Piyasalarda havayı yumuşatan döviz girişinin düzeyini perşembe göreceğiz

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Mayıs ayının ikinci haftasında, özellikle de söz konusu haftanın son bir iki gününde piyasalarda belirgin bir iyimserlik rüzgarı esti. Türk Lirası değer kazandı, yani döviz geriledi, ayrıca gösterge faiz düştü, hisse senedi fiyatlarında artış yaşandı. 

Ne olmuştu da böylesine bir hareket ortaya çıkmıştı. Çeşitli yorumlar yapıldı, yapılmaya da devam ediliyor. Ama önemli olan elde edilen sonuç. Zaten rakamlar da bu sonucun nasıl oluştuğunu ortaya koyuyor. 

Belli ki 8-15 Mayıs haftasında belirgin bir döviz girişi oldu. Bu sayede de kur geriledi. 8 Mayıs’ta 2.86 düzeyinde bulunan sepet kur, bu girişin etkisiyle 15 Mayıs’ta 2.76’ya düştü. 

Türkiye’ye döviz getiren yabancılar, bu dövizin bir kısmıyla devlet iç borçlanma senedi, bir kısmıyla da hisse senedi aldı. 

Bu alımlar sayesinde, 8 Mayıs’ta yüzde 10.27 düzeyinde bulunan gösterge kağıdın faizi 15 Mayıs’ta yüzde 9.55’e indi. 

Borsa endeksi de 8 ve 15 Mayıs tarihleri itibariyle 83.947 ve 87.244 düzeyinde gerçekleşirken yüzde 3.9 artış kaydetti. 

Yani yabancı giriş çıkışında uzun zamandır sert rüzgarlar eserken, geçen hafta birden bahar rüzgarı esintisi yakalandı. 

Peki bu esinti, ne kadar döviz gelmesini sağlamış olabilir. Bir tahmin yürütmek pek kolay değil. En iyisi gerçek hareketi görmek için perşembeyi beklemek. Merkez Bankası yabancıların döviz kuru ve fiyat değişiminden arındırılmış hisse senedi ve devlet iç borçlanma senedi hareketlerinin netini 21 Mayıs Perşembe günü açıklayacak. Bu açıklamayla birlikte de mayıs ayının ikinci haftasında döviz kurunu ve faizi belirgin biçimde aşağı çeken ve hisse senedi fiyatlarını yukarı iten bu döviz girişinin miktarını öğrenmiş olacağız. 

Hisse senedindeki yüzde 3.9’luk artışta yabancı alımları etki yapmamış ya da çok az yapmış olabilir, ama faizin düşmesinde yabancı etkisi olduğu çok açık. 

Devamı gelir mi? 

Bir yabancı; ister gerçek kişi, ister şirket, ister fon olsun, bir ülkenin menkul kıymetlerine yatırım yaparken doğal olarak iki temel göstergeye bakar. Bunlardan biri kuşku yok ki, sabit getirili kağıtlar için, elde edilecek nominal faizdir. İkincisi ise yabancı açısından bu nominal faizin bir anlamda net düzeyini belirleyen kur değişimidir. Türkiye’de yaşayan biri için nominal kazancı reele getiren enflasyondur, ama yabancı için bizim enflasyonumuzun hiçbir önemi yoktur, en azından doğrudan bir önemi yoktur. 

Hisse senedine yatırım yapılırken ise çok daha değişik hesaplamalar devreye girecektir. Elde edilecek sabit bir getiri söz konusu değildir, beklentiler daha önem kazanmaktadır. Ama elde edilecek TL bazındaki getirinin netinin pozitif anlamda reel kalabilmesi de kurdaki değişime bağlıdır. 

Yabancılar, miktarını henüz bilmiyorsak da, geçen hafta içinde hatırı sayılır ölçüde para getirerek Türkiye’de menkul kıymet aldıklarına göre, hem bu faiz düzeyini, hem hisse senetlerinin fiyatını iyi bulduklarını göstermiş oldular, hem de dövizin artık çok fazla artmayacağı konusunda bir anlamda ikna olduklarını ortaya koydular. Bu iki etkenden daha ağır basanı da kuşkusuz dövizle ilgili kaygılarının dağılmış olması. 

Yoksa, siz yıllık yüzde 10 dolayında değil, yüzde 20 de faiz veriyor olsanız, bir yıl içinde dövizin TL’ye karşı yüzde 21 artacağı varsayılıyor bile olsa, tek dolarlık giriş sağlayamazsınız. 

Bu demektir ki, yabancı en azından şu dönem için dövizde hızlı bir hareket beklemiyor; orta vade diyebileceğimiz bir yıllık dönemde de artışın yüzde 10’un üstüne çıkmayacağını düşünüyor.

Ama yabancıların geçen haftaki “Türkiye sevdaları” bizi yanıltabilir de. Bu girişin bir eğilime dönüştüğünü söylemek için henüz çok erken. En az birkaç hafta daha giriş olur, bu sayede faiz geriler ve döviz düşerse, ancak o zaman bir eğilimden söz edebiliriz. Yoksa öyle bir haftalık, üstelik de o haftanın birkaç gününe sıkışan bu gelişmeden hareketle uzun vadeye yayılacağını umduğumuz yorumlar yaparsak, fena halde yanılabiliriz. 

Örnek mi, önceki hafta 

Yabancılar bu yıl hisse senedi ve devlet iç borçlanma senedinde ocak ayında net 176 milyon, martta 102 milyon dolarlık giriş gerçekleştirmişlerdi. Şubat ve nisanda ise sırasıyla 1.5 milyar ve 548 milyon dolarlık çıkış yaşanmıştı. Böylece ilk dört ayın toplamında 1.7 milyar dolarlık çıkış olmuştu. 

Bu çıkış mayıs ayının ilk haftasında hızlanarak sürdü. 1-8 Mayıs haftasında yabancılar hisse senedinde net 91 milyon dolarlık çıkış gerçekleştirdiler. Devlet iç borçlanma senedinde ise 120 milyon dolarlık doğrudan alım yapıldı. Ancak, repoda tam 930 milyon dolarlık çıkış yaşandı. Böylece, hisse senedi, DİBS’teki doğrudan alım ve repo toplamında 1-8 Mayıs haftasında tam 819 milyon dolarlık çıkış söz konusu oldu. 

Dolayısıyla, bir hafta 819 milyon dolarlık çıkıştan sonra, izleyen hafta hatırı sayılır bir para gelmiş olması elbette önemli, ancak içinde bulunduğumuz hafta ya da daha sonraki haftalarda da yeniden çıkış yaşanması hiç şaşırtıcı değil. 

Sağlıklı değerlendirme yapmak için biraz sabırlı olalım, biraz bekleyelim.

Tüm yazılarını göster