OVP, yapısal reformlar, fırsatlar ve durgunluk kaygısı

Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com

Ekonomik büyümede önemli faktör yatırımdır.

Yatırım ise sermayeye dayanır.

Yani, 'ekonomik büyüme' sermayedeki artışa bağlıdır.

Dün açıklanan Orta Vadeli Program'daki (OVP) makro hedefleri ise mikro gelişmeler etkileyecektir.

Makro hedefleri etkileyecek yatırımlar için:

Sermayen olacak…

Teknolojin olacak…

Yönetim gücün olacak…

İstikrar ve güven olacak…

Ve tabii ki pazarın olacak…

Sermayen kısıtlı…

Teknolojin kısıtlı…

Güven (terör, komşular…) kısıtlı…

Pazarın kısıtlı…

Siyasi istikrar tamam, ekonomik istikrar (göreceli) kısıtlı…

Avrupa'nın gelişmiş ülkelerinin (Almanya, İtalya, Hollanda, İsveç, Avusturya…) ticari ataşeleriyle konuşurken, ağız birliği yaptıkları bir konu dikkatimi çekti:

"Teknolojisi, pazarı olan birçok önemli markamız partner arıyor.

Otomotiv, konfeksiyon, makine üreticileri; finans kuruluşları…

Uzakdoğulu, Ortadoğulu ve Rus girişimciler ise Avrupa'da fırsat kolluyor.

Türkiye teknoloji ve pazar açığı için bu fırsatları değerlendirebilir."

Ortadoğu'nun sermaye yönünden güçlü ülkelerinin (BAE, Arabistan…) ticari ataşeleri ise diğer önemli kısıtımız olan 'sermaye açığı'nı kapatmakta ki fırsatı dillendiriyor.

Anlaşılan, yaşanılan süreçte sermayeyi, yatırımı, üretimi, pazarlamayı topraklarımızda birleştirme şansımız tavanda.

Yunanistan için yaşanan süreç ise yabancı sermayeli yatırımlardaki artışın, olumsuzlukları besleyen güç olarak görüp dilimize doladığımız 'dış mihraklar' kavramını, olumlu gelişmeleri besleyen güç olarak dilimize dolayabilmemizin tek yolu olduğunu gösteriyor.

Dış mihrakların, "Türkiye'ye bir şey olmasın" diye ayaklanmasını istiyorsak, Yunanistan örneğinden hareketle önemli yatırımlara her türlü kolaylığı sağlayıp, ev sahipliği yapmamız gerekiyor.

OVP'de:

Bu yıl yüzde 7.5, 2012'de yüzde 4, izleyen iki yıl için ise yüzde 5 büyüme hedefleniyor.

GSYH'nin 2012'de 822 milyar, 2013'te 888 milyar ve 2014'te 952 milyar dolara ulaşması öngörülüyor.

Kişi başına milli gelirin 10 bin 363 dolardan, 12 bin 412 dolara çıkması planlanıyor.

Enflasyonda, 2012'de yüzde 5.2 ve sonraki iki yılda yüzde 5 düzeyi bekleniyor.

Dolar kurundaki artışın ise sırasıyla yüzde 3.7, yüzde 2 ve yüzde 2.8 olacağı varsayılıyor.

Cari açığın da bu yıl 71.7 milyar dolarla GSYH'nin yüzde 9.4'üne ulaşacağı, 2012-2014 döneminde 65.4 - 67.1 milyar dolar aralığına gerilemekle birlikte dönem sonunda milli gelirin yüzde 7'si düzeyinde yüksek kalacağı vurgulanıyor.

2011'de yüzde 10.5 olması beklenen işsizlik oranının, 2012'de yüzde 10.4 ve 2013'te yüzde 10.2 ile çift haneli düzeylerde çıkacağı, son yıl ise yüzde 9.9'a düşeceği tahmin ediliyor.

Yatırım ortamını iyileştirmek amacıyla yapılacak yasal düzenlemeler, yapısal reformlar ile Türkiye'nin önündeki fırsatlara rağmen OVP'nin kötümser senaryolar ve resesyon kaygılarına dayandırıldığı ve hükümetin temkini elden bırakmadığı görülüyor.

Tüm yazılarını göster