"Affediyoruz, affedersiniz!"

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Hükümet bir yandan, adı af olmamakla birlikte "Affediyoruz" demeye hazırlanırken, bir yandan da açık açık dile getirmeyecek olsa da herhalde affettiklerinin dışında kalanlara "Affedersiniz, sizin biraz hakkınızı yedik" diyecek.

Nelerin kapsanacağı belli artık. Şunlar şunlar affedilecek, diye sıralamak yerine affedilmeyecek bir alacak kalıyor mu, öyle bakmakta yarar var. Kamunun, kapsama alınmayan alacağı kalmıyor adeta. Tüm alacaklar af kapsamına girecek gibi görünüyor.

2009 küresel krizi yüzünden birçok küçük ve orta boy işletmenin ve esnafın zor duruma düştüğünü tabii ki kabul etmek gerekiyor. Bu durumun, bankalarla kredi ilişkisi olan işletmeler için daha büyük sıkıntı yarattığı da ortada. Yani bir destek gerekliydi, bu kesin; ama yöntem böyle mi olmalıydı, işte o tartışılır.

Küresel kriz yüzünden zora düşmüş ve en azından yöresel ekonomi bazında domino etkisi yaratmış işletmeler var. Bunlar neredeyse hep birbirine bağlı; üretimleri, alacak-borç ilişkileri. Hani, "birimiz hepimiz, hepimiz birimiz" benzetmesindeki gibi… Bu olumsuz domino etkisini ortadan kaldırabilmek için de bir şeyler yapılması gerekiyordu kuşkusuz. Ama bu af mıydı? Hemen itiraz seslerinin yükseldiğini duyar gibiyiz; "anapara affedilmiyor ya" diye, herhalde anapara affedilecek değil, yapılan gecikme zammı ve oluşan faizi aşağı çekmek, e bu da az şey değil doğrusu.

Varsayalım ki en doğru tercih aftı. İyi güzel de, bu durumda vergisini, prim borcunu zamanında ödeyenler bir anlamda cezalandırılmış olmuyor mu? Haydi ondan da geçtik; küresel krizin tahribatını hafifletmek, küçük ve orta boy işletmeleri yeniden ekonomiye kazandırmak gibi amaçlarla çıkılan yolda, otostop yapan herkesi arabaya alırcasına, tüm alacakları kapsamaya başlamak ne demek oluyor ki?

Vergi konusunda kriz yüzünden atılması gereken adımlar var, bu açık. Bir de, belki çok sayıda kuruluşun başını ağrıtan, hatta batma noktasına getiren bir durum söz konusu. Bazı kuruluşlar, belki farkında olmadan yaptıkları hatalarla, belki de vergi mevzuatının yol açtığı olumsuzluk yüzünden ister istemez kaçakçılık suçu kapsamına alındıkları için uzlaşmaya gidememe durumuyla karşı karşıya. Öngörülen düzenleme, bu durumdaki kuruluşlara da bir fırsat tanımalı. Ama ne yazık ki yine tüm kuruluşlar aynı kefeye konulacak, bu duruma bilerek-isteyerek düşen kötü niyetlilerle, yanlışlıkla ve hiçbir kötü niyet taşımadan bu durumda olanlar ayırt edilemeyecek. Yine de, işletmelerin korkulu rüyası haline gelen kaçakçılık suçunu düzenleyen maddeyi bir şekilde kapsama alıp düzenlemek belki de bu paketin en hayırlı yönü olacak.

Vergiyi, sigorta primini; yani ekonomik aktivitedeki bozulma yüzünden ödenmesinde sorun yaşanan kamu alacaklarını anladık da, kapsaman diğer alacakları anlamakta zorluk çekiyoruz. Belediyelerin tahsil ettikleri vergilere, trafik cezasına, elektriği kaçak kullanana, elektrik ve su borcuna, yani akla gelebilecek tüm kamu alacaklarına yayılan bir af, bir düzenleme, bir yeniden yapılandırma… Bunlar da ekonomiyi canlandırmak için değildir herhalde…

Amaç, vatandaşla devlet arasında yeni bir beyaz sayfa açmakmış. Bu kaçıncı beyaz sayfa… Sayfayı karart karart; sonra da beyaz sayfa aç!

Ve sayfa giderek karardıkça, vatandaşta "Nasıl olsa bir beyaz sayfa açılır" beklentisi doğmasına yol aç!

Tüm yazılarını göster