Obama'yı Obama yapan üç kadın

DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

"Babamın Düşleri" isimli son kitabını kendini yetiştiren kadınlara adayan Obama, seçim kampanyası sırasında da, annesi, büyükannesi ve eşi olmak üzere hayatının akışını etkileyen kadınlara ve bu kadınların hayatlarına, yaşam mücadelelerine sıkça yer verdi. Hatta eşi Michelle Obama tarafından yapılan bir açıklamada, kimsenin kadın sorunlarını Barack Obama kadar iyi anlayamayacağı dile getirildi. Babasının iki yaşında terk ettiği Obama'yı annesi ve büyükannesi yetiştirdi. Kızkardeşi Maya ile birlikte büyüyen Obama, bugün de eşi Michelle ile 10 ve 7 yaşlarındaki iki kızı ile birlikte kadınların çoğunlukta olduğu bir evde yaşamaya devam ediyor. Ön seçimlerde de yine bir kadını, Hillary Clinton'u devre dışı bırakmış olması ilginç bir rastlantı aslında.

Michelle Obama: Kaya gibi sağlam

Barack Obama, eşi Michelle Obama için, "O benim kayam" diyor. Michelle Obama hem son derece sağlam hem de istikrarlı bir profil Barack Obama'nın hayatında. Eğitim hayatına önce beyazların çoğunlukta olduğu Princeton Üniversitesi, daha sonra ise Harvard Üniversitesi'nde devam eden Michelle Obama, profesyonel hayatına ise Chicago'nun önde gelen avukatlık şirketlerinden birinde başladı. Barack Obama ile de burada tanıştı zaten. Fakat aynı sene hem en iyi arkadaşını hem de babasını kaybeden Michelle, kariyerini bir yana bırakarak önce gençlere daha sonra da fakirlere yönelik yardım organizasyonlarında görev almaya başladı. Michelle'in en büyük tutkusu ise kızları ve herkesin yemekte aynı masada oturduğu bir aile yaşamı. Oysa bugün bu mümkün değil, çünkü Barack Obama zamanının büyük bir bölümünü evin dışında geçirmek zorunda. Michelle ise "Aileye tek başıma bakmak zorunda olmama rağmen, Barack'a engel olamazdım. Bu bencilce bir hareket olurdu. Çünkü önemli olan Barack gibi inandığım iyi birinin ABD Başkanı olması" diyor.

Stanley Ann: Tabuları yıkan bir anne  

Obama'nın annesi, Kenyalı bir zenci ile evlenerek zamanın tabularını yıkan beyaz Kansaslı bir kadın: Stanley Ann Durham. Hawai Üniversitesi'nde eğitimine devam ederken, üniversitenin

ilk siyahi öğrencisine aşık olan Stanley Ann, o dönemde beyazların siyahlarla evlenmesinin ABD'nin yarısında yasak olmasına rağmen, sevdiği adamla evlendi. Fakat bu evlilik fazla sürmedi. Barack Obama'nın babası Harvard Üniversitesi'nden burs kazandı ve bunun üzerine henüz bebek olan Barack ile 20 yaşındaki annesini terk etti. Yeniden üniversiteye dönen Stanley Ann, bu kez bir Endonezyalı ile evlendi. Fakat bu evlilik de sona erdi. Stanley Ann kazandığı burs ile bir yandan çocuklarını okuttu, diğer yandan ise antropoloji doktorası yapmaya başladı. Doktora tezini bitirmek için Cakarta'ya gitmeye karar verdiğinde ise Obama artık onunla gelmek istemedi. Bu uzun bir ayrılış olsa da, Barack Obama binlerce kilometre uzaktan annesinin varlığını her zaman hayatında hissetti. Annesi hayatının büyük bir bölümünü Endonezya'da geçirdi ve burada makro-kredi programlarının uygulanmasını sağladı. 52 yaşında kanserden hayatını kaybettiğinde ise oğlu Barack yanında değildi.

Obama da, "Hastalığı yenemeyeceğini bilseydim, belki farklı bir kitap yazmış olurdum; hiç olmayan bir ebeveyne yönelik düşünceler değil; hayatımın tek değişmeyen insanına ayin olurdu bu. Sahip olduğum en iyi şeylerin hepsini ona borçluyum" diyor annesi için son kitabında.

