Nükleerin sonu mu geliyor?

Atılım MURAT AYKIRI FİNANS amurat@etu.edu.tr

IMF raporu ve Japonya'nın nükleer tehlike seviyesini artırmasıyla, piyasalar haftaya iyi başlamadı. Son haftalarda hızla yükselen fiyatların soluklanmaya ihtiyacı vardı. IMF ve Japonya, bahane oldu.

IMF, ABD'nin artan borçlarının ve bütçe açığının faizleri yükseltebileceğini, bunun da ABD ve küresel ekonomi üzerinde olumsuz etkileri olacağını söylüyor. Bu rapor, ABD'deki yüksek bütçe açığına rağmen harcamaların artırılmasını savunan Keynesyen ekonomistlere küçük bir şok yaratmış olabilir. IMF, Dolar'ın hala değerli olduğunu savunarak, Fed'in gevşek para politikasına devam etmesi gerektiğini de belirtiyor. IMF'nin görüşlerine katılmasanız da, etkilerini yadsıyamazsınız. Özellikle kurumsal yatırımcılar, IMF'nin fikirlerine önem verir.

Depremden sonra; 'Acı bir olay, ama piyasaları sadece birkaç gün etkiler' yazmıştım. Sermaye hareketlerinden, risk iştahı açık biçimde görülüyordu. Kısa bir aradan sonra fiyatlar yükselişine devam etti. Orta-uzun dönem hikaye ise farklı olabilir. Depremin ve hala kontrol altına alınamayan nükleer tehlikenin, küresel ekonomi üzerinde enflasyonist etkileri olabilir. Japonya depremi, 2011'deki üçüncü enflasyonist şok olarak düşünülebilir. Avustralya'daki sel felaketi, hububat arzını ve fiyatlarını ciddi biçimde etkiledi. Orta Doğu'daki Yasemin Devrimi, petrolün risk primini artırdı. Deprem; Japonya'nın para arzını ve petrol talebini artırırken, sanayi üretimini düşürebilir. Japonya Merkez Bankası(JMB), yeniden yapılandırma maliyetinin büyük bir kısmını para basarak finanse edebilir. Ülkenin borç/milli gelir oranı yüzde 200'ün üzerinde seyrediyor. Önceki yıllara göre büyük artış göstermesini beklediğim Japon tahvil arzını karşılayacak bir piyasa olmayabilir. Bu durumda JMB'nin tahvil alımları için devreye girmesi gerekebilir (para basabilir). JMB, faizlerin artmasına göz yummaz. Merkez Bankası tahvil alımları yaparak faizleri düşük tutarken, Yen'in yükselecek fazla bir yeri de olmaz. Yen, 2010 yılında en favori paralarımdan birisiydi (diğeri İsviçre Frangı). 2011'de Yen için aynı beklentilere sahip değilim.

Üçüncü enflasyonist şok olarak gördüğüm depremin, petrol ayağı da var. Ekonomik verimlilik ve çevresel faktörler nedeniyle, nükleer enerjinin uzun zamandır destekçisiyim. Gelişmekte olan ülkeler, dünya nüfusunun yüzde 80'inini oluşturuyor. Büyüme sürecinde bu ülkelerin petrol, kömür gibi fosil yakıtlara talepleri artıyor. Asya ülkelerinde yoğun biçimde kullanılan düşük kalite kömür, insan sağlığını tehdit ediyor. Fosil yakıtların küresel ısınmayı tetiklediği de biliniyor. Bu nedenle, 'kötü olanların iyisi' olarak gördüğüm nükleer enerjinin arkasında oldum. Ancak, nükleer facia kafamda soru işaretleri yarattı. Bu felaket, insan hatasının küresel ısınmadan çok daha tehlikeli olabileceğini gösteriyor. Olayın üzerinden bir ay geçti. Durum kontrol altına alınamadığı gibi, her gün daha kötüye gidiyor. Yaşananlar, birçok ülkenin nükleer enerjiyi gözden geçirmesine yol açabilir. Önümüzdeki dönemde dünya ekonomisi fosil yakıtlara daha bağımlı hale gelebilir. Özellikle nükleer santrallerini kapatan Japonya'nın petrol talebi artabilir.

Japonya'nın, küresel arz zincirinde de önemli bir rolü var. İPhone gibi popüler cihazların parçalarını sağladığı gibi, dev makineler için de parça üretiyor. Nükleer enerji, Japonya'nın elektrik arzının yüzde 35'ini sağlıyordu. Santrallerin kapanması, sanayi üretimini vurabilir. Ayrıca; sızan radyasyon, üretim tarafındaki olayları daha karmaşık hale getirebilir.

Tüm yazılarını göster