Petrodoların geçmişi ve geleceği

Geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan’ın 50 yıl önce Amerika Birleşik Devletle­ri’yle yapmış olduğu petrodolar anlaşmasını yenilemeyeceğini iddia eden bir haber dola­şıma girdi. Bu haber özellikle doların ulus­lararası rezerv para olarak sonunun yaklaş­tığını düşünen kesimde heyecan yarattı.

Prof. Dr. Tolga Demiryol Küresel perspektif tolga.demiryol@dunya.com

Geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan’ın 50 yıl önce Amerika Birleşik Devletle­ri’yle yapmış olduğu petrodolar anlaşmasını yenilemeyeceğini iddia eden bir haber dola­şıma girdi. Bu haber özellikle doların ulus­lararası rezerv para olarak sonunun yaklaş­tığını düşünen kesimde heyecan yarattı.

Baştan söyleyelim; Suudi Arabistan’ın petrodolar sisteminden çıktığı bilgisi tam olarak doğru değil. Suudilerin bu yönde bir açıklaması olmadığı gibi ortada iptal edile­bilecek resmi bir petrodolar anlaşması da yok. Uluslararası ekonomik ve siyasal dü­zendeki kırılmalara bağlı olarak petrodolar sistemi de dönüşüyor elbette. Bu dönüşümü sağlıklı okumak için doğru verilerden hare­ket etmek önemli.

Öncelikle kimi zaman iddia edildiği gibi Suudi petrolünün dolar karşılığında satıl­ması gibi bir zorunluluk olmadığının altını çizmek gerek. Günümüzde petrol ticareti­nin büyük kısmının dolar ile yapılıyor olma­sının temel nedeni doların hala uluslararası ödemelerde en çok kullanılan para birimi ol­ması. Bu bir tür network etkisi. Nobel ödül­lü iktisatçı Paul Krugman’ın deyişiyle, “in­sanlar dolar kullanıyor çünkü diğer insanlar dolar kullanıyor”. Yoksa Suudi Arabistan’ın ya da bir başka petrol üreticisinin dolar dı­şında bir para birimi (örneğin Çin yuanı) kullanmasının önünde herhangi bir engel yok; hiç olmadı.

Peki son dönem petrodolar tartışmaların­da adı geçen 1974 tarihli anlaşma nedir? Söz konusu anlaşma aslında ABD’nin Suudilere askeri yardımda bulunması ve bunun kar­şılığında da petrol ihracatından elde edilen dolarların Amerikan tahvillerine yatırılma­sı konusunda varılan bir mutabakat. Anlaş­manın arka planında 1971’de altın konverti­bilitesine son verilmesi ve 1973 petrol kri­zi gibi faktörler var. 1974 anlaşması önemli olmakla birlikte doların uluslararası rezerv statüsü için gerekli ya da yeterli bir koşul değil.

Petrodolar sisteminin önemi uluslarara­sı ekonomik dengelere bağlı olarak zamanla değişti. 1980’lerde ABD tahvillerinin yüzde otuzunun Suudilerin elinde olduğu bir dö­nem söz konusu. Ancak son 30 yılda ABD’nin ulusal borcunda yaşanan hızlı artışa paralel olarak Suudi Arabistan’ın payı önemli ölçü­de azalıyor. Günümüzde yaklaşık 34 trilyon dolar olan ABD ulusal borcunun sadece 135 milyar dolarlık bir kısmı (yaklaşık yüzde 0.4) Suudi Arabistan’ın elinde.* Dolayısıy­la Suudi petrodolarının ABD ekonomisi için önemi göreli olarak çok daha düşük.

Bununla birlikte son on yılda küresel pet­rol ticaretinin değiştiğini hatırlamakta ya­rar var. ABD enerji sektöründeki büyük dö­nüşüm neticesinde petrol ithalatına bağım­lılığını büyük ölçüde aşmış durumda. 2020 yılında net petrol ihracatçısı konumuna ge­çen ABD ithal ettiği ham petrolün yaklaşık yarısını Kanada’dan, yüzde 10’unu Meksi­ka’dan karşılıyor. Suudi petrolünün payı ise ancak yüzde 7.

Suudiler için de ABD pazarının önemi epey gerilemiş durumda. Çin 2013 itibariy­le Suudi petrolünün bir numaralı ithalatçı­sı konumuna gelmişti. Günümüzde Suudi petrol ihracatının yaklaşık %22’si Çin’e ger­çekleşiyor. Küresel ölçekte ticaret fazlasına sahip Çin’in Suudi Arabistan’la ticaret açı­ğı vermesinin temel nedeni de petrol ithala­tı. Son dönemde sıkça gündeme gelen yuan üzerinden petrol ticareti arayışlarının Çin açısından temel gerekçesi bu.

Çin ile ekonomik ilişkilerini geliştirmeyi ve ABD ile kurmuş olduğu asimetrik ilişkiyi daha dengeli bir zemine oturtmayı amaçla­yan Suudi yönetimi yuan ile petrol ticareti­ni genişletme önerilerini olumlu karşılıyor. Ancak bu durumda Suudi tarafını bekleyen soru, petrol ihracatından elde edilecek yu­an gelirlerin nasıl değerlendirileceği. Çin finansal piyasalarının sığlığı dikkate alın­dığında en makul seçenek petroyuan’ın Çin kaynaklı mal ve hizmetlere yatırılması. Ku­şak Yol çatısı altında ilerleyen altyapı yatı­rımlarının ve ortaklıkların arka planında da bu var.

Öngörülebilir bir gelecekte Suu­di Arabistan’ın ABD ve dolar ile ilişkisini ra­dikal bir şekilde değiştirmesini beklemek gerçekçi olmaz. Güvenlik ve silah ticareti gibi pek çok konuda Suudi Arabistan hala ABD’ye bağımlı. Suudi Arabistan’ın ABD do­larına alternatif arayışlarını ikili ilişkiler­de keskin bir kopuştan ziyade dönüşen bir uluslararası sistem içinde yeniden konum­lanmaya çalışan orta büyüklükte bir aktörün risk yönetimi yaklaşımı olarak değerlendir­mekte yarar var.

*https://ticdata.treasury.gov/resour­ce-center/data-chart-center/tic/Docu­ments/slt_table5.html

Tüm yazılarını göster