Program nihayet açıklandı

Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

Uzun süredir beklenen Orta Vadeli Program dün açıklandı.

2009 yılında GSYİH'nin 608 milyar dolar olduğu, 2010 yılında yüzde 3.5 büyüme ile 641 milyar dolara yükselmesinin hedef alındığı görülüyor.

GSYİH ile ilgili verilen TL ve dolar rakamlarından anlaşıldığına göre 2010 yılı için tahmin edilen ortalama dolar değeri 1.60 TL'dir.

Program için açıklama yapan Sayın Babacan, krizden özel sektör öncelikli bir üretim ve yatırım politikası ile çıkılacağını anlattı.

Sayın Babacan'ın bütçe denkliği, iç borçlanmayı sınırlandırma ve mali disiplin konularında yaptığı açıklamalar gösteriyor ki, hükümet 2010 yılında ekonominin kendiliğinden düzelmesini, üretimin kendiliğinden artmasını bekliyor.

Vergiyi artırmadan bütçe açığını sabit tutmak için harcamaların sınırlandırılacağı belirtiliyor ama, bunu yapmak çok zor.

. Bir kriz döneminin vurgununu yedik. Ekonominin kendine gelmesi için "olağandışı" tedbirler gerekiyor. Ekonomi kendiliğinden düzelemez. Bunun için devletin ekonomiye müdahalesi şarttır.

2010 yılını kurtarmaya ve 2010 yılında toparlanmayı başlatmaya mecburuz.

Toparlanma demek, üretimin harekete geçirilmesidir. Bu yapılabilir ise, işten çıkarmalar sona erer. İş imkanları açılmaya başlar. Gelir artar. İnsanlar biraz daha iyi yaşamaya başlar. (Bu arada vergi gelirleri artar, borçlanma gereği azalır.)

Hikayeyi hatırlayınız. Pistonu kuruduğu için hava kaçıran el tulumbasına bir kova su dökeceksiniz ki, kuruyan piston suyu çekecek hale gelebilsin. Tulum da işe yarasın. Kuyudan su çeksin. Susuzlukdan yakınanlar suya kavuşsun.

Açıklanan programa göre hükümetin üretimin artırılması için reel ekonomiye olağandışı bir destek vermeye niyeti yok.

Bu durumda 2010 yılı üretiminin, dolar değerinin 2007 yılının altında kalacağı görülüyor.

1) Kaynaklar/harcamalar dengesi

- 2010 yılının "kaynaklar/harcamalar dengesi" çok önemlidir. (1) Ana kaynağımız milli gelirdir. Bu da 2010 yılında üreteceğimiz mal ve hizmetlerin parasal (katma) değeridir. (2) Uzun yıllardır alıştık. Kendi kaynağımızla yetinmiyor, buna dışarıdan (borçlanarak) kaynak ekliyoruz. Bu kötü bir alışkanlık. Buna son vermemiz lazım. Ama dere geçerken yabancı kaynağa ihtiyacımız var.

- 2010 yılında toplam kaynağın yüzde 80'ini tüketeceğiz.Tüketimi kısamayız. Artırsak talep ve dolayısıyla üretim canlanır ama….Tüketim artınca yatırıma para kalmıyor. Halbuki yatırım demek, üretim ve istihdam demek.

- 2010 yılında talepteki uyanma yavaş olacağından özel sektör yatırım yapamayacak. Konut piyasası da canlanamayacak. İşte o zaman devlete iş düşüyor. Devlet yatırım yapacak. Özel sektörün açığını kapatacak. Devlet sanayi ve konut yatırımı yapamaz. Kısa sürede sonuç verecek en hızlı kamu yatırım harcaması duble yol ve küçük yapı harcamalarıdır. Devlet 2010 yılında bol bol duble yol ve küçük yapılar yaparak piyasaya para akıtmak zorundadır.

2) Bütçe önemli

Orta Vadeli Program'a dayalı olarak açıklanacak Mali Program'la 2010 bütçesinin yapısı belirlenecek.

Fakat dünkü açıklamalardan anlaşılıyor ki, bütçede harcamaları sınırlama ve bütçe açığını küçük tutma politikası hakim olacak.

"Mali disiplin/mali kural" kavramı üzerinde durulur oldu.

Bunu savunanlar bütçe açığının küçültülmesini, borçlanmanın sınırlandırılmasını savunuyor.

Bütçe açığının ana nedeni vergi gelirlerinin yetersizliğidir. Ekonomi canlanmadan üretim artmadan vergi geliri artmaz. Ekonomi küçülürken ek vergiler getirmek, üretimi daha da kısar. Bütçe harcamalarını sınırlamak iç talebi daraltır.

Açık anlatımıyla 2010 yılında 'mali disiplin' bir yana, ekonomiye can verebilmek için bilinçli bütçe açığına ve bunu desteklemek için iç borçlanmayı artırmaya mecburuz.

2010'da hükümet 2 harcama grubunda harcamayı bilerek isteyerek ve abartarak artırmak zorundadır. (1) Sosyal güvenlik harcamaları, doğrudan yardım ödenekleri artırılmalıdır. Krizden etkilenen alt gelir gruplarına böylece destek verilir. Böylece bu grupların harcamalarıyla talepde canlanma sağlanır. (2) Kamu yatırımlarına gidecek para artırılmalıdır. Duble yol harcaması gibi kısa sürede etkili olacak harcamalarla ekonomiye can suyu verilir.

3) Para/maliye politikası

2010 yılında uygulanacak para ve maliye politikasını önemlidir..

(1) Faizi düşük tutmaya, döviz fiyatını artırmaya mecburuz. Dolar 1.70 TL dolayında olmalıdır. İthalatı sınırlamanın, ihracatı sürdürmenin, üretimi harekete getirmenin başka yolu yoktur.

Sayın Babacan'ın açıklamalarındaki rakamlara göre 2010 yılında dolar 1.60 TL'de kalacaktır.

(2) İç borçlanmadan korkmayacağız. Bankalar almaz ise Merkez Bankası'na bono satacağız. (Dış borçlanma ile iç borçlanma farklıdır.)

2010 yılında toplanacak bütçe gelirleri ile hiçbir iş yapılamaz. Dereden geçiliyor. Bakanlara, kumandanlara, valilere son model Mercedes makam otomobili satın almak için değil, lojman, sosyal yapmak için değil, halkı rahatlatmak için verilecek bütçe açığına, artırılacak iç borca kimse laf edemez.

Üretimi artırmak için reel sektörü desteklemek ile bütçe açığını ve iç borçlanmayı sınırlamak arayışları arasında hükümetin tercihinin yanlış olduğunu düşünüyorum.

Krizden çıkış ve üretim artışı (nasıl gerçekleştireceği düşünülmeden) özel sektöre ihale edilmektedir. Hükümet kamu gelirini artırma, harcamaları kısma çabasını sürdürürken özel sektörün üretim artışını gerçekleştirmesi çok zor olacaktır.

_____________________________

Özür diliyorum: Bankaların 2009 yılı Haziran ayı sonundaki durumlarını değerlendirmek için hazırladığım bir yazı taslağı (düzeltilemeden) dün DÜNYA ve Milliyet'te yayınlandı. Benim ihmalimden, hatamdan kaynaklanan bu karışıklık için özür dilerim. Yazının düzeltilmiş şeklini bugün yayınlayacaktım fakat Orta Vadeli Program öne çıktı.

Tüm yazılarını göster