Orta direk yoksullaşıyor

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Türkiye İstatistik Kurumu, haneleri gelirden aldıkları pay açısından yüzde 20'lik gruplara göre sıralıyor. Bu tercih, yani grupların yüzde 20 olarak belirlenmesi, gelir dağılımındaki çarpıklığın tam olarak görülmesini engelliyor. Dilimleri ne kadar küçültürsek, örneğin yüzde 10 ya da yüzde 5 yaparsak, çarpıklığın daha belirgin biçimde ortaya çıkacağı kesin. Ne var ki yüzde 20'lik grup verisine sahibiz ve değerlendirmeyi buna göre yapmak durumundayız.

TÜİK, yüzde 20'lik gruplara göre 2008 yılının gelir dağılımı verilerini açıkladı. Buna göre, gelirden en az pay alan ilk yüzde 20'lik grubun ya da diğer bir ifadeyle en yoksul yüzde 20'lik grubun toplam gelirden aldığı pay 2007'ye göre değişmedi ve yüzde 9.1 oldu. İkinci yüzde 20'lik grubun 2007 yılında yüzde 13.5 olan payı, geçen yıl yüzde 13.8'e çıktı.

Bir anlamda toplumda orta direk diye de nitelenebilecek üçüncü ve dördüncü yüzde 20'lik grupların toplam gelirden aldığı pay ise azaldı. Üçüncü yüzde 20'nin payı yüzde 17.9'dan yüzde 17.7'ye, dördüncü yüzde 20'nin payı ise yüzde 23.3'te yüzde 22.8'e indi.

Toplumun en zengin kesimini oluşturan beşinci yüzde 20'nin toplam gelirden aldığı pay ise arttı. Bu kesim, 2007'de toplam gelirin yüzde 36.3'ünü, geçen yıl ise yüzde 36.7'sini aldı.

Gelir dağılımındaki çarpıklık, toplam gelirden öte harcama türlerinde daha belirgin olarak görülebiliyor. Örneğin en yoksul yüzde 20, sağlık harcamalarından yalnızca yüzde 8.6 pay alıyor. En zengin yüzde 20'nin sağlık harcamalarından aldığı pay ise yüzde 48'i buluyor.

Aynı şekilde, eğitim harcamalarında ilk yüzde 20'nin payı yüzde 3.3'te kalırken, son yüzde 20'nin payı yüzde 57'ye yaklaşıyor. Öyle ki, 2007'ye göre azalmış olmakla birlikte, son yüzde 20'nin eğitim hizmetlerinden aldığı pay, nüfusun kalan yüzde 80'inin aldığı payı (yüzde 43) geride bırakıyor.

Verdiğimiz bu oranlar, harcama türlerinde hanelerin hangi oranda pay aldığını gösteriyor. Peki, harcamalar hangi alanlarda yoğunlaşıyor ve bu yoğunlaşma hanelere göre nasıl oluşuyor, bir de ona bakalım.

2008'de toplam harcamanın yüzde 29.1'i konut ve kira için yapıldı. İkinci sırayı yüzde 22.6 ile gıda ve alkolsüz içkiler aldı. Payı, bir yılda tam üç puan artarak yüzde 14.1'e ulaşan ulaştırma ise üçüncü sırada. Toplam harcamada en az pay yüzde 1.9 ile sağlığa ve yüzde 2 ile eğitime ayrılıyor.

Hanelerin en yoksul yüzde 20'lik grubu harcamasının yüzde 33.7'sini gıda ve alkolsüz içecekler, yüzde 30.7'sini konut ve kira için yapıyor. Bu grup, eğitime ise yalnızca yüzde 0.7 pay ayırabiliyor.

TÜİK'in hesaplamasına göre, birinci yüzde 20'yi oluşturan hanelerin "en yüksek" aylık ortalama geliri 2008 yılı için 724 lira ile 777 lira arasında. En zengin yüzde 20'lik grup için belirlenen "en düşük" aylık ortalama gelir ise 2 bin 121 lira ile 2 bin 380 lira arasında değişiyor.

Gelir dağılımına ilişkin verilerin bir yıldan diğer yıla önemli bir değişiklik göstermesi doğaldır ki beklenemez. Hele hele gelir dağılımında bir iyileşme sağlanması çok daha zor. 2007'den 2008'e devreden gelir dağılımı mirasında da kayda değer bir değişiklik gözlenmiyor. Ancak, başta da belirttiğimiz gibi, grupların yüzde 20'lik olarak açıklanması gerçek durumu daha somut olarak görme şansına sahip olunmasını önlüyor. Ayrıca, orta direk diye nitelenebilecek üçüncü ve dördüncü yüzde 20'lik grupların gelirden aldığı payın azalmış olması dikkat çekiyor.

Gelir dağılımının bir yıl içinde iyileşmesi zor, ama bozulma yaşanması çok daha kolay. İşte bu açıdan 2009 verileri önem kazanıyor. Küresel krizin yarattığı olumsuz tablo, gelir dağılımını daha da bozacak, bu kesin. Üstelik bu bozulmanın etkisi 2009'la da sınırlı kalmayacak. Söz konusu bozulmanın rakamlara dökülmüş etkisini görebilmek için bir yıl kadar beklemek durumundayız. 

Tüm yazılarını göster