Ne ektiysen, onu biçersin!..

Uğur CİVELEK ARKA PLAN dunyaweb@dunya.com

Bugün yaşanan olumsuzluklar ile daha öncesinde yaşanan aşırılıklar arasındaki ilişkileri görmezden geldiğimiz sürece gerçekçi olamayız ve hiç istemediğimiz durumlara düşmekten kurtulamayız. 2013 yılı genelinde kredi hacmindeki artış yüzde 34 düzeyini aşmış!.. Ekonomideki büyümenin yüzde 4’ün altında ve enflasyonun yüzde 8’in biraz gerisinde kaldığı bir ekonomide, kredi hacminin yüzde 12-20 aralığında kalması normaldir; gerçekleşen rakam ise anormaldir, faturası arkadan gelebilecek ciddi bir aşırılıktır. Finansal piyasalardaki ardı arkası kesilmeyen sarsıntıların sebebini bu ve benzeri olumsuzluklarda aramak daha isabetli olabilir.

Eğer 2013 yılında kredi hacmi normal aralıkta kalsa idi, döviz kuru, enflasyon ve faizlerde yaşanan olumsuzlaşma daha sınırlı olabilirdi. Ama olamadı...

Gerek siyasi irade, gerekse iş dünyası kısa vadeli ihtiyaçlara odaklandı, koşulların değişmekte olduğunu hiç hesaba katmadı ve bugün yaşanan sıkıntıların altyapısını kendi elleri ile hazırlamış oldu.

Hatta daha geriye gidelim: 2008 yılında etkili olan kredi krizi herkes için ders çıkarılması gereken bir durumdu. Bir daha benzer duruma düşülmemesi için alışkanlık haline getirilen yanlışlardan ve her çeşit bağımlılıktan süratle kurtulunması gerekiyordu. Ekonomiyi süratle canlandırmak, cari açığı patlatmak ve sonra da yaratılan sorunların peşinden sürüklenmek yerine daha basiretli olunabilse idi bugün daha farklı şeyleri tartışıyor olabilirdik. Farkında olmadan koşulların kendisine uymasını bekleyenler veya başka bir deyişle işleri tarafından yönetilerek ihtiyaçlara odaklananların geleceği olamaz. İş işten geçtikten sonra rüzgara direnmeye çalışmak fayda vermez. Tedbirli olmayı beceremeyenlerin duaları bile nafile olmaya adaydır.

Aşırılıkları zorlamak gelecek ile bugün arasında yapılan bir takas gibidir; olumlulukları peşinen tüketir ve olumsuzlukları ötelemek için her yolu hesapsızca kullanırken, geleceği tükettiğimizi fark etmeyebilirsiniz. Ama sonuç değişmez, küresel koşullar uzunca bir süre için yanlışın açığa çıkmasını engellemiş, sorunların iyice ağırlaşmasına sebep olmuş ve farkındalığı azaltmış olabilir. Eninde sonunda yanlışların faturası fazlası ile önümüze gelir. Bu tür yanlışları yapmayanları değişik sıfatlar ile eleştirmek de ancak ya cehalet ya da aklı kötüye kullanmakla açıklanabilecek bir durumdur.

Evet, döviz kuru dalgalı bir şekilde yükseliyor, evet enflasyon ve faizler de dalgalı bir şekilde yükselmeye devam edecek. Günlük ihtiyaçları karşılamaya çalışmak ve risklere kayıtsız kalmanın maliyeti her geçen gün ağırlaşıyor olacak. Değişen koşullara ayak uyduramayanların direnci sonucu değiştiremeyecek, çok ağır bedeller ödemek zorunda kalacaklar. Ne ektiler ise onu biçecekler. Yaşların yanında kuruların da yanmasına sebep olarak kaçtıkları istikrarsızlığın sebebi olmaktan kurtulamayacaklar...

Tüm yazılarını göster