Oyumuzu mutlaka kullanalım

İlter TURAN SİYASET PENCERESİ dunyaweb@dunya.com

Yanılmıyorsam 2002 seçimlerden önceki Pazar günü.  O sıralar dostumuz olan Suriye’ye yaptığım ziyaretin son günü. Orta Doğu’nun en güzel şehirlerinden biri olduğunda herkesin birleştiği Halep’te tanınmış bir baharatçıdan zahter alıyoruz. Bilmeyenler olabilir. Aslen Arapça kekik demekmiş ama bir karışım. Bizim güneyimizde de yapılıyor. Dağdan toplanan ve kurutulan kekik elekten geçiriliyor, içine susam, kimyon, sumak ve benzer baharat eklenip karıştırılıyor. Her baharatçının kendi özel formülü var.  Sabah kahvaltısında zahteri bir tabağa koyuyorsunuz, ekmeğinizi önce zeytinyağına, sonra zahtere banıyorsunuz. Mükemmel bir lezzet. Alışverişimi tamamlamadan telefonum çaldı. Yazı İşleri Müdürümüz: ”Hocam, yarınki yazınız seçimlere ilişkin. Yasaklar başladı. Basamayacağız. Ne yapalım?” Yapılacak bir şey yok. Ben yurtdışındayım. Yeni bir yazı yazıp gönderecek durumda değilim. “Bu hafta beni affedin,” diye rica ettim. 

Artık tecrübeliyim. Bir ihtimal yasal çerçeve değişmiş olsa dahi, seçimden bir önceki Pazartesi günü o seçimle ilgili yazı yazmayacağım. Ama demokrasinin vazgeçilmezi olan seçimleri de içine alan bir yazı yazabilirim. Tesadüf, bu defa seçim öncesi yazısını da Paris’te hazırlamam gerekti. Tanınmış Siyasal Bilimler Yüksek Okulu SciencesPo’da bir doktora jürisinde görevliyim. Toplantıdan önce üniversiteye yakın ve kentin en eski lokantası olduğu söylenen bir mekanda yemek yiyiyoruz. Yanımda Kahire Amerikan Üniversitesi’nden Bahgat Korany var. Biri demokrasisini kaybetmiş, diğeri demokrasisi iyi işlemeyen ülkeden gelen iki meslektaş ne konuşur? Mısır’da yaşananlardan söz ediyoruz. Çoğumuz fark etmemiş dahi olabiliriz. Geçen hafta Mısır’da seçimler oldu. Seçimlere katılma oranı çok düşük, fakat rakam dahi belirlenememiş, yüzde 20’nin az altında ve üstünde muhtelif sayılar ortalıkta dolaşıyor. Müslüman Kardeşlerin yandaşları seçimi boykot etmiş; diğer birçok Mısırlı da hiçbir şeyi değiştirmesi beklenmeyen, sonucu belli seçimde oy kullanma zahmetine katlanmamış. 

Anlatılanları dinleyince, “Karşımızda bir demokrasi ikilemi var,” diye başladım. “Seçimle göreve gelmiş fakat demokrasiden adım adım uzaklaşan veya seçimden önce dahi otoriter bir sisteme yöneleceği anlaşılan bir kadroya nasıl yaklaşmalıyız? Otoriterleşmeyi durdurmak için demokrasi dışı yollara yönelmek onaylanabilir mi? Demokrasiyi savunan bir kişinin başka yollara başvurması fikren tutarsız, ahlaken de yanlış olsa gerek,” derken Bahgat sözümü kesti. “Otoriter hareketler seçmenin vicdanında mahkum olmazlarsa, cazibeleri devam ediyor. Mısır’da biraz beklenseydi, halk Müslüman Kardeşleri zaten gönderecekti,” dedi. Doğru. Demokrasiye inanmak ve sabırlı olmak lazım. Toplantı salonuna yürürken, demokrasiyi korumak toplumun görevi, gereklerini hepimizin yerine getirmesi lazım diye düşündüm. Oyumuzu mutlaka kullanalım.  

Tüm yazılarını göster