Önceliklerin isabeti ve uygulama hızı

Adnan NAS ASLINA BAKARSANIZ adnan.nas@stfa.com

ASLINA BAKARSANIZ / Adnan NAS

ABD'nin küresel liderliğinin zaman zaman hatırlattığımız gibi hala vazgeçilmez olduğunu gösteren ve FED'nin bol ve ucuz likiditeyi 2014'e kadar desteklemeye devam edeceğini açıklamasıyla patlayan iyimserlik dalgaları, Türkiye'nin de 2012 ve 2013 ile ilgili bekleyişlerini olumlu etkiliyor. Artacak risk iştahının yükselen piyasalara ve bu arada Türkiye'ye sermaye akımlarını arttırması, böylece cari açığın finansman kalitesinin düzelmesi ihtimali artıyor. Hükümetin tam da bu sırada tamamlayıcı reform düzenlemelerine hız verileceğinin altını çizmesi, gelişmelerin yakından izlendiğini ve doğru bir zamanlama ile gereken pozisyonun alındığını gösteriyor.

"Cari açığı yönetmek

Ancak aynı isabetin eylem önceliklerinde ve zamanlamasında yakalandığını söylemek şimdilik mümkün değil. Artık hazırlıklarının sona erdiğini düşündüğümüz teşvik sisteminde ayrıntıların da değil, esasa ilişkin hususların bile netliğe kavuşmadığını çağrıştıran haberler ya da on yılı aşkın ama pek de verimli olmayan hazırlık döneminden sonra sürpriz bir hız ile yasalaşan Türk Ticaret Kanunu'nda asıl tartışmaların şimdi başlaması, süreçleri de iyi yönetemediğimizi düşündürüyor.

Şunu kabul etmeliyiz ki büyümek istiyorsak (ki normalde aksi düşünülemez), orta vadede cari açık ile birlikte yaşamayı ve onu yönetmeyi öğrenmeliyiz. Çünkü başka türlüsü büyüme modelinde değişiklik ve köklü bir yapısal dönüşüm gerektirir. Bu ise hem aynı doğrultuda sratejik plan ve eylem programı hazırlanması, hem de bunların uygulamaya aktarılması demektir. Böyle kapsamlı bir yol haritasını bırakın iki üç yılda, on beş yirmi yılda bile başarıyla uyguladığımızın yakın ekonomi tarihimizde bir örneği yok. Umarız bu defa, söz gelişi 2023'e kadar, bu başarıyı yaratırız; ama en azından önümüzdeki beş yılda büyümeyi destekleyecek sürdürülebilir bir cari açığı kontrol altında tutmak ve finanse etmek zorundayız.

Yapısal dönüşüme ön hazırlık

Bu arada 2010'dan sonra 2011'i de yüksek bir büyüme oranı ve yüksek bir bütçe performansı ile tamamladığımız belli oldu. Ancak cari açığın temel değişkeni olan dış ticaret açığında bir düzelme eğilimi yok. İhracatın ithalatı karşılama oranı da sürekli düşüyor. Yeni teşvik sisteminin, seçici bir şekilde ithal ikameci özelliği taşıyacağı açıklanan içeriğinin bu tabloyu hangi vadede ne kadar değiştireceğini tahmin etmek güç.

Hal böyle olunca kısa ve orta vadede yoğunlaşmamız gereken konular, bir yandan cari açığın bileşimini ve finansman kalitesini kriz doğurmayacak bir dengede tutmak, diğer yandan uzun vadede amaçlarının yapısal dönüşümün ön koşullarını hazırlamak olmalıdır. Hızlanması beklenen dış kaynaklı sermaye akımları açısından, rakip yükselen pazarlara oranla cazibemizi arttıracak düzenlemelerle yatırım ortamını iyileştirecek adımlar dışında özel kaldıraç niteliği taşıyacak teknik yeniliklerin önünü açmak da bu bağlamda düşünülmeli. Başbakan Yardımcısı Babacan'ın sermaye piyasaları ile ilgili olarak sözünü ettiği kira sertifikaları ve melek yatırımcılık konusundaki düzenlemeler buna bir örnek. Ancak reel ekonomi konusunda çok daha büyük yarar sağlayacak eylem alanları olduğunu unutmayalım.

Kamu özel ortaklıkları yasası ne oldu?

Bunlardan biri de, üstelik yeni de sayılmayacak, hatırı sayılır bir birikimimizin olduğu kamu-özel işbirliği projeleri. 1984'de Özal döneminde enerji sektöründe yap-işlet-devret modeliyle başladığımız, 1994'de genel bir yasal düzenlemeyle pek çok ülkeye oranla erken sayılabilecek YİD çerçevesine sahip olduğumuz, daha sonra buna yap-işlet, işletme hakkı devri, yap-kirala-devret gibi modelleri eklediğimiz halde birbirinden kopuk yasal düzenlemeler ve birbirinden ayrı yetkili kurumlar yüzünden karmaşık ve verimsiz hale getirdiğimiz bu ortaklık şekli, reel sektörün rekabetçi ve verimlilik düzeyi yüksek bir performansa erişmesinin en büyük engeli olan altyapı sorununu aşmak açısından büyük önem taşıyor.

Kamu varlıkları ve kamu hizmetlerinin bütçeye yük olmadan yatırımcı şirketler ve finansman kurumlarıyla adil bir rol ve risk dağılımıyla geliştirilmesi ve tek bir kurum altında homojen bir düzene kavuşturulması, yasa taslağının yıllardır Ankara koridorlarında tıkanması nedeniyle gecikiyor. 2023'te ilk on ekonomi arasına girmek istiyorsak, daha hızlı olmamız gerekmiyor mu?

Tüm yazılarını göster