OSTİM' de "nitelik sıçraması" arayışları

Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

Yeni bir dünya kuruluyor…Yeni dünyanın hangi kaynaklar üzerinde inşa edileceğini ve değerler sisteminin nasıl şekilleneceğini dert edinenler , her alanda "arayışlarını" sürdürüyor.

Küreselleşme süreci hızlanırken yaşanan büyük finansal kriz sosyoekonomik değişim ve dönüşümleri hızlandırdı. Dönüşümlerin hızlanmasından etkilenenler ve yakından izleyenler de eli taşın altında olanlar: Ankara'da OSTİM yönetiminin arayışları gibi…

Ankara'da OSTİM çok sayıda işyeri, çok değişik üretim alanının "yığılması" biçiminde gelişti. Kuşkusuz 1960'lı yılların ortalarında fikir projesi olarak ortaya atılan, sonra bir mekan üzerinde hayat bulan bu proje, merdiven altında hiç uygun olmayan koşullarda üretim yapanlar için ciddi bir açılımdı; çalışma yeri standartları bakımından da ileri bir adım.

OSTİM, küçük sanayi siteleri ve organize sanayi bölgelerinden çok farklı bir gelişme yolunda ilerledi. Sözcüğün tam anlamıyla "nev-i şahsına münhasır" bir yapılanma sinerjik kümelenmeden çok, bir "yığılma" özellikleri taşıyordu. Bugünün bakış açısı, " OSTİM bir kümelenme değil, bir yığılma örneğidir" diye nitelendirebilir ama, OSTİM'in tarihsel süreç içindeki gelişmesini yakından izleyenler için "yığılma" ve "gecekondu yerleşim" nitelemeleri, koşulları göz ardı etme anlamına gelir. Ülkemizde üretim algısındaki gelişmenin düz aynası olan OSTİM 'ın oluşumunu "ihtiyaçlara verilen pragmatik yanıt" olarak tanımlama daha uygun bir anlatım olur.

Dünyaya açılma isteği

Bir ülkenin ürettiklerini yurtdışı pazarlarda satabilmesi anlamına gelen "dışa açılma" şimdi bir başka bir aşamaya ulaştı: Diğer toplumların kültürlerini de anlayarak, karşılıklı alış-verişi derinleştirerek "dünyaya açılma aşamasına" geçme.

Öne çıkan temel kurallardan biri şöyle özetlenebilir: Bir toplum, elinin menzili altındaki kaynakları etkin ve verimli kullanamıyorsa, erişebileceği yeni kaynakları da etkin kullanamıyor.

OSTİM ülkemizin 40 yıla yakın üretim deneyiminin sınama-yanılma yöntemiyle sağladığı birikimidir, bilincidir, bakış açısıdır ve bereketidir. Bu birikime, kirlilikten arındırılmış doğru enformasyonla erişebilir, insan ve sermaye kaynaklarını etkin koordine edebilir ve sorunlara odaklanmayı becerebilirsek, maddi ve kültürel zenginlik üretmenin aracı olabilir.

OSTİM yönetiminin sunduğu fikir projelerini hayata taşıyabilir ve ülke derinliklerine yayılabilirsek, dışa bağımlılık azalacak, cari açığın ekonomide yarattığı kırılganlıktan uzaklaşma mümkün olacaktır. Dünya pazarlarında yaygınlık, derinlik ve süreklilik güven altına alınabilecektir.

Ana fikri kavramalıyız

OSTİM yönetimin projelerinin arkasındaki "ana fikri" iyi kavrayamazsak, enformasyon yanılgıları, koordinasyon eksiklikleri ve odaklanma yerine dağınıklık nedeniyle ciddi kaynak israfına yol açabiliriz. Böylesi bir sonuç, " Türkiye fırsat kaçırma fırsatını asla kaçırmaz " diyen aşağılayıcı söylemi haklı çıkarır.

OSTİM projelerinin ana fikri, işbirlikleri ve ortaklıklar ile ölçek ekonominin erişebilirliği ile küçük ve ortak ölçek üretim tesislerinin esneklik ve hızını birleştirerek; miktarı farklı siparişlere hızlı yanıt verebilen, üründen finansmana kadar dönüştürme ve işlem maliyetlerinde fiyat-maliyet dengelerini sağlayan güvenilir " ürün ve hizmet arzı merkezi" yaratmadır. Ana fikri yaratan bakış açısı , uluslar arası piyasalardaki yeni eğilimlere uygun düşmektedir; eğilimlere uyum, etkin gelişme yaratmanın olmazsa olmazlarından biridir.

