Pasif devrim

Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com

Antonio Gramsci pasif devrim kavramına pozisyon savaşı nosyonuyla bağlantı içinde yer vermişti ve bu kadarı genelde biliniyor.  Yıllar boyunca Siyasal İslam içinde düşünülebilecek akımlar açık veya örtülü biçimde nüfuz, zenginlik ve güç sahibi olmaya çalıştılar ve İtalyan Marksisti Gramsci'nin "pasif devrim" adını verdiği tarzda bir mücadele sürdürdüler. 2007 sonbaharında siyaset bilimi alanında öğretim üyesi olan yakın bir arkadaşımla uluslararası bir akademik dergide yayınlamak amacıyla kalem aldığımız bir çalışmada ilk defa "pasif devrim" (Antonio Gramsci) ve "kültürel burjuvazi" (Michael Burawoy) kavramlarını kullanmıştık. 2007 yılına gelindiğinde İslami burjuvazi de seküler burjuvazi kadar kültürel, ama bir o kadar da seküler ve elle tutulur haldeydi; artık oluşum sürecini tamamlamak üzereydi. İktidar partisinin İslami referansları sadece bir köken meselesi değildi ve bir tür "tarihsel blok" (Gramsci)  olma yolunda ilerleyen bu partinin geleceğiyle ilgili tek soru işareti Avrupa Birliği idi. AB üyeliğinin bu partinin muhafazakar demokrat olma yolunda ilerlemesini sağlayacağı liberal çevrelerde genel kabul görüyordu. İslami karakter sadece iktidar partisinin var olan siyasi gövdesinin vaaz ettiği muhafazakarlığın bir niteliği olmayıp, toplumun kültürel haritasına nüfuz etmiş bir ekonomik-siyasal gücün kodlanmasının ana işareti olarak da temayüz ediyordu. Sonuçta Cumhuriyet'in 2007 sonbaharından itibaren hangi yönde yeniden yapılandırılacağı, uzun süren bir "pozisyon savaşından" sonra, incelenebilecek en temel meşru sosyal bilim ajanda maddesi haline çoktan gelmişti.

University of California-Berkeley'de öğretim üyesi olan Cihan Tuğal'ın Türkçe çevirisi Koç Üniversitesi yayınlarından çıkan kitabı Pasif Devrim, Gramsci'nin kendi yazılarında sadece bir tema olarak geçen bu kavramı tüm bir alan araştırması-teorileştirme bütününün ana eksenine oturtmayı deniyor. Gramsci bazen neredeyse Ezop diliyle ve kısa, kesikli yazmak zorunda kalmış olan bir düşünür çünkü yazılarının önemli bir bölümünü Mussolini faşizminin hapishanelerinde yazdı. Hapishane Defterleri içinde yer alan "pasif devrim" sadece birkaç sayfalık bir bölüm ve sezarizm/siyasi mücadele ve askeri savaş/pasif devrim sırasıyla okunursa -ki genellikle referans verilen İngilizce Seçmeler bu sırayı takip etmez- biraz daha ete kemiğe bürünebilir. Gramsci pozisyon savaşı/pasif devrim özdeşliğinin doğru olup olmadığını sorar ve pasif devrimi "devrim/restorasyon" olarak düşündüğünün işareti de vardır. İtalyan tarihinin, 19. Yüzyıl Risorgimento'sunun bir analizi gibi görünen bu bölüm Gramsci'nin sınırlı kaynaklarla ve olumsuz koşullarda tarih-toplumsal değişim-siyaset-devrim izleğini Birinci Dünya Savaşı'nın askeri stratejileri üzerinden analoji yoluyla düşünmeye çalıştığı Quaderni parçalarından bir zincir olarak okunabilir. Bu haliyle rüşeym halinde bir teori parçası oluşturmaktan öteye gitmez. Ancak önemli bir damara dokunduğu kesindir.

"Pozisyon savaşı" ilk dünya savaşının Fransa-Almanya cephesinde neredeyse 4 yıl süren siper savaşı üzerinden düşünülür. Kimsenin ezici bir askeri -siyasi mücadele açısındansa politik ve toplumsal üstünlüğünün- olmadığı bir uğraktaki çatışma biçimidir. "Manevra savaşı", "hareket savaşı" veya "cepheden saldırı" terimleriyle ifade edilen savaş tarzıysa klasik devrimlere, Fransız ve Rus devrimleri gibi, denk düşer. "Pozisyon savaşı" stratejisiyle yol alan "pasif devrim" sabır gerektirir, uzun ve bu stratejiyi uygulayan tarafın kendisini tam olarak kontrol edebildiği bir yoldur. Meşruiyetten elbette ki çok daha öte bir kavram olan hegemonya kurmayı-toplumsal ve kültürel kodlarıyla, siyasal toplumda, sivil toplumda ve siyasal toplumdan ayrıştırılabilecek olan devlette rızayı üretmek ve bunu bir kalıcı denge haline getirmek- amaçlayan "pasif devrim" aynı zamanda ikircikli bir kavramdır. Gramsci'nin kavramı ödünç aldığı 19. Yüzyıl başı İtalyan yazarı Vincenzo Cuoco "pasif devrimi" öncülerle halkın ana kitlesinin arasında geniş bir açı bulunan, halkın devrim peşinde koşmadığı bir momentumda gelişen "devrimsiz devrim" olarak da nitelemektedir. "Pasif devrim" uzun soluklu olmanın ötesinde dönüştürmek istediği eski düzenin içine girmeyi ve onunla beraber dönüşmeyi de içerir: bu yüzden bir "devrim/restorasyon" halidir. Bir "yenilgi" sonrası ortaya çıkabilir, zorunlu bir metot değiştirme hali olabilir. Bu nedenle, İtalyan tarihi bağlamında, Gramsci bir "Proudhon-Gioberti binomundan" bahseder. Pasif devrimde tez anti-tezinin parçalarını içerir, masseder. Anti-tezin tezi ne kadar massettiği sürecin fonksiyonu olacaktır çünkü söz konusu olan bir "devrim/restorasyondur". Ne restore edilen tam anlamıyla aynı kalarak restore edilebilir, ne de "pasif devrim" klasik devrimler kadar radikal bir kopuş olabilir. 

Tüm yazılarını göster