Özel hastanelere hangi koşullarda güvenebiliriz?

Yavuz DİZDAR yavuz.dizdar@dunya.com

Geçen hafta sağlık gündemimizin en önemli konularından biri İlhan Şeşen'in oğlu Serhan Şeşen'in başına gelenlerdi. Medyaya yansıyan kadarıyla, 26 yaşında genç baş ağrısı şikayetiyle bir özel hastaneye başvuruyor, burada menenjit ön tanısıyla beyin omurilik sıvısı örneklemesi yapılıyor. Lakin esas sorunun beyin apsesi olduğu anlaşıldığında çok geç kalınmış oluyor, zira tablo birden ağırlaşıyor (detaylara girmeyeceğiz) ve hasta kaybediliyor. Bizim bu durumun bilimsel açıklamasını tartışmak gibi bir amacımız yok. Ancak meselenin "özel hastanecilik boyutu" ve benzer durumların yaşanmaması için alınacak önlemler açısından tartışılması şart. Zira size çok yakın zamanda vermiş olduğum örneklerle benzerlik gösteriyor. Önce iki sorunun yanıtını arayarak başlayalım (1) Özel hastaneler gerekli midir? (2) Özel hastanelere güvenebilir miyiz?

Sorun kaliteli hekim sayısının azalması

(1) Sağlık hizmetlerinin giderek çıkmaza girdiği ülkemizde özel hastaneler önemli bir açığı ortadan kaldırmaktadır. Sağlığa erişimde ortaya çıkan açık yeni kamu hastaneleri açılarak giderilemiyor. Zira bunun devletin üstlenemeyeceği kadar büyük bir maliyeti var. Dahası, hizmet koşulları dikkate alındığında özel hastaneler belirgin bir üstünlük ortaya koyuyor. (2) Buna karşılık özel hastaneciliğin amacı para kazanmak olduğundan ve ülkemizde kaliteli (bilgili ve deneyimli) sağlık gücü artık yetiştirilmediğinden, buralarda çalışan hekimlerin yeterli olduğunu söylemek ne yazık ki mümkün değil. Zira mesele özel hastanecilik olduğunda, ucuz işgücü seçimi ağırlık kazanıyor. İyi hekim sayısı açığı kapatacak kadar artmadığından, özellikle küçük özel hastaneler geriye kalanlarla yetinmek zorunda kalıyor. Bu durumda hastanın sorunu soğuk algınlığı, ishal gibi sık görülen hastalıklardan biriyse yine mesele yok. Ancak karmaşık tablolarda küçük özel hastanelerin yeterliliği sorgulanır hale geliyor. Ne yazık ki, hastanın sorununun hangi kategoriye girdiğini saptayacak olan da aynı doktorlar olduğundan, durumun atlanması ölümcül sonuçlara neden oluyor.

Denetimde kriter hekim kalitesi olmalı

İnanın bu üzücü kaybın medyaya yansımayan çok fazla benzeri bulunmakta. Hele hele kaderci bir hayat algısına sahip olduğumuzu dikkate alırsanız, bunların hemen hiçbiri soruşturmayla sonuçlanmamakta. Sağlık Bakanlığı'nın yaptığı denetimler daha çok fiziki mekana yönelik, çalışan personelin yeterliliğini denetleme şansı zaten yok. Tıp fakültelerinin eğitim kalitesinin son on yıl içerisinde ciddi düşüş gösterdiğini hesaba katarsanız, bugün için küçük özel hastanelerde çalışan hekimlerin daha çok bu dönemin ürünleri olduklarını da kolaylıkla tahmin edersiniz. Kısacası hata üstüne hata silsilesi, artık alarm sinyali veriyor.

Peki, ne yapabiliriz? Bizim hastalar olarak sorunlarımızın ciddiyeti konusunda akıl yürütmemiz zaten mümkün değil. Acil olmayan sorunların giderilmesinde özel hastaneleri tercih edebiliriz. Lakin özellikle tanı konmakta zorlanılan, girişime rağmen sonuç alınamayan acil durumlarda küçük özel hastaneler yetersiz kalmakta. Bu durumda imkanlarımız varsa kurumsallaşmış büyük özel hastaneleri tercih edebiliriz. Ama gücümüz yetmiyorsa, ne olursa olsun, kamu hastanelerinden şaşmamız gerekiyor.

Tüm yazılarını göster