Ödemeler dengesi ve altın ticareti!..

Uğur CİVELEK ARKA PLAN dunyaweb@dunya.com

Yaklaşık iki hafta önce Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan nisan ayı dış ticaret rakamlarından sonra Merkez Bankası tarafından hazırlanan aynı döneme ilişkin ödemeler dengesi verileri özel bir önem taşıyordu. Zira Merkez Bankası altın ithalatını ithalattan saymıyor, rezerv yapısı içindeki değişim olarak görüyordu; durum böyle olunca altın ihracatını da ihracat saymaması ve aynı kapsamda değerlendirmesi çifte standarttan, mükerrerlikten kaçınmanın tek yolu idi. Nisan ayında İran'a yapılan yaklaşık 1.5 milyar dolarlık altın ihracatının ödemeler dengesi ve nasıl yansıtılacağı belirsizlik kaynağı  haline gelmişti... Cari açığı küçük göstermek adına ilkesiz bir tavır mı sergilenecekti, yoksa ilkeler ve gerçekler mi ağır basacaktı?...
Nisan ayı ödemeler dengesi verilerini incelemeye başladığımızda genel görünüm günü kurtarmanın tercih edildiğini gösteriyordu. Uzun süredir olduğu gibi altın ithalatı, Türkiye İstatistik Kurumu'nun açıkladığı ithalat rakamından düşülmüş, ve bavul ticareti kapsamında ihracat rakamına ilaveler yapılmıştı; İran'a yapılan altın ihracatına dukunulmamıştı. Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine göre 6.6 milyar dolar olan nisan ayı dış ticaret açığı, bu sayede 5.35 milyar dolar seviyesine gerileyivermişti... Cari açık geriliyordu, yumuşak iniş konusunda başarılı olunuyordu ve Merkez Bankası'nın katkıları önemliydi!..
Altın başta olmak üzere kıymetli metal ithalatı veya ihracatı herhangi bir ülkenin dış ticaretindeki temel eğilimi gizleyebilir. Bu nedenle gerçek durumu görebilmek için filtre edilmesi yararlıdır. Türkiye İstatistik Kurumu verilerinden hareketle İran'a yapılan altın ihracatını mahsup eder isek açığın 6.6 milyar dolar değil, 8.1 milyar dolar olduğunu varsaymak çok daha sağlıklı bir yaklaşım olabilir. Zira açıktaki
azalmanın dış ticaret hacmindeki daralmadan kaynaklandığını, hem iç pazarın hem de ihraç pazarlarının olumsuz baskılar altında olduğu daha net görülebilir. Yatırımcıların daha tutarlı davranması ve israfın önlenmesi mümkün olabilir.
Merkez Bankamız açısından da altını ya hem ithalat hem de ihracat rakamlarından mahsup etsin, ya da hiçbir şey yapmasın. Bu iki tercihten birini yapmak yerine altın ithalatını mahsup edip, ihracatına dokunmayarak cari açığın olduğundan küçük görünmesini sağlayacak uyanıklığa başvurmak olmuyor. Olduğundan farklı görünme yönünde benzer çabaların artması yarattığı belirsizlikle faydadan daha büyük zararlara sebep olabilir. Eğer altın ihracatını mahsup etse idi cari açık rakamı 4.96 milyar dolar yerine 6.5 milyar dolar olarak görünecekti; net sermaye girişlerinin bu açığı finanse etmekte yetersiz kaldığı, rezervlerden kullanımın açıklanandan çok daha büyük olduğu bilmesi gereken herkesin bilgisine sunulmuş olacaktı. Şeffaflıktan ve ilkelerden yana tavır alınmış olsa ileride belirsizlik ve güvensizliğin kontrolsüz bir şekilde artması engellenmiş olabilirdi...
Günü kurtarmak ve ilkesizlik lehine durumu abartarak soralım: Madem altına ilişkin dış ticaret açığı ve cari açığı küçük göstermenin yolunu buldunuz, neden daha küçük göstermediniz? 3-4 milyar dolarlık daha fazla altın ithalatı ve ihracatı yapsaydınız, bu çifte standartla cari açık 1-2 milyar dolar düzeyine gerilemez miydi? Neden yapmadınız? İlkesizlik konusunda az yapmak ile çok yapmak arasındaki fark çok mu büyük?.. İlkesizliği günü kurtarmak adına çözüm gibi görmek çaresizliğin itirafından başka bir şey midir?..
Kısa vadede belirsizliği olduğundan düşük göstermek orta vadeye ilişkin güven bunalımının tohumlarını ekmektir, ve ne ekerseniz onu biçersiniz. Olduğundan farklı görünme yönündeki çabaların artması
doğrudan veya dolaylı risk taşıyan herkesin, hatta tüm toplumun geleceğini tehdit eden kasıtlı bir yaklaşımdır... Bugünün sorunlu ekonomilerine veya bankalarına bakın ve düşünün zamanında oldukları gibi görünseler bugünkü açmaza düşerler miydi?..

Tüm yazılarını göster