Neler oluyor?

Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com

TCMB cephesinde son olarak neler olduğuna bir göz atalım ve son büyüme verilerini kısaca yorumlayalım. Bir TCMB araştırması bize gelişmekte olan ülke kurlarının makro temellerden ziyade VIX, EMBI vb gibi fon akımları ve risk göstergelerinden etkilendiğini söylüyor. Yine de, kısa vadeli kurlar için olmasa da, büyüme-dış ticaret açığı çifti bize orta vadeli bir fikir verebilir.
TCMB geçen hafta ne yaptı? Kısaca:
(a) Koridoru yukarıdan daraltma ön denemesi  yapılıyor gibi bir durum doğdu ve kur hemen yükseldi.
(b) TCMB derhal vurguyu enflasyona kaydırdı ve yanlış anlaşılma olduğunu bildirdi (geçen hafta başı).
(c) Koridor daraltma imkanı zaten bu kur hareketiyle ortadan kalkmıştı.
Bu zemin üzerinde:
(1) YP zorunlu karşılıkların altın cinsi tutulma oranını sıfırladı. Yüzde 10 olan eski oranın yüzde 66'sı kullanıldığı ve bu para 2.3 milyar TL ettiği için yaklaşık 1.3 milyar USD kadar bir "altın cinsi tutulan YP zorunlu karşılığını" mecburen dövize çevirdi. Böylece rezervleri 1.3 milyar USD artmış olacak. Bunun anlamı şu olmalı: YP karşılığı altın tutma hakkını kullanan kurumlar dövizde long veya kolayca döviz bulabileceklerine inanılıyor. Alternatif olarak, dövizde daha da düşük oranda kredi kullandırmaya özendiriliyorlar. Reel sektör de mesajı alacak ve döviz kredisi için çok da ısrarcı olamayabilecektir. Maksat döviz cinsi borçlanmayı özendirmemek.
(2) Döviz satın alamayan, ama dövizi bol olduğu düşünülen, bol değilse de daha az döviz cinsi varlık yarat denen kurumlar üzerinden rezerv biriktirilmeye çalışılırken, TL tarafında iş başka.
(3) Yüzde 10 oranındaki TL zorunlu karşılığını altın cinsi tutma hakkının yüzde 87'si kullanılmış ve kullanılan kısım 4.7 milyar TL. Tamamı kullanılsaydı 5.4 milyar TL tutacaktı. TCMB sadece tamamını kullanın demiyor, bir yüzde 10 daha veriyor. Böylece kullanılmayan (5.4-4.7=0.7 milyar TL) ve ek olarak tanınan ikinci yüzde 10 (5.4 milyar TL) hakların tamamı kullanılır ve TL MMK'lar bu oranda altın cinsi tutulursa (0.7+5.4=6.1) 6.1 milyar TL likidite sağlanmış olacak. Bu miktarın dolar karşılığı 3.5 milyar USD. Fakat eskiden YP cinsi zorunlu karşılıklar için tutulmakta olan 1.3 milyar USD karşılığı altın şimdi TL tarafına geçtiğinden nette TCMB nezdinde  3.5-1.3= 2.2 milyar USD karşılığı altın rezervi artışı olacak. 
(4) YP zorunlu karşılık için tutma, TL için tut diyerek kaydırdığı altınlar ilk elde 1.3 milyar USD karşılığı 2.3milyar TL likidite sağlıyor zaten. Daha da fazla altın bulun, daha da fazla TL likiditeyi kalıcı olarak size bırakayım diyor.
(5) Diğer taraftan bu bir "altın karşılığı TL likidite yaratma" operasyonudur.
(6) Dövizi bankalara satmayıp, tam tersine dövizlerini TCMB'ye park ettirmesi kurdaki hareketi tam olarak spekülatif bulduğunu gösteriyor. Diğer taraftan TL likidite yaratma yolu açması oldukça ilginç bir yöntemle sağlanıyor. (i) TL likidite dövize kayar korkum yok diyor (ii) Döviz cinsi aşırı varlık talebi yaratmayın ve talep etmeyin, ki ben de normal gün uygulamasını sürdüreyim diyor (iii) Fonlamanın sık sık yüzde 9-10'a yapışmasını istemiyorsanız beni izleyin ve korkmayın, TL likidite sağlama yolunu gösteriyorum diyor. (iv) Yabancı fonlara veya IMF'ye dönüp sisteme giren altın karşılığı TL yaratmanın enflasyonist olmadığını, bir mekanizma sağladığını, kaynak yarattığını söyleyebilir. Geçmişi hatırlayanlar için, özellikle Peter Temin, Christina Romer, Cole, Ohanian, Prescott vb ekonomistler için, ilginç bir deney olarak görülebilir. (v) TL likiditeye DİBS alımları için ihtiyaç duyulduğu söylenemez. Elbette fonlama maliyetini düşüren her adım DİBS faizlerinin göreceli olarak düşük seyretmesinin yolunu açar. fakat doğrudan kullanım açısından bakarsak ekstra TL likiditenin TL cinsi kredilerin artışın etki yapmasını beklemek yanlış olmaz. Böylelikle TCMB aslında büyümeyi de desteklemiş de oluyor çünkü kredi artış hızı 2012 yılında umulandan fazla yavaşladı. Yine "İmkansız Üçleme" sınırlarını esnetme çabasıyla mı karşı karşıyayız? Ortada bir taş ve birkaç kuş olduğu söylenebilir.
Peki büyüme ve dış ticaret verileri -ilki 2011 son çeyreği, diğeri geçen ayın verisi- bize ne söylüyor? Benim açımdan sürpriz yok: 12 Aralık tarihli tahminim yüzde 8.4 büyüme diyordu ve sonuç yüzde 8.5 oldu. Rakamlara göre yumuşak iniş gerçekleşiyor. Yeter ki iniş istenenden sert olmasın. Düzeltilmiş ve revize edilmiş rakamlara ilk bakış diyor ki 2012 Q1 manşet büyüme oranı 2.4-3.0 arasında gerçekleşebilir. Düzeltilmiş veriyse negatife dönmeden sıfır civarında seyredebilir. Bu durum Q3 için alarm verici olduğundan TL likidite sağlamanın devam edeceğini düşünebiliriz. Enflasyona gelince; 2012 yılsonu tahmini olarak yeniden yüzde 8 eşiğine doğru hareketleniyor olacağız. Riskler yukarı yönlü; yani TÜFE bu sene yüzde 8'i aşabilir. Ancak kimsenin rahatsız olacağını sanmam.

Tüm yazılarını göster