Öde öde bitmiyor…

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

İç borçtan söz ediyoruz. Türkiye'nin iç borç stoku 2009 yılı sonunda 330 milyar lira düzeyinde bulunuyordu. Stok, geçen yılın ilk on bir ayı boyunca mayıs ayı hariç hep arttı. On bir aydaki toplam artış 20.8 milyar lira oldu ve kasım sonundaki stok 350.8 milyar liraya ulaştı.

Ocak-kasım döneminde 153.7 milyar liralık borçlanmaya gidildi, bu dönemdeki anapara ödemesi ise 132.9 milyar lira oldu. Böylece, 20.8 milyar liralık net artış ortaya çıktı.

Bir de faiz ödemesi var tabii ki. On bir ayda 40.6 milyar lira da faiz ödendi; anapara ve faizden oluşan toplam ödeme 173.5 milyar lirayı buldu.

 Hani, iyi ki sıkı maliye politikası uygulanıyor, iyi ki bütçe açığı öngörülenin bile altında tutulabiliyor, iyi ki faiz oranları görülmedik ölçüde aşağı çekilebildi, ya bir de aksi olsa acaba iç borç nerelere giderdi…

İç borcun bir yıldaki seyri çok büyük önem taşımayabilir. O yılda önemli bir kriz yaşanmış olabilir ya da tersine çok olumlu bir konjonktür yakalanmıştır. Dolayısıyla daha geniş bir zaman dilimine bakmakta yarar var.

Hükümet, zaman zaman GSYH örneğini vererek, yıl bazında bütün Cumhuriyet tarihi boyunca ulaşılan GSYH'nin çok üstünde bir büyüklüğün kendi dönemlerinde oluşturulduğunu savunuyor. Bu görüşte haklılık payı var kuşkusuz. Türkiye, 2002 yılında cari fiyatlarla 350 milyar lira büyüklüğünde bir GSYH oluşturabilmişti, geçen yılın büyüklüğü ise 1 trilyon lirayı aşacak. Türkiye'nin, en azından kendi kendine yarattığı krizleri geride bırakması ve sabit fiyatlarla, 2003'ten itibaren yalnızca 2009 küresel krizi sürecinde küçülmesi, büyümede önemli bir yol alınmasını sağladı.

Ancak, GSYH'de nasıl bu hükümet döneminde bir başarı varsa, başka ama olumsuz alanlarda da bu hükümetin rekorları var… En somut örnek, iç borçtaki artış…

Türkiye'nin iç borç stoku 2002 yılı sonunda 149.9 milyar lira düzeyinde bulunuyordu. 2010'un kasım ayı sonuna geldiğimizde ise iç borç stoku 350.8 milyar liraya ulaştı. Yani, borç stoku bu hükümet döneminde 200.9 milyar lira ya da başka bir ifadeyle tam yüzde 134 oranında artış gösterdi.

Üstelik, başta belirttik ya, bu dönemde sıkı maliye politikası uygulanmıştı, dünya konjonktürü çok uygundu ve borçlanma maliyetlerini kayda değer biçimde aşağı çekmek mümkün olmuştu… Hani insan düşünmeden edemiyor; bu dönemde ya bunlar da olmasaydı… Acaba iç borcumuz ne kadar artar ve nereye giderdi…

Borcu azaltmanın yolu belli. Anapara ödemesi kadar borçlanabilir hale gelirsek, borç bakiyesi sabit kalacak. Ne zaman ki anapara ödemesinden daha az borçlanma noktasına erişirsek, o noktadan itibaren de borç bakiyesi yönünü aşağı çevirecek. Yani, borcu azaltabilme durumuna gelmekten ne yazık ki halen öylesine uzağız ki…

İç borç… Öde öde bitmiyor, aksine giderek artıyor (Milyon TL)
 Ödemeler 
   Anapara(1)  Faiz  Toplam   Borçlanma(2)   Net artış (2-1)  Borç stoku
2009 sonu 98.165 46.762 144.927 153.343 55.177 330.005
2010 Ocak 15.788 5.523 21.310 21.643 5.856 335.860
Şubat 17.012 3.380 20.392 20.586 3.574 339.434
Mart 10.130 4.475 14.605 11.375 1.244 340.678
Nisan 12.540 5.829 18.369 15.025 2.484 343.163
Mayıs 10.908 1.925 12.833 8.266 -2.642 340.521
Haziran 8.567 3.426 11.993 11.188 2.621 343.142
Temmuz 9.736 3.401 13.138 11.752 2.016 345.158
Ağustos 16.399 2.768 19.166 18.564 2.166 347.324
Eylül 11.945 3.148 15.093 12.380 436 347.759
Ekim 6.257 2.065 8.322 6.319 62 347.822
Kasım 13.596 4.650 18.246 16.589 2.994 350.816
Ocak-Kasım  132.877 40.589 173.467 153.688 20.811 350.816
İç borcun seyri (Milyar TL)
Net artış Stok
2002 149,9
2003 44,5 194,4
2004 30,1 224,5
2005 20,3 244,8
2006 6,7 251,5
2007 3,8 255,3
2008 19,5 274,8
2009 55,2 330,0
2010 (11 ay) 20,8 350,8
Tüm yazılarını göster