Proje kalitesinin bazı ölçüleri

Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

Zihni modelimizin temel varsayımlarından birini de  şöyle özetleyebiliriz: "Bir toplumda, doğuştan kazanılan değerlere dayalı olmayan, üretim ve uygarlık değerlerini öne çıkaran projeler zenginlik üretiminin artırılmasında, insan yaşamının kolaylaştırılmasında, refah ve barışın güçlendirilmesinde  daha etkilidir."

İnsanlığın gelişmesi ve uygarlığın ilerlemesine katkı yapan büyük projeleri ayrıntıda analiz ettiğimizde, sıralayacağımız beş özelliği taşıdığını gözlemleyebiliriz:

· Projenin itici gücünü "ihtiyaçlar" ve "merak" oluşturur.

·  Proje içinde yer alanlar bir örgüt yapısı oluşturanları bir araya getiren "emirler" değil "işbirliği"dir.

·  Projeler tasarlanırken,  gösteriş  gibi öznel ölçüler  yerine "işlevler" gibi  nesnel ölçüler kullanılır.

·  Proje  "hünerin sınırlarını" zorlayarak "yaratıcılık" arayışına ağırlık vermiştir.

·  Proje hayatın karmaşık yapısını "üst düzey koordinasyon" ile "yalın hale" getirmiştir.

İhtiyaç ve  merak

Etkin ve başarılı projelerin  özüne inildiğinde, hepsinin ortak özelliklerinden birinin; itici gücünü "ihtiyaçlar" ve "meraklar" olduğunu görürüz.

Eğer projenin yöneldiği mal ve hizmet üretimi, insanların ihtiyacını karşılıyorsa; piyasanın bir talebine yönelikse; o ürün ya da hizmet, insan yaşamını kolaylaştıran bir işlevi yerine getiriyorsa  sürdürülebilir  üretim güven altına alınabilir.

Bir proje tasarlamak isteyenler ya da hayata tanışmış bir projenin  başarılı ve başarısız yönlerini analiz etmeye çalışanlar; önce  mal ve hizmet üretiminin  bütün aşamalarını göz önüne alan, yaratılan karşılıklı-bağımlılık ilişkilerinin hangi  ihtiyaçları karşıladığını, hangi işlevi  yerine getirdiğini gözlemeli.

Bir projenin kalitesini düşüren önemli etkenlerden biri; itici gücünün önyargılar, yerleşik doğrular ve kalıp düşüncelere dayanmasıdır. Proje,  ihtiyaçları nesnel biçimde saptamışsa, o ihtiyaçları karşılayacak üretim için gerekli insan ve sermaye  kaynaklarını doğru öngörmüşse  başarılı olur.

Her projenin bir "kültürel arka planı" vardır; o kültürel arka plan mutlaka fizibilite çalışmalarında göz önüne alınmalıdır. Ama, projeyi yürütenler, kültürel arka planın ürettiği bazı değerlerin, yeni ve farklı bir şey üretme merakının önünü kesmemelidir.

Kendini sürekli yeniden üreten bir meraktan güç almayan projeler,   çoğu kez  girişimcileri yaratmak istediği sonuç yerine, çok farklı hedeflere taşıyabilir.  Merakları diri tutulmayan proje çalışmalarında, kontrollü güç kullanma yerine, akıntıya kapılma ve kaynak israfına sıkça rastlanır.

Emir değil, işbirliği

Projeler durağan yapıda değildir; olmamalıdır. Projeler canlıdır ve dinamik bir gelişme gösterir.

Projelerin dinamik yapısı, o proje kapsamında çalışanların, "emirle bir araya gelen"  yığın oluşturmamsını gerektirir. Bir araya getiren temel güç "işbirliğinin yaratacağı"  stratejik kümelenme olmalıdır.

Proje çalışmalarını güçlendiren, yaratmak istediği sonuca götüren  önemli etkenlerden biri olan "işbirliği" de  ortak değerlere ve ortak iradeye dayanmalıdır.

Eğer projelere  gönüllü değil de  emirle katılmış olanlar varsa, onların birçoğu projeyi tanıdıktan sonra işbirliği yapmaya yönelebilir.Ama, daha başından  "işbirliği bilinci" ile katılmayanların uyumsuzluğu gereksiz faturalar ödemeye yol açar.

Gösteriş değil işlev

Projelerin hayata taşınması,  önce bir yapı gerektirir; sonra işlev ve son tahlilde de kültür.

Projeler tasarlanırken, kavramlaştırma aşamasında gerekli özen gösterilmemişse; yaratılmak istenen sonuçlar net tanımlanmışsa, proje içinde yer alanların  öznel niyetleri  etkili olabilir. Bu etki  de "gösteriş" güdüsünü öne çıkarabilir.

Birçok projeye  abartılı gösteriş nedeniyle gereksiz kaynak bağlanmaktadır. Bu durum, ilk yatırım maliyetlerinin yüksek olmasına, işletme döneminde de  "fiyat-maliyet dengesini"  tutturamama   gibi sapmalara neden olur.

Projelerin dengesi, gösterişten uzak,işlevleri öne çıkaran  anlayışla yönetilmelerine bağlıdır.

Hüneri zorlamalı

Bir işi dünyada en iyi yapanlar düzeyinde yapabilecek  bilgiye sahipseniz, yaptığınız  işte "hünere" ulaşmış sayılırsınız.

Etkin projelerde gözlenen ortak özelliklerden biri de, "hünerin sınırlarını zorlama" çabasıdır.

Etkin projeler, hünerin sınırlarını aşarak "yaratıcılık alanına" giriş yapabilen projelerdir.

En iyi bildiği iş üzerine odaklanan, iyi yapamadığı işleri  yapabilenle paylaşan, diyaloglara önem vererek ortak değerleri ve  ortak iradeyi öne   çıkaran projeler başarılı olur.

 O halde proje ekipleri daha tasarlama aşamasında sınırları nerede, ne kadar zorlayacaklarının hesabını yapmalıdır.

Karmaşığı yalınlaştırmalı

"Deha en karmaşık olayları, yalın biçimde anlatabilme gücüdür" tanımı yapılır.

Projelerin kalitesini belirleyen bir başka özellik de, giderek parçalanan, daha ayrıntıdaki ihtisas alanlarına ayrılan, etkin üretim için çok farklı disiplinleri bir araya getirmeyi gerektiren   karşılıklı-bağımlılık ilişkisi gerektirmesidir.

Projelerin  etkinliği de büyüklüğü de çok karmaşık bir yapıyı  "üst düzey koordinasyon" ile yalınlaştırabilme gücüne bağlıdır.

Üzerinde  çalışan projede, değer  yaratma sisteminin bütün unsurlarının  göz önüne alınıp alınmadığına bakılmalı.

Proje için gerekli olanla, gereksiz olanı ayırarak, bir ayıklama ve arındırma yapılıp yapılmadığı gözlenmeli.

Proje kalitesini artıran işlemlerin  üst düzey bir koordinasyonla, bütünleştirilme düzeyi incelenmeli.

Son tahlilde de, hüneri "yaratıcılığa" taşıyarak, aynı üretim alanında rakiplerin bir adım önüne geçilip geçilmediğine bakılmalı.

Tüm yazılarını göster