Piyasalarına bahar gelmiş memleketimin

Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Yurtdışında ABD ve Avrupa ekonomilerinden gelen verilerin beklentilerin altında kalması nedeniyle oluşan durgunluk endişeleri ve Yunanistan'ın borç servisini finanse etmekte zorlanacağına yönelik korkular uzun sürmedi. Avrupa ülkelerinde üretim cephesinden gelen iyimser sinyaller ve beklentilerden iyi gelen ABD işsizlik verileri piyasalardaki durgunluk endişelerini giderdi. Ekonomi cephesinde beklentilerden iyi gelen verilere Yunanistan hükümetinin açıkladığı yeni önlem paketi de eklenince piyasalarda erken bir bahar havası yaşandı.

Yunanistan'ın mali piyasalarda yol açtığı dalgalanma kısa sürdü

Yunanistan hükümeti'nin açıkladığı yeni önlem paketi piyasaları ikna etti. Kamu çalışanlarının maaşlarının azaltılmasından vergi oranlarının artırılmasına kadar uzanan geniş bir alanı kapsayan önlem paketinden 4.8 milyar avroluk bir tasarruf sağlanması bekleniyor. Milli gelirin %2'sine ulaşan son önlem paketi ile Yunanistan'ın bu güne kadar açıkladığı paketlerin toplamı milli gelirin %7'sine ulaştı. Eğer uygulanabilirse bu hedef orta vadede Yunanistan'ın bütçe açığını kontrol altına almak için yeterli olacak.

Ancak reel sektördeki olumsuz etkiler daha uzun sürecek

Avrupa ülkelerinde maliye politikalarında normalleşme Yunanistan ile sınırlı kalmayacak. Borçluluk oranı yüksek Portekiz, İtalya, İspanya gibi Akdeniz ülkelerinin Yunanistan kadar ağır olmasa da 2010 yılında maliye politikalarını normale döndürmeye başlamalarını bekliyoruz. Söz konusu süreç Avrupa'nın ve dolayısıyla Türkiye'nin büyümesini aşağı çekecek.

Avrupa ekonomisindeki kırılganlık Türkiye'nin orta vadeli büyümesini aşağı çekecek

Pazarlarımızın çeşitlendirilmesi adına son yıllarda elde edilen kazanımlara rağmen Avrupa gerek dış ticaret gerekse doğrudan sermaye girişleri ve borçlanmalarda Türkiye'nin en büyük ortağı olmaya devam ediyor. Kısa ve orta vadede Türkiye'nin büyüme dinamiklerinin Avrupa'dan ayrışması mümkün görünmüyor. Avrupa ekonomisindeki kırılganlığın Türkiye'nin orta vadeli büyüme potansiyelini aşağı çekmesinden endişe ediyoruz. Avronun değer kaybı Türkiye'nin Avrupa'ya olan rekabet gücünü azaltarak bu süreci ağırlaştırabilir.

Türk lirası tavsiye etmeye devam ediyoruz

Son dönemde yaşanan oynaklığa rağmen küresel konjonktürün gelişmekte olan ülke piyasalarına para girişini desteklemeye devam ettiğine inanıyoruz. Gelişmiş ülkeler ile aramızdaki faiz ve büyüme farklarının yüksekliği Türk lirası "carry trade" işlemlerini cazip kılmaya devam ediyor. Kredi notumuzda yaşanacak olası artışlar Türk lirasındaki yükselişi destekliyor. Küresel konjonktürde dalgalanmalar nedeniyle Türk lirasında kısa süreli bir satış baskısı yaşanabilir. Ancak yerleşik yatırımcıların dövizde satış yönünde olması Türk lirasındaki baskının kısa süreli olmasını sağlayacaktır.

Tahvil piyasasında sabit faizden ve uzun vadeden kaçınıyoruz

Bütçe performansının iyi olması ve özel sektör kredi büyümesinin düşük kalması tahvil oranları üzerinde baskının beklentimizin altında kalmasına neden oldu. Avrupa ekonomisinde yaşanan borç sorunu ve düşük kaynak kullanımı nedeniyle enflasyondaki yükselişe rağmen merkez bankasının faiz artırımında yavaş davranma ihtimali yükseldi. Buna rağmen faiz artırımı konusundaki belirsizlik nedeniyle tahvil önerilerimizde uzun vadeli ve sabit kıymetli tahvillere yer vermiyoruz. Iskontolu Hazine bonolarında yatırım vadesini verim eğrisinin göreceli olarak dikleştiği 9 ile 12 ay arasında sınırlıyoruz. Uzun vadeli tahvillerde TÜFE'ye endeksli kağıtlara ağırlık vermeye devam ediyoruz.

Tüm yazılarını göster