Özel istihdam büroları öcü mü?

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Bir şirkette üst düzey yönetici olarak görev yapıyorsunuz. Sekreteriniz hamile ve uzunca  bir süre işe gelemeyecek.  İşiniz yoğun ve mutlaka bir sekretere ihtiyaç duyuyorsunuz. Şirkette başka birimlerden kaydırma yapma şansınız da yok. Arıyorsunuz özel istihdam bürosunu, sekreteriniz işe dönünceye kadar istihdam etmek üzere bir sekreter istiyorsunuz. Böylece, işinizi aksatmadan sürdürme şansı yakalıyorsunuz. Bu bir senaryo tabii ki. Ama, geçici eleman istihdamı, ister özel istihdam bürosu aracılığıyla olsun, ister başka şekilde, örneğin eş-dost önerisiyle, zaten yıllardır yaşanan bir durum.

Son günlerde, özel istihdam bürolarıyla ilgili yasa etrafında deyim yerindeyse kıyametler kopuyor. Düzenleme, emeğin alınıp satılması olarak yorumlanıyor, emeğin köleleştirilmesi nitelemesi yapılıyor. Cumhurbaşkanı Gül'den de yasayı onaylamaması isteniyor.

Türkiye'de işgücü piyasasının katı olduğu ve esnetilmesi gerektiği yıllardan beri dile getirilen bir gerçek. Özel istihdam bürolarının bu yönde önemli bir adım olduğuna vurgu yapılıyor. Dikkat çekilen bir başka yön de, bu büroların Batı ekonomilerinde yıllardan beri zaten var olduğu ve Türkiye'nin aslında bu oluşum için geç kaldığı.

İşçi sendikalarının yasaya ilişkin eleştirileri hangi noktalarda mı yoğunlaşıyor, bakalım:

"Özel istihdam bürolarına verilen istihdam ettiği işçileri kiralama yetkisi istihdamı artırmaz, çalışma barışını bozar, işçilerin örgütlenmesine engel olur ve işçilerin güvencesiz bir ortamda insan onuruna yakışmayan bir ücret düzeyinde çalışmaları sonucunu doğurur."

Sizce özel istihdam büroları aracılığıyla daha çok işsizler ya da işinden memnun olmayanlar mı iş arar, yoksa çalıştığı işten memnun olan, toplu sözleşme kapsamında bulunanlar mı? Tuhaf bir soru oldu değil mi? Çünkü yanıt zaten belli. Dolayısıyla, getirilmekte olan düzenlemenin iş barışını bozacağını, hele hele toplu sözleşmeleri sona erdireceğini söylemek biraz iddialı olmuyor mu?

Ayrıca, pratikte özel istihdam bürolarının yerine getirdiği hizmet uzunca bir süredir taşeron işçi çalıştırma yoluyla zaten gerçekleşiyor. Üstelik, bu hizmetten daha çok kamu kuruluşları yararlanıyor.

Uygulamaya geçildiği takdirde, özel istihdam bürosu aracılığıyla bir işe yerleştirilenlerin ücreti, sigorta primi, kıdem tazminatı gibi yükümlülükleri söz konusu bürolar tarafından karşılanacak, bu kişileri çalıştıranlar istihdam bürolarıyla muhatap olacak. 

Sanıyor musunuz ki sayıları üç yüze yaklaşan özel istihdam bürolarının hepsi eleman istihdam edebilecek ve talep halinde bu elemanlarını başkalarına (ifadeyi aynen kullanalım) "kiralayacak". Bir elemanı sürekli istihdam edip, talep edilmesi durumunda başka bir şirkete yönlendirme gücüne sahip özel istihdam bürosu sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Dolayısıyla, istihdam bürosu elemanlarının bir oraya, bir buraya savrulması zaten söz konusu değil. Kaldı ki, bu durumdakiler, aslında istihdam bürosunun elemanı olmakla bir iş sahibi durumuna gelmiş kişiler. Bu da öyle pek kötü ve olumsuz bir durum olmasa gerek.

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, mart ayı itibariyle 3.7 milyon işsiz var. İş aramayanları, iş aramaktan umudunu kesenleri ekler ve yeni bir tanıma giderseniz, bir süre önce TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun da vurguladığı gibi işsiz sayısı 6.3 milyon kişiye ulaşıyor. Türkiye'nin gerçeği ya da sorunu, bu kişilere iş bulabilmek mi, yoksa iş bulunurken izlenen yol ve hangi kurumların aracı olduğu mu?

 Eski bir bürokratın sözleri, tartışmaya nokta koyacak önemde:

"Türkiye'de milyonlarca kişi emeğinin satılmasının değil, emeğini satamamanın sıkıntısını yaşıyor."

Tüm yazılarını göster