Onlar madenciliğin fıtratını nasıl değiştirdiler?

İsmet ÖZKUL KRİTİK AÇI ismetozkul@gmail.com

Başbakan R. Tayyip Erdoğan, kazaların ve ölümlerin madenciliğin fıtratında olduğunu söylerken İngiltere’de 100-150 yıl önce yaşanmış maden kazalarını referans göstermişti. Oysa bugünü referans alsaydı, İngiltere’nin maden kazalarını en aza indiren ülkelerden biri olduğunu görecektik. İngiltere’nin maden kazalarını azaltma yolundaki tecrübesinde, işçi müfettiş uygulamasının tayin edici bir rolü var.
İngiltere’deki işçi müfettiş uygulaması 1872 yılına kadar uzanıyor ve 1911’de oturmuş bir sistem haline geliyor. Bu sistem 1954, 1977 ve 1995’te çıkartılan yasalarla hem yaygınlaştırıldı hem güçlendirildi.
İşçi müfettişler, doğrudan o madendeki işçiler tarafından sendikanın düzenlediği seçimlerle belirleniyor. İşçi müfettişlerin 5 yıllık nadencilik tecrübesine sahip olması gerekiyor. İşçi müfettişler, raporlarını doğrudan devletin resmi müfettişlerine iletiyorlar.

1946’da kömür sektörü millileştirildiğinde Ulusal Kömür Kurulu oluşturuldu. Bu kurumun bir görevi de işçi sendikaları ile iş güvenliği, sağlığı konuları ile diğer sorunları birlikte ele almaktı. Bu çerçevede maden ocağı düzeyinden, ulusal düzeye kadar her aşamada iş güvenliği komiteleri oluşturuldu.

Maden işçileri sendikası, iş güvenliğinin gelişmesi için en iyi maden mühendisleriyle çalışarak işçi müfettişlerinin güvenlik alanında daha da yetkinleşmesini sağladı.

Bunlar sayesinde 1946’dan itibaren İngiltere’de madenciliğin fıtratı değişti. Kazalar, yaralanmalar ve ölümler hızla azaldı. 1970’lerin sonlarında İngiltere dünyada madenciliğin en güvenli olduğu ülke konumuna yükseldi.

İşçi müfettişleri sistemi başka ülkelerde de çok etkili oldu.

Örneğin Avustralya’da da eyaletler bazında İngiltere’dekine benzer bir sistemle başarı sağlandı. İşçi denetimi maden ocağı ve bölge düzeyinde müfettişlerle sağlanıyor. Maden ocağındaki işçi müfettişleri doğrudan orada çalışan işçiler tarafından seçiliyor. Bunların en az üç yıl aynı maden ocağında veya benzer bir maden ocağında tecrübe sahibi olması gerekiyor. Bölge düzeyindeki işçi müfettişleri ise sendika tarafından atanıyor ve bütün mesailerini bu işe ayırıyorlar.

İşveren, işçi müfettişlerinin çalışmasına yardımcı olmak ve mesai saatlerinde denetim görevini yapmalarına yeterli zamanı vermek zorunda.

Maden ocağındaki işçi müfettişi tehlikeli bir durum tesbit ettiğinde, o bölümdeki amir, durumu anında işyeri baş müfettişine bildirmek zorunda. Buna uyulmadığı takdirde bölge işçi müfettişinin maden ocağındaki çalışmayı askıya alma yetkisi var.

Yeni Zelanda’da da benzer bir sistem başarıyla işliyor. Yeni Zelanda’da 1992, 2002 ve 2003 yılında çıkan yasalarla işçi müfettişlerin hakları tanımlanmış durumda. İşçi müfettişler, sendikaların düzenlediği seçimler yoluyla doğrudan işçiler tarafından seçiliyor. İşçi müfettişler bakanlık tarafından düzenlenen kurslarda eğitiliyorlar.

İşçi müfettişler, işçi sağlığı ve güvenliği konusunda işverene öneri ve uyarılarda bulunabiliyor. İşveren bu önerileri ya yerine getirmek ya da neden yerine getirmediğini gerekçesiyle açıklamak zorunda. İşçi müfettişler, tehlike uyarıları yapabiliyor ve tehlikeli durumda işçilere o işi yapmayı reddetme tavsiyesinde bulunabiliyor.

Son olarak Çin bile işçi müfettişi sistemine yöneldi.  İşçi sağlığı ve güvenliği konusunda eğitimden geçirilen işçi müfettişler, madenlerde görev yapmaya başladı. ILO verilerine göre daha 2006 yılında Çin’deki işçi müfettiş sayısı 100 bini bulmuştu.

Bunun sonucunda devlete ait maden işletmelerinde kaza, yaralanma ve ölüm oranları, gelişmiş Batı ülkeleri düzeyine indi. Çin’deki ölüm oranlarının Türkiye’nin beşte birine kadar inmiş olmasının sırrı da işte burada yatıyor.

Tüm yazılarını göster