Piyasalarda bayram sevinci…

Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Dubai borç krizinin küresel piyasalar üzerindeki etkisi uzun sürmedi. Kısa süreli bir satışın ardından dünya piyasalarında hava iyimsere döndü. Ekonomik verilerin ve şirket karlarının beklenenden daha güçlü olması piyasaların toparlanmasını sağladı. ABD, Avrupa ve Asya'da verilerin beklentilerden daha iyi gelmesi dünya borsalarında yeni bir alım dalgasının başlamasını sağladı. 

Türkiye borsası risk iştahındaki düzelmeden en çok faydalanan piyasalardan biri oldu. Kasım ayında gelişmekte olan ülke piyasalarının %9 gerisinde kalan İMKB, geçen ayki kaybının çoğunu Aralık ayının ilk haftasında geri aldı. Türk lirası gelişmekte olan ülkeler arasında en çok değer kazanan para birimlerinden birisi oldu.

Piyasalardaki bayram havasında ekonomi bakanı Babacan'ın IMF ile görüşmelerde genel konularda mutabakat sağlandığını açıklaması ve Fitch'in Türkiye'nin uluslararası notunu iki basamak birden artırması etkili oldu. Bunlara ek olarak uluslararası yatırım bankalarının portföy tavsiyelerinde Türkiye'nin ağırlığını artırmaları da yükselişe destek verdi.

Son günlerde yaşanan iyimser havaya rağmen piyasalardaki yükselişin sürekliliği konusunda şüphelerimiz var.

Küresel piyasalarla başlayalım. Piyasalardaki yükselişte ekonomik büyümenin canlanmasına rağmen genişleyici maliye ve para politikalarının devam edeceğine duyulan güven önemli rol oynuyor. Ancak, bu politikaların sürekli olarak devam ettirilme şansı yok.

Kamu borç dinamiklerindeki bozulma ve enflasyonist baskılardaki artış orta vadede buna izin veremez. Artan kamu borçları ve bozulan enflasyon dinamikleri kaçınılmaz olarak daraltıcı maliye ve para politikalarını beraberinde getirir.

Türkiye özeline dönelim. Ekonomi Bakanı Babacan'ın IMF ile genel çerçeve de mutabakata varıldığını, detaylar üzerinde çalışıldığını açıklaması piyasalarla birlikte bizi de umutlandırdı. Ama son altı aydır detaylar üzerinde bir ilerleme sağlanmaması nedeniyle 2010 yılı yatırım stratejimizi halen IMF ile standby yapılmayan bir ana senaryo üzerine kuruyoruz.

Küresel krizin en ağır dönemini IMF'den destek almadan geçiren hükümetin ekonomik büyümenin canlandığı ve risk alma iştahının görece arttığı mevcut konjonktürde 2011 genel seçimleri öncesinde kamu harcamalarını sınırlandıran bir standby yapma ihtimalini düşük buluyoruz.

Piyasalardaki iyimser hava ve uluslararası derecelendirme kuruluşu Fitch tarafından yapılan iki kademe not artışının hükümetin 2010 yılını da IMF desteği almadan geçirme ihtimalini artırdığını düşünüyoruz. Moody's ve Standart&Poors gibi kurumların da Fitch gibi not artırımına gitmeleri hükümetin kendi başına yola devam etme ihtimalini daha da güçlendirecektir.

Hükümet orta vadeli ekonomik programında dünya ekonomisinde orta hızlı ama istikrarlı bir büyüme ortamına geçileceğini, risk iştahının artacağını, özelleştirmeler, doğrudan yatırım ve dış borçlanma yoluyla ülkeye kaynak girişinin artacağını var saymıştı.

Dünya ekonomisinde ve uluslararası piyasalardaki son aylardaki gelişmeler IMF ile standby içermeyen bu programın öngörülerine uygun gidiyor. Dünya ekonomisinde yeni bir kriz riski oluşmadığı müddetçe hükümetin IMF ile standby yapma ihtimalini düşük buluyoruz.

Tüm yazılarını göster