Nerede hareket, orada bereket!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Piyasalar allak bullak; toz duman kaplayıverdi her yeri. Ne oldu böyle birdenbire... Aylar sonrasının meteorolojik durumunu bile tahmin edebilirken, birkaç gün sonrasında ekonomide ne olacağını hala anlayamamaktan mı kaynaklanıyor bu durum, yoksa anlamıyor görünmekten mi? Acaba, "öngöremiyor" olmak, öyle görünmek daha mı işine geliyor birilerinin? Aslında hemen hemen her şeyi öngörebiliyorlar, ona göre davranıyorlar da, işleri bitince mi "Bakın şöyle şöyle oldu" diyorlar? 

ABD'de bir merkez bankası başkanı (FED Başkanı değil) haziran ayı için faiz artışının kaçınılmaz olacağını söyleyerek ateşlemiş adeta işaret fişeğini. FED Başkanı bile değil bunu söyleyen. Kaldı ki FED'in bu yıl faiz artıracağı sır da değil. Tamam, başta beklendiği gibi bir artışa gidilmeyeceği tüm dünya piyasalarını rahatlatmıştı ama yine de faiz artışı ölçülü de olsa yapılacaktı. Öyleyse ABD'den gelen bu açıklamanın tetikleyici unsur olduğunu söylemek ne kadar doğru? 

Bazı ülkelerde bilançolar kötü geliyormuş, özellikle bankaların bilançoları. Bu öyle çok yeni bir durum da değil ama. Bu kötü bilançolar yüzünden borsaların düşmesi mümkün olmaya mümkün de, bilançoların hepsi aynı gün mü açıklandı yani? 

Hele yurtiçine dönük yorumlar var ki; komik mi demeli, trajikomik mi, insan kestiremiyor doğrusu. Nisan enfl asyonu düşük geldi ya... Bu düşük enflasyondan dolayı Merkez Bankası'nın bu ayki Para Politikası Kurulu toplantısında faiz indirimine gitmek için eli daha da güçlendi ya... Zaten beklenmekte olan 0.25 ya da 0.50'lik faiz indiriminin, bu düşük enflasyondan dolayı daha yüksek tutulması olasılığı belirmiş ya... Merkez Bankası faizde çok agresif bir indirime gidebilirmiş ya... İşte bu yüzden dolardaki artış bizde çok hızlı olmuş. 

Yoruma bakar mısınız yoruma... Peki nisan enflasyonu düşük gelmese ve hatta tam tersine yıllık oran yeniden yukarı dönseydi, sahi o zaman ne diyecek, bunun piyasalarda nasıl bir etki yaptığını görecektik? Dolar yine arttığında bu sefer de "Enfl syon yüksek geldi, o yüzden dolar arttı" demeyecek miydik? 

Ne enflasyonmuş! Düşük geliyor, Merkez Bankası faizi çok düşürür bu da doları zıplatır diye kur şimdiden fırlıyor. Yüksek gelse, bu sefer de işler sarpa sarıyor diye zıplayacak dolar. 

Ayrıca, nisan enflasyonu düşük gelmiş ama, artık nisanla birlikte dip noktaya inilmiş, bundan sonraki dönemde oranlar daha yüksek beklenmeliymiş. Hani, "Ben yeni duydum" gibi... İnsaf, enflasyonun nisanda dip noktaya ineceği yeni mi belli oldu, baz etkisinden dolayı bunu aylar öncesinden hesaplamak zaten mümkündü. 

Cambaza bak! 

Birileri geniş kitlelerin, neredeyse tüm dünyanın zihnini mi okuyor, yoksa o birileri bu geniş kitlelerin zihnini mi etkiliyor? Soru budur. 

Aslında çoğu ipe sapa gelmez görünen varsayımlarla hareket edip gelişmeleri o şekilde yorumlamaya çalışmanın alemi yok.

Eğer bir yerde durağanlık varsa, ki bu son durumda o yer tüm dünyadır, tüm dünya piyasalarıdır, o piyasalarda bir hareket yaratmak gerekiyor. ABD'deki bir merkez bankası başkanı "Durun hele bir açıklama yapayım da dünya şöyle bir sallansın" diye konuşmuyor tabii ki. Ama birilerinin bu konuşmaları, açıklamaları, verileri üst üste koyup kule yapmaları, sonra "Cambaza bak" diyerek oyun oynamaları gerekiyor. 

