Nükleer tutkusu

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Ne Japonya gibi bir ülkenin sıkı kurallarının bile yetersiz kalmasına yol açan felaket… Ne binlerce kişinin bölgeden tahliye edilmesini zorunlu kılan tablo… Ne Japonya'nın belki de uzun yıllar nükleer serpintiyle yaşamak zorunda kalacağı gerçeği… Hiçbir şey bizi nükleer tutkusundan uzaklaştıramıyor.

Türkiye, neredeyse kırk yıldır Akkuyu'da nükleer santral kurmaya çalışıyor. İkinci santral yeri de belirlendi; Sinop. Ama öğreniyoruz ki, santral sayısı dörde çıkarılacak. Üçüncü santralın yeri de kesin olmamakla birlikte belli sayılır; Marmara Bölgesi ya da Trakya. Dördüncü için yer arayışı sürüyor.

Elektrik Mühendisleri Odası, bir süre önce "Japonya'daki felaket zincirinden nükleer uyarılar" başlıklı bir değerlendirme yaptı. Yorum yapmadan, bu değerlendirmeden bölümler aktaralım:

"Çernobil ve Fukuşima, Türkiye'nin Akkuyu'da kurmaya çalıştığı nükleer santral için çok önemli bir uyarı niteliği taşımaktadır. Akkuyu'da kurulmak istenen nükleer santral, Ecemiş fay hattına 25-30 kilometre uzaklıkta yer almaktadır. Deprem kuşağında olan bu bölgeye nükleer santral kurulamayacağına ilişkin bugüne kadar yapılan uyarılar dinlenmemiştir. Japonya'da yaşanan bu felaket, nükleer santral savunucularının güvenlik kriterlerine ilişkin bugüne kadar dile getirdikleri savların gerçek bir doğal felaket karşısında geçersiz kaldığını gözler önüne sermektedir.

Rusya, Akkuyu'da nükleer santral kurulmasına yönelik şirket kurma çalışmalarını tamamlamış; 5 Rus şirketinin ortak olduğu Akkuyu Nükleer Güç Santralı Elektrik Üretim Anonim Şirketi'nin kuruluşunu 14 Aralık 2010 tarihi itibarıyla resmi olarak gerçekleştirmiştir.

Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nun 1983 yılından beri yürürlükte olan Nükleer Tesislere Lisans Verilmesine İlişkin Tüzüğü'ne göre kurulacak santral için 3 lisans alınması gerekmektedir. Bunlardan birincisi yer lisansıdır. Akkuyu'da kurulacak olan santral, 35 yıl önce 1976 yılında verilmiş olan yer lisansına dayanmaktadır. Bu lisans kapsamında değerlendirilecek olan konuların başında, 'bölgenin topografik, jeolojik, jeoteknik, hidrolojik, sismolojik ve meteorolojik özelliklerine ilişkin bilgi ve incelemelerin, seçilen yerin deprem, sel baskını, fırtına gibi doğal olaylar ve bu olayların ikincil etkileri yönünden değerlendirilmesine ilişkin bilgiler' yer almaktadır.  Oysa Akkuyu için bundan 35 yıl önce alınmış olan yer lisansı güncelleştirilmemiştir. 35 yıl içindeki değişimleri hesaba katmayan bir yer lisansının kabulü mümkün değildir.

Şirketin ikinci olarak alması gereken lisans inşaat lisansıdır. İnşaat lisansı kapsamında ise santralde yapılacak yapıların ve sistemlerin sismik, güvenlik ve kalite sınıfları ön güvenlik analizi raporu kapsamında incelemeye alınacaktır. Akkuyu'da kurulacak santral için ihale yapılmadığı için bu konuya ilişkin karşılaştırma yapmak dahi mümkün değildir. Oysa 1980'li yıllarda yapılan ihalede firmaların tek tek teklifleri değerlendirilirken, Akkuyu'nun deprem koşulları ve firmaların buna ilişkin verileri de ihale kapsamında değerlendirmeye alınmıştı. Bugün ise önce anlaşma yapılmakta, ardından deprem koşullarına ilişkin olarak değerlendirme yapılacağı anlaşılmaktadır. Böyle bir sürecin kabul edilmesi mümkün değildir.

Bir çok bilim insanı tarafından Ecemiş fayının sismik karakteri konusunda yapılan araştırmalarda; söz konusu fayın 300 km uzunluğunda olduğu ve Akkuyu'nun 20-25 km yakınından geçerek denizde devam ettiği, aktif bir fay özelliğine sahip olduğu, 6-7 büyüklüğünde bir deprem için tehlikeli bir enerji birikimi oluşturacak suskun tarihsel bir sürece sahip olduğu belirtilmektedir. 

Nükleer santral konusunda 4 sayfalık yasayla yola çıkan AKP hükümeti, TMMOB'un açtığı davayı kazanması üzerine tek katılımcılı olan ihaleyi iptal etmek zorunda kalmış, ancak bu kez de devletlerarası anlaşma yoluyla hukuk sistemini yok saymıştır. Böyle bir anlayışla hareket eden hükümet, deprem gibi insanların can ve mal güvenliğini ilgilendiren bir kriteri de içeren yer lisansını yenilemeyi düşünmediği gibi inşaat lisansı kapsamında yapılara ilişkin sismik değerlendirmeyi de daha sonraki aşamalara bırakmakta sakınca görmemektedir."

Tüm yazılarını göster