Piyasalarda ikinci dalga

Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Dünya piyasalarında yeni bir fırtına başladı. İki sene önce ABD özel kesim borçlarındaki sorunlarla başlayan ve büyük ölçüde kontrol altına alınan küresel kriz, bu defa Avrupa'da kamu borç dinamikleri bozuk ülkelerde patlak verdi.

2008 yılında bankacılık sektörünü vuran kriz merkez bankalarının genişleyici para politikaları ve kamu kesiminin piyasalardan borçlanarak aktardığı sınırsız kaynakla kontrol altına alınmıştı. 2010 yılına küresel büyümenin başlamasına rağmen G3 ülkelerinde genişleyici maliye ve para politikalarının devam ettiği olumlu bir konjonktürde girdik.

Ancak kamu borç dinamiklerindeki bozulma yatırımcıları rahatsız etmeye başlamıştı. Bankacılık sektörüne aktarılan kaynak, ekonomiyi desteklemek için yapılan harcamalardaki artış ve durgunluk nedeniyle gelirlerdeki azalma kamu maliyesinde kara delikler oluşturmuştu. Kamu borçlarının geri ödenmesinde sorunlar gören yatırımcılar istedikleri risk primini artırmaya başladı.

Kamu borclanmasındaki sorunlar ilk olarak komşumuz Yunanistan'da başladı. Yunanistan 2009 yılını yüzde 1 civarında  bir küçülmeyle  atlatabilmek için bütçe açığını milli gelirin yüzde 13'üne çıkarmıştı. Kamu borcunun milli gelire oranının yüzde 120'ye yaklaşacağı tahmin ediliyordu.

Yunanistan'ın borcunun arkasında Avrupa'nın olduğuna inanan yatırımcılar uzunca bir süre borçlardaki artışı umursamadı. Ancak  Yunan hükümetinin borcunu nasıl geri ödeyeceğine dair itibarlı bir plan açıklamaması ve Avrupa cephesinden gelen tereddütlü açıklamalar geçen hafta havanın bozmasına neden oldu.

Yunan hükümetinin bütçe açığını 2013 yılında yüzde 2'ye  çekeceğine yönelik yaptığı açıklamaları inandırıcı bulmayan piyasalarda sert satışlar görüldü.

Yunanistan piyasasında başlayan satış dalgasının borçluluk oranı  yüksek Portekiz ve İspanya gibi ülkelere de yayılması dünya piyasalarında genel bir panik havasına yol açtı. Betası yüksek bir ülke olarak piyasalardaki satış dalgasından biz de payımıza düşeni aldık.

Geldiğimiz noktada piyasalardaki paniğin yatıştırılması için tek yol gözüküyor. Yunanistan'ın Avrupa Birliği'nin ve IMF'nin mali desteğini ve kontrolünü içeren bir ekonomik program başlatması gerekiyor. Panik dalgasının yayılabileceği  Portekiz, İspanya ve İtalya'nın da piyasaları ikna edecek bir ekonomik programı devreye almalarında fayda var.

2010 yılı stratejimizde gelişmekte olan ülkelerin gelişmis ülkelere göre daha güvenli olduğunu vurgulamıştık. Son gelişmeler borçluluğu yüksek gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere göre daha riskli olduğunu gösterdi.

Tüm yazılarını göster