Neler yapmadık şu vatan için!

Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

GENİŞ AÇI / Serhat Gürleyen sgurleyen@isyatirim.com Tanzimat devrinin zekası ve hazır cevaplığı ile meşhur sadrazamı Keçecizade Fuat Paşa söylemiş. "Dünyada Osmanlı Devleti'nden daha kuvvetli bir devlet olabilir mi ? Yüzyıllardan beri biz içeriden, siz dışarıdan yıkmaya çalıştığınız halde hâlâ yerinde duruyor." Fuat Paşa'nın öngörüsü doğru çıkmadı. Avrupa'nın "hasta adamı" Osmanlı İmparatorluğu büyük bir devlet olarak tarihin sayfalarında yerini aldı. Ama kendisini tarihe geçiren özlü sözü bugün de geçerliliğini koruyor. Osmanlı İmparatorluğu'nun küllerinin üzerinde yükselen Türkiye ekonomisi dışarıdan ve içeriden gelen dalgalara karşı boğuşmaya devam ediyor. 2008 başındaki başındaki yazımızda sorduk: "Türkiye ekonomisi küresel dalgalanmalara karşı dayanır mı?" İyimser bir cevap verdik: "Tasarruf oranı düşük olan ve yurtdışı kaynaklarla büyümesini büyümesini finanse eden Türkiye için 2008 yılı 2007 yılına göre daha zorlu geçecek. Ama Mayıs 2006 benzeri bir dalgalanma tahmin etmiyoruz." İhtiyatlı bir yatırım stratejisi önerdik. "Hisse senedi gibi riskli aktiflerdeki pozisyonların satılıp nakde -kısa vadeli Türk Lirası enstrümanlarına- geçilmesini" tavsiye ettik. "Yıl içinde küçük dalgalanmalar yaşansa da Türk Lirası'nın 2008 yılında güçlü kalmaya devam edeceğini savunduk." Şubat ortasında hükümet kanadından gelen popülist söylemler artmaya başlayınca uyardık: "Türk Lirası dışarıdan gelecek dalgalara dayanacak güçte. Ama en sağlam kale bile içeriden yıkılabilir." Piyasalardaki dalgalanma tahminimizden daha şiddetli oldu. ABD ekonomisindeki yavaşlamanın küresel büyümeyi aşağıya çekeceği endişesi dünya borsalarında önemli değer kayıpları yaşanmasına neden oldu. ABD konut sektöründeki sorunun sistemik bir krizi tetiklemesi ihtimali küresel piyasalardaki risk alma iştahını azalttı. Gelişmiş ülkelere göre daha güçlü büyüme dinamiklerine sahip olmalarına rağmen gelişmekte olan ülkeler de satış dalgasından payına düşeni aldı. İMKB dünyanın en çok değer kaybeden borsalarından biri oldu. Yabancı yatırımcıların portföylerinde ağırlığı fazla olan uzun vadeli bonoların faiz oranları yükseldi. Türk Lirası, ABD Doları'na karşı değer kaybeden az sayıda gelişmekte olan ülkeden birisi oldu. Sadede gelelim. Hisse senedi ve tahvil tarafındaki tahminlerimiz doğru çıkarken kur tarafında yanıldık. Gerekçelerine bakalım. - Küresel sermaye gelişmekte olan ülke paralarından çıkmaya başladı. Doların dünya paralarına karşı şiddetli değer kaybı ve risk alma iştahının azalması Japon Yeni ve İsviçre Frangı üzerinden borçlanılıp gelişmekte olan ülkelerde alınan pozisyonların kapatılmasına yol açtı. Yabancı yatırımcıların satışı Brezilya, Rusya gibi güçlü ekonomilerde etkisiz olurken Türkiye ekonomisini sarstı. - AKP hükümeti mali disiplin, yapısal reformlar gibi iktisaden öncelikli sorunlarla uğraşacağına yerel seçimlere yönelik çalışmaya başladı. Küresel krizin şiddetlernmesine rağmen IMF ile ilişkilerin nasıl süreceği konusunu belirsiz bıraktı. Yaklaşan yerel seçimler öncesinde AB hedefini geri plana attı. Bütçe dışı fonlar kurarak kamu harcamalarının artırılacağı sinyalini verdi. - Küresel piyasalardaki risk alma iştahının azalması ödemeler dengesinin finansmanını zorlaştırdı. Sene başında yaptığımız tahminlerde özelleştirmeler ve şirket satın almalarıyla 2008 yılında 24 milyar dolara -cari açığın yüzde 50'si- ulaşabilecek bir dış kaynak girişi öngörüyorduk. Bugün itibariyle baktığımızda gerçekleşmenin daha az olacağını anlıyoruz. Listenin en büyük kalemini oluşturan Halkbank'ın küresel bankacılık sisteminin daraldığı bir konjonktürde satılması kolay değil. Bu yıl yapılmasını beklediğimiz otoyol ve Milli Piyango ihalelerinin sonuçlanması ve nakit girişinin gerçekleşmesi 2009 yılı başına kalabilir. Cuma akşamı gelen bir haber zaten kötü olan gelişmelerin üzerine tuz biber ekti. AKP hakkındaki kapatma davası cuma akşam saatlerinden itibaren Türkiye'nin birinci gündem maddesi haline geldi. İkinci iktidar döneminde gerilimi tırmandıran bir üslup izlediği için AKP hükümetini eleştirebiliriz. Ama halktan yüzde 47 oy alarak iktidara gelen bir partiyi kapatmak istemek akla mantığa sığmıyor. Bundan sonra ne olacak. Hukuk devleti kuralları içinde Anayasa Mahkemesi'nin kararını beklemek durumundayız. Anayasa Mahkemesi'nin kapatma davasını reddetmesi durumunda bir mesele yok. Aksi durumda ortalık karışacak. Fuat Paşa ile başladık. Orhan Veli'nin şiirini bozarak -üstadın affına sığınıyoruz- kapatalım. Neler yapmadık şu vatan için! Kimimiz oy verdik; Kimimiz parti kapattık.

Tüm yazılarını göster