İkincisi, OSTİM'in 40 yıllık birikimi, çok sayıda krizleri yaşayarak sağlamlaşan alternatif tepki stratejileri üretme gücü ve üretim bilincine dayanıyor.Değişen pazar koşullarını değerlendiren ufku geniş bakış açısı, deneyimlerin zenginleştirdiği buluşçuluk yeteneği, pazarın beklentilerini sezebilme birikimi, bereketi ortaklıklar ve işbirlikleri yaratmayı önceleyen yönetim algısını yani "yönetişim ilkelerine taşınma istekliliği" işleri farklı biçimde yapma hedefine doğru ilerleme potansiyeli taşıyor.

Üçüncüsü, işbirlikleri ve ortaklıkların gücünün arkasına kamu desteğinin rüzgârını da alarak "ilişki yatırımı" yapmanın önemini kavramadır. Uzun soluklu gelişme yaratacak işbirlikleri ve ortaklıklar oluşturuluyor: Sudan'dan Kazakistan 'a, Azerbaycan'dan Nijerya'ya Suudi Arabistan'dan Irak'a önerilen projeler ve verilen destekler sağlıklı ilişkilerin temelini oluşturuyor.

İletişimin önemi

Dördüncüsü , yaratılan fiziki mekanlara hayat katma çabalarıdır…OSTİM'de ürün, üretim yöntemleri, iş süreçleri ve işgücü profillerinin niteliğini geliştirmeye yönelik "eğitim-öğretim programları" yürütülüyor…İletişimin önemi göz ardı edilmeden gazete, televizyon, radyo ve diğer elektronik kanallarla üyelerin ve müşterilerin iletişim alanı genişletiliyor ve iletişimin kalitesini arttırma dönük projeler hayata taşınıyor. Meslek Yüksek Okulu bağlamında "proje-odaklı eğitim programı" yapılması, asimetrik dünya ekonomisine yanıt verebilmenin anlamlı araçlarından birini kullanmanın kanıtını oluşturuyor.

Beşincisi, etkin kümelenmeler oluşturma gayretleridir. Üniversitelerle ve piyasa yapıcısı örgütlü işyerleri ile işbirlikleri ve ortaklıklar geliştiriliyor. İletişimden müşteri ilişkilerine, ortak siparişlerin alınmasından "OSTİM damgası" güvencesi yaratılmasına,Nuri Demirağ'ı "rol modeli" alan girişimcilik anlayışına, üyelerine özgüven kazandıracak örgütlenmelerden kamu yönetimle "ortak vizyon" geliştirme ve paylaşmaya, tasarımdan son kullanıcıya ulaşıncaya kadar üretimde "bütünsel projeler oluşturma" algısına uzanan ciddi arayışlar var.

Bir patlamanın günlük gürültüsü ile gündeme gelen OSTİM' deki oluşumlar gölgelenmemeli… Tartışmalar yaparken, kasaba kültürünün sığlığına, kıskançlığına, pusu kuran ve arkadan vuran ilkesizliğine, sel önünden kütük kapma kurnazlığına gelişmeleri kurban etmemeliyiz… Tarihsel gelişimini bilmediğimiz, bugünkü yapının nicelik kadar nitelikleri hakkında ayrıntı bilgisine sahip olmadığımız zaman "aşırı ve noksan değerlendirme yaparız" OSTİM yöneticilerine inanmıyorsanız, bu satırların yazarı gibi hiç olmazsa birkaç gününüzü OSTİM'de olup bitenleri izlemeye ayırınız… Başkalarının anlatımı yerine kendi gözlerinizin tanıklığı ile genellemeler yapanlar mutlak doğruyu bulamasalar bile hata katsayılarını küçültürler…Kulaktan dolma eksik,yanlış ve kirlenmiş bilgi ile aşırı ve noksan değerlendirmeler yaparsak, ya özgüvenimizi yitirerek ayaklarımıza kurşun sıkarız ya da kendimizi abartarak aşırı beklentiler tuzağına yakalanırız.

Eksiğiyle, yanlışıyla, olumsuzları ve olumlu yönleri ile OSTİM'i ön-araştırmalara dayanan, sağlam veriler üzerine konumlandırılan, gündemli ve ölçüleri konmuş tartışmalarla değerlendirmeliyiz…

Tüm yazılarını göster