Nohut unu yenilikçi mi?

Edip Emil ÖYMEN YENİLEŞİM edip.oymen@outlook.com

Türkçede “pasta,” bir tür hamur tatlısıdır. Ama dünyada “pasta” denildiğinde İtalyan makarna türleri kastedilir: Fusilli, spaghetti, tagliatelli, conghiglie, rigatoni, farfalle, fettucine sadece en tanınan bilinenleri... Bunların ve diğerlerinin, yapılış biçimi, sosu farklı bütün bu türe “pasta” deniliyor. İtalyan mutfağını dünyanın marketlerine kadar sokan bu tanınmışlıkta yenilikçilik yapılabilir mi?

Sorunun yanıtı: Evet. Nişasta-un temelli bu yemeği nohut unuyla yaparak örneğin. Buradaki yenilikçilik elbette sadece ABD’deki girişimci Brian Rudolph’u ilgilendiriyor. Çünkü bizim kültürde tanıdık: Nohut unu Rumeli ve Anadolu’da bilinir, kullanılır. Kendine özgü lezzetli tadı dokusu olan nohut ekmeği, bizim kültür için yeni değil, eski... Ama şimdi, yüzyıllardır kullanılan nohut unundan ekmek değil, makarna yapmaktan söz ediyoruz. Yenilikçilik burada... 

Brian, makarnasını yapmak için 1.3 milyon dolar bulmuş. Gerekçesi: Nohutta iki kat protein var. Dört kat lif var. İtalyan makarnasına göre yarı yarıya daha az kalorili. Diet ve kilo takıntılı milyonlar için bulunmaz bir “yeni” yiyecek. “Banza” markasıyla ABD’de bin 700 noktada satılmaya başlandı.

Marka vaadi şu: “Şahane makarnamızı diyetti, kaloriydi, göbekti, kalçaydı düşünmeden yiyebilirsiniz.” Buğdaydaki glutene tahammül edemeyenlere nohut unu daha sağlıklı zaten. ABD’de “yeni” bir damak zevki yaratabilecek nohut unu, ülkemizde Söke, Gaziantep, Ayvalık v.b. yerlerde zaten kullanılıyor. Yeni değil. Söke’nin tatlı maya ekmeğinin mayası nohuttan. Gaziantep’te nohuttan dürüm yapılıyor. Ayvalık’ın simit ekmeği de öyle. Başka bir çok yer var listede. 

Yenilikçilik? New York’un bohem semti SoHo’da Türk girişimci Hamdi Ulukaya’nın Çoban kelimesinden yarattığı Chobani, bir “yoğurt bar” olarak açılmıştı. Ama buradaki yoğurdun farkı ve yenilikçiliği, sunumundaydı. 

Hamdi Bey, yoğurdu süzdü, kıvamlı hale getirdi. İçine fındık, fıstık, taze meyvalar, bal, siyah çukulata, nane yaprakları ekleyerek ayrı ayrı cazip görsel tatsal tasarımlar yaptı. Saydam kâselerde sundu.  Hamdi Bey’in dükkanının yakınında ise, “Diyet, yapmamak içindir. Şimdi ye, sonra düşün” sloganıyla bir değil, 20 çeşit sütlaç satıyor “Rice to Riches.” 

Ya, Blomus marka demlik? Ülkemizde her evde her çeşidi olan “bildiğimiz” demlik, Alman teknolojisi ve tasarımıyla birleşince, “farklı” bir şey oldu: Cam demliğin altında bir mum yanıyor. O mum, üstteki suyu ne kadar ısıtır, belli değil. Üstelik bu fikir, Blomus’a özgü bir buluş bile sayılmaz. Çünkü Almanya’da, altında mum yanan demlikle servis yapılan şık kafeler bol.

Ama işte; gündelik, alelade, özelliksiz bir ürün yerine, tasarlanmış ürünün gücü burada. Alman Blomus, çay demliğinin altında mum yakmaya uygun zarif bir tasarım yaparak, ortaya yenilikçi bir ürün çıkartmış oldu. Ve buna 120 dolar satış fiyatı koydu. Tasarımın bedeli olarak... 

Ya, çay bardağına bir ufak seramik top yerleştirip bardağı hafifçe döndürünce topun, şekeri karıştırmasını sağlayan Fransız Florian Dussopt’un tasarımı? Bu sayede çay kaşığına gerek kalmıyor (2008 Londra Tasarım Festivali.)

2012 İstanbul Tasarım Bienali’nde İKSV Başkanı Bülent Eczacıbaşı şöyle demişti: “Türkiye’de üretilmiştir yerine, Türkiye’de tasarlanmıştır dediğimiz zaman başardık demektir.” Aradaki 3 yılda, şu mutlu habere ulaştık: Kahve kapsülü kullanan ilk Türk Kahve Makinesi’ni tanıtan Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu, “Kapsül tamamen bizim tasarım ve üretimimiz sonucu ortaya çıktı. İçinde 4 patentimiz var,” dedi. Makinenin tümü için 12 patent alınmış. Bravo! Nespresso da 40 yıl önce yola böyle çıktı, patent sayısı bin 700’lere ulaştı. 

Tüm yazılarını göster