Piyasa biraz canlı, Merkez tetikte!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com
Bu sütunları dün reel kesimin ocak ayına nasıl moralli girdiği konusuna ayırdık. Merkez Bankası'nın reel kesim güven endeksi de, TÜİK'in sektörel güven endeksleri de ocak ayında kayda değer bir pozitif gelişmeye işaret ediyordu. Bu güven, bu güç, herhalde bir yerden alınıyordu. İşler iyi gitmiyorken, daha da önemlisi gitmeyeceği beklenirken reel kesim neden iyimser bir tablo sergilesindi ki...
 
Reel kesimin, ticari kesimlerin mutlu olmasını sağlayan etken belli. Üretilenin satılabileceğinin görülmesi, düşünülmesi. Hem zaten satılamayacağı bilinen, tahmin edilen bir ürün neden üretilsin ki...
 
Yani iç tüketimin canlı seyredeceği bekleniyor. Bir de geçen yılki durgunluktan sonra. Bu canlılığın temel göstergelerinden biri de tüketici kredilerinin seyri. Ocak ayının ilk üç haftasında yani 28 Aralık'tan 18 Ocak'a kadar olan sürede konut kredileri yüzde 1.1 artmış, taşıt kredileri yüzde 0.3 azalmış, diğer tüketici kredilerinde ise yüzde 0.4'lük bir artış olmuş. 28 Aralık'ta 185.9 milyar lira düzeyinde bulunan toplam tüketici kredileri yüzde 0.7 artışla 18 Ocak'ta 187.2 milyara çıkmış. 
 
Kredilerde son bir yılda ortaya çıkan artış, tam da Merkez Bankası'nın istediği düzeyde. 18 Ocak'ta 187.2 milyar lira olan toplam tüketici kredileri, bir yıl önceki 162.1 milyar liraya göre yüzde 15.5'lik bir artış göstermiş. 
 
Bu bir yıllık dönemde konut kredileri yüzde 15.5, taşıt kredileri yüzde 9.4, diğer tüketici kredileri ise yüzde 16 arttı. Taşıt kredileri toplamda ancak yüzde 4 pay alabildiği için bu kredilerin genel artış ya da azalış üzerinde fazla etkisi yok.
 
18 Ocak itibariyle tüketici kredilerinin yüzde 43 oranında 80.2 milyar lirasını konut kredileri, yüzde 53 oranında 99.5 milyar lirasını da diğer tüketici kredileri oluşturuyor. 
 
Üç yıl aradan sonra artış
 
Tüketici kredileri son üç yıldır hep daha düşük artışlar gösterdi. 2008 ve 2009'u, kriz yılları olarak ayrı değerlendirmek, daha doğrusu genel değerlendirmeye katmamak gerekiyor. Ancak bu iki yıldaki kredi hacmi artışının çok düşük kalması, 2010'da hızlı bir artış yaşanması sonucunu doğurdu. 2010'da konut kredileri yüzde 34.5, taşıt kredileri yüzde 27.9, diğer krediler ise yüzde 42.2 arttı. Artış oranı 2011'de daha düşük, 2012'de ise 2011'den de düşük oldu. 
 
2012 yılında konut kredileri yüzde 14, taşıt kredileri yüzde 8.3, diğer krediler ise yüzde 15.7 arttı. Bu yıl ise biraz önce de belirttiğimiz gibi ilk 18 Ocak itibariyle bir yıl öncesine göre konut kredilerinde yüzde 15.5, taşıt kredilerinde yüzde 9.4, diğer tüketici kredilerinde yüzde 16 artış durumda. 
 
Elbette bu kadar kısa bir zaman diliminde ortaya çıkan bu artış, bir eğilimi yansıtmaktan çok çok uzak. Ancak, tüketici kredisi artışıyla birlikte değerlendirilmesi gereken başka gelişmeler var:
"Dün değindiğimiz reel kesim güven endeksi ve sektörel endekslerin olumlu seyri...
 
Merkez Bankası'nın kredi artış hızının yüzde 15'lerde tutulması konusundaki kesin kararlılığı ve neredeyse 'Bizi test etmeye kalkışmasınlar, elimizde çok silah var' yaklaşımı...
 
Yine Merkez Bankası'nın, onca eleştiriye rağmen 'Benim temel görevim fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmektir' diyerek kestirip atması... Yani, 'Sizin büyümeye ilişkin kaygılarınız beni hiç mi hiç ilgilendirmez' demesi...
 
Dolayısıyla bütün bunlar bir arada düşünüldüğünde karşımıza çıkan sonuç şu:
"Piyasa göreli olarak canlı, ama bu canlılığın enflasyonu azdırmasından endişe eden Merkez Bankası'nın kapının arkasında elinde bir dizi yavaşlatma ve budama önlemiyle beklediği de bilinen bir gerçek..." 
 
Tüm yazılarını göster