Daha önce de defalarca yapıldığı gibi, şimdi de yapılan budur. Menkul kıymet fiyatları, özellikle de hisse senedi fiyatları değişmediği sürece, bunlara yatırım yapanların para kazanma şansları yoktur. Para kazanmak için hareket gerekir, fiyatların inip çıkması gerekir. Şimdi yapılan da bundan ibarettir. 

Ne oldu yani, mayıs ayıyla birlikte birileri düğmeye mi bastı, tüm dünyada yatırımcılar bir anda aynı şeyi mi düşünmeye, "Riskli ülkelerden kaçalım" demeye mi başladı. Sanki bu ülkeler düne kadar riskli değildi. 

Hem acaba doğru dürüst bir istatistik var mıdır, dünyada borsaları kaç yatırımcı sürüklemektedir. Kaç yatırımcı, portföyde ne kadar paya sahiptir. Dolayısıyla yatırımcıların yüzde 90'ı, 95'i, hatta belki daha yüksek oranda bir bölümü bir yönde harekete niyetlense bile yapabilecekleri çok sınırlıdır, piyasaları oynatma güçleri yoktur. Güç, sayısal olarak azınlıkta bulunanların elindedir ve hiç kuşkunuz olmasın onlar da "Şu karımızı bir cebimize koyalım" demektedirler. Olan, son gelişmelerden kaygı duyarak varlığını elinden çıkaranlara olacaktır. 

TL'deki değerlenme köpüğü gidiyor 

Bu arada son birkaç günde TL'nin değerinde yaşanan düşüş, aslında normale dönüşten başka bir şey değildir. Merkez Bankası'nın dün açıkladığı reel efektif döviz kuru endeksine göre, nisan ayındaki endeks değeri 100.81 olarak gerçekleşti. Reel kur endeksinde baz yılı 2003 ve o yıl için belirlenen düzey 100. Yani TL, nisan ayı itibariyle reel olarak zaten ne değerli, ne değersiz konumda. 

Reel efektif döviz kuru yalnızca dolar ya da euro dikkate alınarak hesaplanmıyorsa da, ticaretimizde bu iki paranın ağırlığının yüksek olmasından ötürü söz konusu paralar endeks hesabında önemli bir yere sahip. Dolayısıyla son günlerde dolar ve euroda yaşanan artışın mayıs ayı endeksini etkileyeceğini öngörmek yanlış olmaz. 

Reel efektif döviz kuru endeksi 2003 yılının ocak ayından beri, yani 13 yıl 4 aydır hesaplanıyor. Bir başka ifadeyle endeksin hesaplandığı ay 160'ı buldu. 

Geçen yılın eylül ayında reel efektif döviz kuru endeksi 90.45'e kadar inmişti. İşte eylüldeki 90.45'lik endeks, bu 160 ayın en düşük ikinci düzeyi. Endeks en düşük düzeyde 2003'ün ocak ayında oluşmuştu, ikinci en düşük düzey de geçen yılın eylülünde görüldü. 

Sonrasında değer kazanan TL nisanda son bir yılın tepe noktasına çıktı. Öyle anlaşılıyor ki şimdi yeniden bir gerileme yaşanacak. Endeks, dolar bazlı konuşursak, kurun 3 lirayı aşması gibi bir durumda yeniden 90'lara doğru gerileyecek. Bu bu durum öyle birkaç ay içinde olur gibi görünmüyor. Ama hep dikkat çektiğimiz şu turizm var ya turizm... Turizmden geleceğini umduğumuz ama gelmeyecek milyar dolarlar var ya... Bizi asıl o zaman tehlikeli bir dönem bekliyor da, henüz onu görme durumunda değiliz. 

ABD'den gelen açıklamayla, başka ülkelerin şirket bilançolarıyla ve bizde düşük gelen enfl asyonun "kaygısıyla" zaman öldürüyoruz.

Tüm yazılarını göster