"Faiz düşse de yatırım yapsak" diyenler kuyruğa mı girdi?

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Merkez Bankası, haftalık repo faizini yalnızca yarım puan indirdi ve gecelik borçlanma faizlerine dokunmadı ya, beklendiği gibi siyasilerin eleştiri bombardımanına tutuldu. Yarım puanlık indirim, piyasa diliyle söylersek, zaten satın alındığı için karar açıklandıktan sonra pek bir etki görülmedi. Bu indirimin az bulunduğunun açıklanmasıyla birlikte ise özellikle dolar bir anda hızlı bir artış gösterdi. Anlık tepki gibiydi bu çıkış biraz da, sonra daha ılımlı bir seyre dönüldü.

Merkez Bankası'na faizi daha da düşürmesi yönünde başta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve bazı hükümet üyelerinden gelen baskıların görünürdeki en temel nedeni, yüksek sayılan faizin yatırım yapılmasını engellediği görüşü. 

Faizin genel olarak düşük olmasına kimsenin itirazı yok aslında. 
Düşük faiz iyidir; ama sürdürülebiliyorsa, aynı düzeyde uzun süre tutulabiliyorsa, bir inip bir çıkmıyorsa...

Düşük faiz iyidir; ülkede tasarruf oranı çok düşük değilse, yabancılar o faiz düzeyine rağmen tasarruflarını bize emanet ediyorsa...

Ve düşük faiz iyidir; yatırım ortamını iyileştirir, yabancı yatırımcıyı da çeker; ama ülkede her yönden istikrar varsa ve yatırımcı 15-20 yılı istikrar yönünden garantide görüyorsa...

Kavganın nedeni

Bir ara son vesayet kurumu olarak görülen Anayasa Mahkemesi, bu özelliğini Merkez Bankası'na kaptırırsa şaşmamak gerek. Ekonomide sanki her şey iyi gidiyor, daha da iyiye gidecek, ama Merkez Bankası "taş koyuyor". 

Aslında hükümet ile Merkez Bankası arasında yaşanmakta olan görüş ayrılığının nedenini tam ve kesin bir biçimde saptamak da kolay görünmüyor. 

Hükümet, "Faiz düşsün, yatırımlar artar" mı demek istiyor, yoksa "Faiz düşsün, bu sayede enflasyon gerilesin" umudunu mu taşıyor; doğrusu hangisi öncelikli pek belli değil. Ya da bu iki istek iç içe geçmiş gibi. Yoksa bütün bunların ötesinde, Merkez Bankası'na istediğini dikte ettirememenin sıkıntısı, kızgınlığı mı yaşanıyor? Öyle ya, bilek güreşinden her seferinde hükümet yenik çıkmış gibi görünüyor. Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan bile Başbakanlığı dönemine ilişkin özeleştiri yaparken "Bir tek faiz konusunda başarılı olamadım" demedi mi? 

Kabine arkadaşlarına sorsalar

Hükümetten bazı bakanlar sürekli olarak faizin indirilmesini istiyor, bu görüşe karşı olan bakanlar ise sessiz kalmayı tercih ediyor. Faizin indirilmesini isteyen bakanların kamuoyu önünde Merkez Bankası'nı eleştirmekten hoşlandıkları açık. Ama her seferinde Ulus'taki o devasa binaya çarpıp yere kapaklanıyorlar. Tekrar tekrar bunu deneyeceklerine, eğer böyle davranmaktan siyasi bir çıkar ummuyorlarsa, ki sanmıyoruz, gidip faiz konusunda en yetkili ve bilgili bakan oldukları halde sessiz kalmayı tercih eden kabine arkadaşlarının görüşünü sorsalar ya...

Örneğin ekonominin bütününden sorumlu Ali Babacan niye faiz konusuna karışmamayı tercih ediyor? Babacan herhalde kabine arkadaşına, "Ben sana bu konuda görüşümü söylemem" demeyecektir. Ya da Mehmet Şimşek; o da bu konuları "iyi kötü" bilen bir isim. 

Geçtik Babacan ve Şimşek'e sorulmasından, Erdem Başçı belli dönemlerde Bakanlar Kurulu'na sunum yapmıyor mu, yapıyor. Orada giderin bu merakınızı. O da mı yetmedi, herhalde Erdem Başçı'ya telefonla ulaşabiliyorsunuzdur, açın sorun. Sorun da, her seferinde hem Merkez Bankası'yla giriştiğiniz bilek güreşini yitirmiş pozisyonuna düşmeyin, hem de Merkez Bankası'nı töhmet altında bırakmayın. 

Merkez Bankası her toplantı öncesi öyle bir duruma sokuluyor ki, ekonominin gereği olarak faiz indirimine gidilecek olsa bile "hükümet istediği için yapılmış" pozisyonu doğuyor. Yıpranan, itibarı zedelenen Türkiye'nin Merkez Bankası!

Sıraya giren yatırımcılar!

Bir de sanırsınız ki onlarca yatırımcı ellerinde projeler, yatırım yapacakları yerleri belirlemiş ve gereken tüm ön hazırlıkları yapmışlar, Merkez Bankası'nın faizi düşürmesini bekliyorlar. Onlarca yatırımcı kuyrukta! Ne yatırımlar yapılacak, bilseniz!

Faizin düşmesiyle dövizde ortaya çıkan artışın döviz borçlusu özel sektörün üstüne karabasan gibi çöktüğünü görmezden geliyoruz. Dövizin böylesine dalgalandığı bir ortamda yeni yatırım şöyle dursun, mevcutlar bile nasıl ayakta kalabileceklerinin hesabı içinde. 

İnsan düşünmeden edemiyor; neyimize güveniyor da kurları yukarı fırlatacak şekilde faizi düşürmeye çalışıyoruz. Hani dış borcumuz çok az olur da, mevcut dış borç da çok uzun vadeli olur da, hele hele özel sektörün pek dış borcu yoktur da, reel sektörün açık pozisyonu neredeyse yok sayılacak bir düzeydedir de kurun artmasından pek korkmazsınız. 

Boyun eğdirememek can sıkıyor

Ne yatırımlara engel oluşturduğu görüşü, ne enflasyonun düşmesini engellediği iddiası. Bize öyle geliyor ki, faiz eleştirilerinin altında yatan en büyük etken, Merkez Bankası'na boyun eğdirememek. Tüm kurumlara her istediğini yaptırabilir konuma gelen siyasi otorite, pek diş geçiremediği Merkez Bankası'nın aldığı kararlar karşısında doğaldır ki mutlu olmuyor. 

Geçenlerde de vurguladığımız gibi, Merkez Bankası bir sonraki toplantıda "Ne haliniz varsa görün" diyerek faizi 3 puan, 5 puan birden indirse ve bu durum bir dizi ekonomik felakete yol açsa ve gerçekleşeceği sanılan olumlu gelişmeler de sağlanamasa, bu kez de hiç kuşkunuz olmasın Merkez Bankası geç kalmakla, zamanlama hatası yapmakla suçlanacaktır.   
 

Tüm yazılarını göster