ABD'de başkanlık seçimini Obama'nın kazanması, sadece ABD'de değil, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de iyimserlik rüzgarlarının esmesine neden oldu.
Kimse Obama'nın ne yapacağını, neyi değiştireceğini bilmiyor ama, herkes bir umut peşinde.
Obama başkanlık koltuğuna iki ay sonra oturacak. Oturduktan sonra da değişim yapacak ise bu zaman alacak ama, ileriye dönük bekleyişler o kadar iyimser ki, seçilmesi ile birlikte ekonomideki kötü göstergelerde iyiye dönüş görülmeye başlandı.
Bizde dün dolar fiyatı, borsa ve faiz oranları bu iyiserlik rüzgarından olumlu etkilendi.
Tabii ki bekleyişlerin düzelmesi başka, dengelerin düzelmesi başka.
Bizi en fazla ilgilendiren dış ve iç talepteki gerilemenin ne zaman normal çizgiye geleceği ve de döviz açığımızın nasıl kapanacağıdır.
Küresel finans piyasalarının istikrara kavuşması bize iki konuda da yarar sağlayacaktır.
Acaba Obama'nın başkanlığı Türk-Amerikan ilişkilerini nasıl etkiler?
Biz Türk-Amerikan ilişkilerini, (1) Ermeni tasarısı (2) Kıbrıs sorunu (3) PKK'nın terörist örgüt olarak kabulü gibi dar çerçevede değerlendiriyoruz. Türkiye'nin ABD için önemini de ABD'nin Ortadoğu'daki çıkarlarına ve İsrail politikasına verdiği desteğe dayandırıyoruz.
Bu konularda Obama'nın politikalarının değişmesi olasılığı çok önemli. Obama'nın politikalarının değişmesi halinde Türkiye'nin sadece bu nedenlerle ABD ile ilişkilerinin zedelenmesi olasılığı var.
Türkiye için bir başka tehlike ABD'nin Irak'tan çıkmasından sonra Irak içinde yeniden yapılaşmanın Türkiye'nin istemediği biçimde gerçekleşmesi ve de Irak sınırının riskli bir sınır haline gelmesidir.
Bütün bunlar Obama hakkında bir "bekle-gör" politikasını zorunlu kılıyor.
Türkiye yönetimi bugünkü ABD yönetimi ile belli bir birliktelik sağlayabilmişti. Yeni yönetim ile tanışması ve yeni yönetime Türkiye'yi anlatabilmesi de zaman alacaktır.
Açık anlatımıyla iyimserliğe evet ama, ilişkilerin geleceğin açısından büyük riskleri de dikkate almakta yarar vardır.