Pahalı ihracat yapmayı da öğreniyoruz

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

EKO ANALİZ / Alaattin AKTAŞ ala.aktas@gmail.com Son yıllarda en çok şaşırdığımız gelişmelerin başında, herhalde ihracatımızı nasıl bu kadar hızlı artırabildiğimiz geliyordur. Bir dizi sıkıntıyla karşı karşıya olduğu bilinen ihracatçılar, nasıl oluyor da her ay yeni rekorlar kırabiliyor? İhracat, bırakınız gerilemeyi ya da aynı düzeyde kalmayı, hangi etkenler sayesinde her ay yüzde 20'ler, 25'ler düzeyinde artışla yoluna devam ediyor. Nedir bu işin sırrı? Belki birden fazla sır var; ama en önemlisi öyle anlaşılıyor ki, enflasyon. İçerideki enflasyondan söz etmiyoruz. Vurguladığımız tüm dünyayı etkisi altına alan ve genel olarak bizi de olumsuz etkilediğinden yakındığımız küresel enflasyon. Türkiye İstatistik Kurumu'nun dış ticaret endeksleri, tüm dünyayı etkileyen enflasyonist ortamın işimize yaradığını da gösteriyor. Başka etkenler de rol oynuyor olmakla birlikte, bu enflasyon, daha pahalı ihracat yapmamıza olanak tanıyor çünkü. Mart ayında ihracatımızı geçen yılın aynı ayına göre miktar olarak yüzde 3.5 artırdık. Bu ihracatın fiyatında gerçekleşen artış ise yüzde 23'ü aştı. İhraç fiyatlarında ortaya çıkan bu hızlı artışı yalnızca Türkiye'nin çabasıyla ya da ihraç ürünlerimizin kalitesini bir anda artırmamızla açıklamak söz konusu olamaz tabii ki. Uluslararası konjonktür yelkenlerimizi doldurdu, doldurmaya da devam ediyor. Hep yakındığımız, enerji fiyatları kaynaklı olarak tüm dünyayı etkileyen enflasyon, işte bize pahalı ihracat yapma fırsatını sunuyor. Evet, bizim maliyetlerimiz de yükseliyor yükselmesine ama, hiç olmazsa yalnızca içeride enflasyon yaşamadığımız için, maliyetimizdeki bu enflasyonu dışarıya yansıtma şansına sahip olabiliyoruz. Mart ayları kıyaslamasındaki oranlar böyle. 2008 ve 2007'nin ilk çeyreklerinde ise miktar endeksi yüzde 18, fiyat endeksi ya da değer endeksi yüzde 21 artmış. 2007 ve 2006 yıllarının tümüne ilişkin artışlar da miktar endeksinde yüzde 11, değer endeksinde yüzde 13 düzeyinde. Önümüzdeki dönemde tüm dünyada enflasyonun daha da artacağı, en azından gerilemeyeceği bekleniyor. Bu, bizim için yüksek fiyattan ihracat yapma ortamının sürmesi demek. Dolayısıyla, Türk parasının yeniden değer kazanmaya başladığı, en azından değer yitirme sürecinin durduğu şu dönemde ihracatın sekteye uğramayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Türk parasının çok daha değerli olduğu dönemlerde bile hızla artan ihracatın, bu süreçte tökezlemesini kimse beklememeli. Dünyadaki enflasyonun yalnızca ihracatı yukarı ittiği, ithalata etkisi olmadığı söylenemez tabii ki. Özellikle enerji fiyatları yüzünden ithalatta fiyat endeksi çok hızlı artmaya başladı. Mart ayında miktar endeksi yüzde 2 artarken, fiyat endeksindeki artış yüzde 25'e yaklaştı. İlk çeyrekteki artışlar miktarda yüzde 13, değerde yüzde 23 oldu. Oysa ithalatta 2007'nin tümünde 2006'ya göre miktar endeksi yüzde 13, değer endeksi yüzde 10 artmıştı. Enerji fiyatlarındaki artış, 2007'deki tablonun tersine dönmesine yol açtı. Ancak, enerji maliyetinin görünür faturası kadar, ihraç fiyatlarına olan dolaylı etkisiyle bir de görünmez getirisi söz konusu. Bu arada dış ticaret haddi de uzunca bir süredir sabit seyrediyor. İhracat değer endeksinin ithalat değer endeksine oranını gösteren dış ticaret haddi, 2006 sonunda 0.94 düzeyindeydi. 1'den küçük olduğu için ihracat aleyhine olan ticaret haddi, geçen yıl sonunda 0.97'ye yükseldi, bu yılın mart ayı sonunda da aynı düzeyde kaldı. Ticaret haddinde enerji fiyatlarındaki hızlı artışa rağmen yine de son aylarda bir geri gidiş yok, bu da önemli bir başarı sayılmalı.

Tüm yazılarını göster