edebilir.

Toplumun ömrü ise bireye göre çok uzundur; hatta sonsuz sayılabilir. O nedenle, toplumun çıkarları, daha uzun dönemli ve sağlıklı yararların üretilmesindedir. Bireyin kısa dönemli çıkarları düşünmesi, toplumun uzun dönemli yararlarını gözetmesi nedeniyle, "iyi yönetimler, Mehmet'le memleketin çıkarlarını dengeleyen yönetimlerdir" diye tanımlanır.

"Fındık çıkmazından" kurtulmamız için ülkeyi yönetenlerin, kısa dönemli çıkarları bir yana bırakarak; uzun dönemli yararları en çoğa çıkaracak bir yol haritası üzerinde kararlılıkla ilerlemeleri gerekmektedir. Ama gelin görün ki, bugüne kadar "siyasi irade" kendini ortaya koyarak, "...ülkemin geleceği için doğur olan budur; partimin yararı bu konuda söz konusu bile olamaz" diyememiştir. Bu konuda umut verici bazı sözler edilmiş; ama arkası gelmemiştir.

"Fındık çıkmazı" sürekli olarak karşımıza çıkıyorsa; burada bir inkar söz konusudur: "Bizden adam olmaz; biz ülkeyi iyi yönetmeyi beceremiyoruz" diye "kendini vurmaya" dönük düşünenlerin ekmeğine yağ süren, kendimizi inkarın tuzağına da yakalanmamalıyız. Üreticisinden tüccarına, ihracatçısından birlik yöneticisine ve siyasi iradeyi oluşturanlara kadar hepimizin "fındık çıkmazını" yaratmada payı var. Bu ayıbı daha fazla sürdürmemeliyiz.

Tüm yazılarını göster