Piyasalarda bahar sevinci...

Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Global piyasalarda hava yeniden iyimsere döndü. Ekonomik verilerin beklentilere göre daha az kötü gelmesi, ABD Hazine'sinin hazırladığı banka kurtarma planı ve ABD bankalarına batık varlıklarını model fiyatından değerleme imkanının tanınması Mart ayında piyasalarda yeni bir iyimserlik dalgası başlattı.

G20 ülkelerinin küresel büyümenin canlanması ve kredi kanallarının açılması için 1.1 trilyon dolarlık ek destek sağlayacağını açıklaması global piyasalardaki yükselişin hızlanmasına neden oldu. Dünya borsaları krizde gördüğü dip seviyelerine göre %20'den fazla yükseldi.

Borsa'nın dip noktasına göre %20'den fazla yükselmesi,  "yeni bir boğa piyasası mı başlıyor? " tartışmasını beraberinde getirdi. 2010 yılı ortalarından önce küresel ekonomide ve şirket karlarında kalıcı bir toparlanma olmasını beklemiyoruz. Bu nedenle hisse senedi piyasası geneli için bugünden "AL" önerisi vermiyoruz.

Buna karşın,  ayı piyasası yükselişlerinin önemini yadsımıyoruz. Geçmiş verinin incelenmesi ekonomik durgunluk ve şirketlerin karları dibe vurmadığı halde beklentilerdeki iyileşmeye bağlı olarak borsada  %20-25'lik dalgalanmalar yaşandığını gösteriyor.

Bu nedenle, ay içinde çıkardığımız raporumuzla borsadaki sert yükselişin henüz başında iken hisse senedi piyasası için  "SAT" olan görüşümüzü "TUT" olarak değiştirdik. 

G-20 zirvesinde açıklanan 1.1 trilyon dolarlık destek paketine rağmen "TUT" görüşümüzü koruyoruz.  Çünkü G-20 ülkelerinin küresel krize karşı ortak ve etkin bir ekonomi politikası uygulayacağına ikna olmadık.

Zirve sonrası yapılan ortak açıklamada üç önemli eksiklik görüyoruz. (i) Küresel talebi artırmak için cesur ve aktif bir maliye politikasının uygulanacağı taahhüdü verilmedi.  (ii) Yüksek tasarruf fazlası olan Almanya ve Çin gibi ülkelerin tasarruf açığı olan ABD, İspanya, İngiltere gibi ülkelere göre daha genişleyici maliye politikaları uygulaması sağlanamadı. (iii) Bankacılık sektöründe yaşanan sorunlara karşı küresel bir çözüm bulunamadı. 

Buna karşın Uluslararası Para Fonu'nun borç verme kapasitesinin üç katına çıkmasının Türkiye gibi yüksek finansman ihtiyacı olan ülkeler için önemli bir fırsat olduğu bir gerçek.  G-20 zirvesinden basına yansıyan bilgilere göre Türkiye ve Uluslararası Para Fonu önceki aylarda sorun çıkaran konularda prensip anlaşmasına vardı. 

Piyasa oyuncuları IMF ile 2 - 3 yıllık bir stand-by programı yapılmasını ve 25 - 30 milyar dolarlık kaynak sağlanmasını bekliyor. Ne diyelim? Umarız bu defa doğru çıkar. Yerel seçimleri geride bırakan AKP hükümeti   IMF ile daha fazla geciktirmeden nikah tazelerse  piyasalardaki bahar sevinci bir süre daha sürebilir.

Tüm yazılarını göster