Demirden büyükanne

Obama'nın hayatında rol oynayan üçüncü kadın ise Stanley Ann'ın annesi Madelyn Dunham: Yani demirden büyükanne. Barack Obama, ABD tarihinde başkanlık ön seçimlerinde galip gelen ilk zenci olarak tarihe geçti. Fakat büyükannesi Madelyn Dunham'ın 70'li yıllarda yakaladığı başarı da Obama'dan aşağı kalır değil. Büyükanne Dunham, o senelerde bir bankanın başkan yardımcılığına yükselen birkaç kadından biri. Bugün 85 yaşında olan Madelyn Dunham, hâlâ Honolulu'da, Barack Obama'nın çocukluğunu geçirdiği evde yaşıyor. Dışarı çok fazla çıkmıyor, fakat torununu televizyondan izliyor.

Evet Obama'nın başarısında kadınların payı çok büyük. Michelle Obama "Kimse kadınların yaşadığı günlük zorlukları, çatışmaları Barack Obama kadar iyi bilemez" derken, aslında farklı bir noktaya işaret ediyor. Çünkü birçok psikolog tarafından da daha önce ifade edildiği gibi, Obama'nın ön seçimlerde rakibi olan Hillary Clinton'un feminizmi, "despot bir babaya karşı verilmiş bir tepkiydi".

Obama'nın hayatındaki kadınların bıraktığı iz ise daha farklı ve daha duyarlı belki de. Güçlü kadınlar tarafından eğitilen Obama, kadınların gücü doğru yönetebileceğine inandığını ortaya koyuyor. Ve herkonuşmasında, bugün geldiği noktayı hayatındaki güçlü kadınlara borçlu olduğunu ifade ediyor.ABD'li seçmen kadınlar bunu ne kadar duyacak göreceğiz.   

Ve Afganistan'ın en cesur kadını

Malalai Joya. 30 yaşında. Kabil Parlamentosu'na milletvekili olarak seçildi, fakat daha sonra dışlandı. Dışlanmasının nedeni yolsuzluklar, uyuşturucu kaçakçıları, yağmacılar ve insan hakları ihlallerine karşı kapmayalar düzenlenmesi. Artık iki gece üst üste aynı evde uyuyamıyor. Yaşayabilmek için sürekli yer değiştiriyor. Fakat mücadelesinden vazgeçmiyor. Onun ismi tüm demokratlar ve Afganlı kadınlar için umut anlamına geliyor. Ve Afganistan'ın en güçlü kadını olarak anılıyor.Geçtiğimiz günlerde Fransız Le Monde gazetesinde yayınlanan bir makalesinde tüm kadınlara

seslenen Joya'nın sözlerine kulak vermekte fayda var:

"Her gece farklı bir çatı altında uyuyorum. Gündüz burkanın içine saklanıyorum. Bu ailem için çok zor, fakat Afgan halkının desteğine sahibim. Kurşunlar beni öldürebilir, fakat sesimi kesemez, çünkü benim sesim tüm Afgan kadınlarının sesi. Bir çiçeği kopartabilirler, fakat ilkbaharı engelleyemezler. Bugün Afgan kadınlarının yüzde 87'si ev içi şiddete maruz kalıyor; evliliklerin yüzde 80'i zorla gerçekleşiyor. Her beş kızdan sadece biri ilkokula gidebiliyor. Ortaokula gidebilenlerin oranı ise yirmide bir. Afgan kadınlarının ortalama yaşam süresi 44 yıl. Her 28 kadından biri doğum sırasında hayatını kaybediyor.

İslam ve politikanın birbirine karıştırılmasının sona ereceğini ve Afganistan'ın büyük bir laik demokrasi olmasını hayal ediyorum. İslam kalbimizde ve beynimizde. Düşüncelerimizi manipüle etmek için kullanılmamalı. Afganistan'ın en ücra köşelerinde okul olmasını, internet olmasını hayal ediyorum. Ve en büyük hayalim Afganistan yönetiminin bir kadına verilmesi, çünkü kadınlar kendilerine şans verildiği taktirde, mükemmel bir iş yapabileceklerini tüm dünyaya kanıtlayabilirler."

Tüm yazılarını göster