Özel sektörün dış borçlanmadaki "vade operasyonu" tüm hızıyla

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Özel sektörün yurtdışından sağladığı borç 2014 yılı sonunda 244 milyar dolardı. Aradan on bir ay geçti, kasım ayı sonuna geldik, borç hemen hemen aynı düzeyde, yalnızca 267 milyon dolarlık bir azalma var. Ama ayrıntılara girmek, satır aralarındaki detaylara bakmak gerek.

Birincisi, borcun sabit kalması, hatta az da olsa bir miktar azalması yanıltıcı. Çünkü kur farkından kaynaklanan 12.2 milyar dolarlık bir olumlu katkı var. Dolar diğer paralar karşısında değer kazanmamış olsaydı, dış borç 12.2 milyar dolar daha fazla görünecekti, yani net olarak 12 milyar dolarlık bir artış ortaya çıkacaktı. Bir başka ifadeyle kasım sonu için 244 milyarlık değil, 256 milyarlık stoktan söz ediyor olacaktık. 

Toplamda 12.2 milyar dolar olan kur farkı etkisinin 9.8 milyar dolarının uzun vadeli, 2.4 milyar dolarının kısa vadeli kredilerden kaynaklandığını belirtelim.

Vade operasyonuna devam...

Gelelim ikinci konuya... Dış borç, kur farkının etkisiyle 2014 sonuna göre aynı düzeyde kalmış durumda. Üstelik çok da sevinilecek bir gelişme sağlanmış bu dönemde. Özel sektör, kısa vadeli borcunu azaltmış, uzun vadeli borçta ise artış olmuş. Ne kadar tesadüftür ki, kısa vadedeki azalmayla uzun vadedeki artış hemen hemen aynı düzeyde. Ocak-kasım döneminde özel sektörün yurtdışından sağladığı kısa vadeli borç 22.4 milyar dolar azalmış, uzun vadeli borç ise 22.2 milyar dolar artmış. Bundan iyisi can sağlığı!

Ama o kadar basit değil. Uzun vadeli borçlanmanın nimeti yeni mi fark edilmiş, daha önce bu görülememiş mi yani. Evet, vadeyi uzatmanın nimeti yeni fark edilmiş, çünkü bu avantaj geçen yıl ortaya çıkmış. Bir yıldan uzun vadeli borçlanmaya getirilen avantajlar sayesinde doğal olarak borç kullananlar vadeyi uzatmayı tercih etmişler. 

Ama yapılan aslında bir "vade operasyonu". Daha önce bir yıldan kısa vadeli olarak gerçekleştirilen borçlanma üç yıla, beş yıla çıkarılıyor değil ki. Yasak savmak, yani yükümlülük azaltmak amacıyla bir yıldan biraz fazla, belki bir yıl+bir hafta, belki bir yıl+bir ay gibi vadelerle borçlanmaya gidildiği belirtiliyor. 

Bu sayede de özel sektörün yurtdışından sağladığı toplam kredilerde kısa vadelilerin payı hızla azalırken, uzun vadelilerin payı artıyor. 2014 sonundaki toplamda kısa vadelilerin yüzde 31 olan payı, kasım sonunda yüzde 22'ye düştü. Yani tam 9 puanlık bir gerileme var. Doğal olarak uzun vadelilerin payı da aynı oranda artarak yüzde 69'dan yüzde 78'e çıktı. 

Bu bir bankacılık operasyonu

Özel sektörün yurtdışından sağladığı ve kasım ayı itibariyle yaklaşık 190 milyar dolar düzeyinde bulunan uzun vadeli dış borcun 85 milyar doları bankalara ait. Uzun vadeli borçta on bir ayda meydana gelen 22 milyar dolarlık artıştan bankaların aldığı pay da yaklaşık 19 milyar dolar.

Bir de yurtdışından sağlanan kısa vadeli kredilerdeki duruma bakalım. Yurtdışından sağlanan ve ticari krediler dışında kalan krediler 44 milyar dolardan 22 milyar dolara indi. Yani 22 milyarlık azalma var. Bu dönemde bankalara ait krediler de 39 milyardan 17 milyara inmiş durumda. Azalma, toplamdaki azalmayla aynı, 22 milyar. Yani kısa vadeli ticari olmayan kredilerdeki azalmanın tümü bankalar kaynaklı. 

Yurtdışından en fazla borçlanan kesimin bankalar olduğu dikkate alınırsa ve en az maliyetle borçlanma konusunda uzmanlaşan kurumların da yine bankalar olduğu göz önünde bulundurulursa, vadenin nasıl olup da kısadan uzuna kaydığını, bu operasyonların nasıl yapıldığını anlamak daha da kolaylaşıyor. 

Tüm yazılarını göster