Nerede eski Ramazanlar eski bayramlar?

Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com


Her Ramazan ayında ve her bayramda “nerede eski Ramazanlar?”,
"nerede eski bayramlar?" muhabbeti yapmak usuldendir. 
Gerçekte Ramazanlar da bayramlar da aynı ama yaşam şartları değişti.
Dünya, Türkiye değişti. Türkiye’de yaşayan insanların yaşam imkanları, alışkanlıkları değişti.
Gerçekte insanlar, yaşam şartlarının değişimini geçmişe bakarak mutluluk ile değerlendirmiyorlar da çağdaş ülkelerdeki insanların yaşam şartlarıyla karşılaştırarak "onların neleri var, bizim yok” diye dertleniyorlar. Ama bunu yaparken de "Nerede eski Ramazanlar, bayramlar” söylemi sürüyor.
İnsanlar geçmiştekini, olumsuz şartları unutuyor. Bugünlerde sahip olduklarını küçümsüyor. Geçmişi sadece mutsuzluk vesilesi yapıyor.
Ve de giderek mutsuz hale geliyor.
Benim hatırlayabildiğim en eski bayramlar, İkinci Dünya Savaşı'nın son yıllarında Bartın'da idrak eylediğimiz bayramdır.
Bartın'da elektrik sadece geceleri radyoda yayımlanan haber (ajans) saatlerinde bir iki saat süreyle yanardı. Babam banka müdürü olmasına rağmen, herhalde gaz bulamadığımızdan olacak ki, 5 numara, 10 numara büyük gaz lambalarımızı kullanamaz, 1 numaralı "idare lambası" denilen kandille aydınlanmaya çalışırdık.
Şeker yoktu. Okuttuğumuz mevlitte şeker yerine incir dağıtılmıştı.
Şimdi çok kişiye hikâye gibi geliyor... 
Ben gerçeği yaşadım. Komşumuzun oğlu Ahmet Altan ile birlikte elimizde ekmek karnesi, çarşı fırınının önünde, "mısır koçanı ekmeği" için sıraya girerdik. 
Evin arka bahçesinde komşuların fırınında "karaborsadan alınan kaçak unlarla" gizli gizli ekmek pişirilirdi.
Karayolu bağlantısı yoktu. Düzenli otobüs, vapur servisi yoktu ki, bayram tatilinde bir yere gidilebilsin. Bırakınız uzakları Bartın’dan Amasra’ya gitmek imkanı bile yoktu.
Ve gene de biz mutlu, coşkulu bayramlar yaşardık.
Şimdi sahip olduğumuz imkânlara bakınız... Batı ülkelerinde, bizim gelir düzeyimizin çok üzerindeki ülkelerdeki çağdaş imkânların hepsinden değil ise de çoğundan yararlanabiliyoruz.
Ama gene de halinden yakınan bir "toplum olduk"...
Günümüzde  uçak, tren, otobüs, özel binek araçları çok kişiye seyahat imkanı veriyor.
Çok kişinin kısa veya uzun seyahate para harcama gücü var. Bayram tatillerini fırsat bilenler seyahate çıkıyor.
Bu gelişmelerin içinde olanlar bile gelişmeleri eleştiriyor. "Nerede eski bayramlar. Herkes evinde otururdu. Şimdi fırsatını bulan evden kaçıyor” denilebiliyor.
Türkiye son zamanlarda gereğinden fazla "maddeye düştü". Manevi değerlerin, moral değerlerin çoğu silindi, unutuldu. Müesseseler yıkıldı.
Dini değerler bile ortak değer olmaktan çıkarılmaya, bütünleştirici olacak yerde bölücü olmaya başladı. Çünkü din politikaya alet ediliyor.
Türkiye'de henüz anlaşılamayan birşey var... Zengin Batı ülkelerinin hepsi moral değerlere, sosyal müesseselere önem veriyor, güçlü müesseselere sahipler.
Aile bir müessesedir. Ahlaki değerler, insan ilişkileri, ırz, namus, şeref... Bunlar önemli değerlerdir. 
Müesseseler, manevi değerler, ortak değerler üretimin, başarının dinamizmini sağlıyor.
Bırakınız Batı toplumunu... Demirperde gerisinde yıllarca kalan  dini duygularının zayıfladığı sanılan sosyalist ülkelere, Çin'e bakınız... Bu ülkelerin de kendilerine göre güçlü "müesseseleri", inançları,  amaçları var...
Bayramlar bizim için önemli günler… Bayramları yaşatalım, yaşayalım.
 

Tüm yazılarını göster