OSD'de gelenek bozulmadı

Gültekin KARA OTOSTOP gultekin.kara@dunya.com

Geçtiğimiz Cuma günü Türk ekonomisinin lokomotif sektörünün çatı derneği Otomotiv Sanayi Derneği'nde başkan belli oldu. 36 yıllık tarihinde ikinci kez iki adayın başkanlık için yarıştığı OSD'nin mart ayında seçilen yönetim kurulu yaptığı ilk toplantıda Koç Holding Savunma Sanayi ve Diğer Otomotiv Grubu Başkanı Kudret Önen'i başkan seçti. Seçim öncesinde Oyak Renault Genel Müdürü Tarık Tunalıoğlu da adaylığını koymuştu. Ancak, yapılan yönetim kurulunda üyeler 21 yıllık Koç Grubu geleneğine devam yönünde oy verdi. Aslında seçimin hemen ardından Koç Holding CEO'su olmaya hazırlanan ve bu yüzden OSD Başkanlığı'ndan ayrılma kararını açıklayan Turgay Durak'ın, Ford Otosan'ı temsilen yeniden yönetime girmesi, "Başkanlığa devam edecek" şeklinde yorumlanmıştı. Seçim sonrasındaki süreçte konuştuğumuz üyelerden bazıları da bu yorumu desteklemişti. Ancak, yönetim kurulunda bu tahmin gerçekleşmedi ve Durak yönetim kurulu üyesi olarak kalırken, Önen başkan seçildi. OSD Yönetim Kurulu Başkanvekili olarak da BMC CEO'su Mehmet Demirpençe seçilirken, Oyak Renault Genel Müdürü Tarık Tunalıoğlu ise OSD Başkan Yardımcısı oldu.

Total beni doğruladı

Geçtiğimiz hafta yazdığım yazıda kabak lastiklerle seyreden bir Total tankeri gördüğümü belirterek, çok katı kanunlarla kontrollerin sıklaştırılmasını ve buna hem firma hem de kolluk kuvvetleri aracılığıyla izin verilmemesi gerektiğini vurgulamıştım.

Bu yazı üzerinden Total'in ajansı üzerinden bir açıklama aldım. Açıklamada özetle kendileri adına çalışan taşeron firmaların bir dizi sıkı kontrolden geçirildiğinin altı çiziliyordu. Bu benim zaten bildiğim ve olmazsa olmaz diye nitelendirdiğim bir noktaydı. Benim, asıl dikkat çekmek istediğim detay ise açıklamada yer almıyordu. Zira, ben burada kurumsal şirketlerin gayet iyi niyetle ve sorumluluk çerçevesinde yaptıkları ve iyi de ettikleri kontrollerin yetersiz kaldığına dikkat çekmek istiyorum. Siz ne kadar kontrol ederseniz edin firma eliyle bunu önlemeniz çok mümkün olamıyor

Bugün herhangi bir ekip tarafından titizlikle yaptığınız bir kontrolden geçen araç, dört ay sonra sorunlu bir hale gelebiliyor. Türkiye şartlarında gayet normal olan bu durumda firma kendini "Ben çok sıkı kontrol yapıyorum" diye savunabilir. Lakin, bu söz konusu araçların tehlikeli bir şekilde yol almasını engellemiyor ki. Ben burada Total'i suçlamak gibi bir amaç gütmüyorum. Ama, Total gibi çok dikkatli bir şekilde kontrollerini yapan firmaların araçlarında bile bu sorunlar oluyorsa, kontrol dediğiniz olguyu aklının ucundan geçirmeyen firmalarda kimbilir neler oluyordur o konuya dikkat çekmek istiyorum.

Bugün küçük-büyük tüm havayolu şirketlerine ait uçaklar bağımsız denetçiler tarafından denetlenir ve uymayanların uçuşuna izin verilmez.

Akaryakıtta da böyle olabilir. Bu tankerlerin dolum yaptığı yer sayısı belirli zaten. Koyarsanız kapıya bir görevli. Ölçümleri yapar. Uygunsa izin verir değilse aracın çıkışına izin vermez.

Ayrıca, bu tip tehlikeli madde taşıyan araçlarda kusurun düzeltilmesi için zaman tanınması fikrine de karşıyım. Ben bu tip araçların kusur oluşmadan, gereken parçaların onarılması ya da değiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum, hatta ısrarlıyım.

Dolayısıyla, Total'in ve diğerlerinin yaptığı kontrolleri saygıyla karşılasam da eksik olduğunu ve kontrol sisteminin bir şekilde daha yoğunlaştırılması gerektiğine inanıyorum.

Tüm yazılarını göster