Ne 100'ü, 110'u; net rezerv 50 milyarın altına indi!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Bu köşede tam bir ay önce, 10 Haziran'da "Ne faizin artması, ne borsanın düşmesi; asıl tehlike döviz talebi tırmanırsa yaşanacak" başlıklı bir yazı yazmıştık. Borsanın düşmesinin tek başına ekonomiyi etkileyecek hiçbir yönü olamayacağının altını çizmiş, faizdeki artışın ise hisse senedinde olduğu gibi elinde devlet iç borçlanma senedi bulunanları etkileyeceğini, ama asıl etkiyi Hazine'ye getireceği yük yönünden yapacağını belirtmiştik. Borsa ve DİBS piyasasında yaşanacak gelişmeleri gölgede bırakacak tehlikenin varlığına dikkat çekerken, asıl sorunun dövize hızlı bir yöneliş olması durumunda yaşanacağını vurgulamıştık. 

Aslında bunu herkes görüyordu görmesine ama, asıl görmesi gerekenler mezarlıktan geçerken ıslık çalarcasına davranmayı tercih ediyorlardı. Onlara göre Merkez Bankası'nın çok güçlü rezervleri vardı, kim ne kadar döviz isterse satabilecek güçteydik. Acaba öyle miydik? 

Ve önceki gün korkulan oldu. Merkez Bankası bir günde şimdiye kadar görülmedik düzeyde, tam 2 milyar 250 milyon dolarlık döviz satmak durumunda kaldı. Döviz satım ihalelerinin başladığı 11 Haziran'dan bu yana gerçekleştirilen satış 4.9 milyar dolara ulaştı. Görüldüğü gibi bir aydaki satışın yarıya yakını yalnızca önceki gün gerçekleştirilmişti.

Merkez Bankası'nın haziran sonu itibariyle 17 milyar dolarlık altın, 106 milyar dolarlık da döviz olmak üzere toplam 123 milyar dolarlık rezervi var. Bu rezerve ve son bir ayda satılan 4.9 milyar dolara bakılarak bir kıyaslama yapmak ve müdahale için kullanılan tutara dudak bükmek doğru mu? Eğer öyle yapan varsa, çok büyük yanılgıya düşer. 
Bir kere 4.9 milyar dolar bile 106 milyar dolarlık rezerve göre önemli bir büyüklüktür. Kaldı ki, haziran sonunda 106 milyar olan rezerv, şimdi daha aşağılardadır.

İkincisi, 4.9 milyar dolar, henüz başlangıç olabilir. Gelişmelere göre daha sert ve agresif döviz talebiyle karşı karşıya kalabiliriz. 

Ve belki bunlardan daha da önemli olan Merkez Bankası'nın görünürde 106 milyar dolar olan döviz rezervinin, aslında brüt rezerv olduğu gerçeğidir. Merkez Bankası bu 106 milyar doların hepsini kullanabilir durumda değildir. Bir de döviz yükümlülükleri var ve bu rakam düşüldükten sonra Merkez Bankası'nın net döviz rezervi çok daha düşük bir düzeyde oluşmaktadır. 

Net rezerv 50 milyarın altında 

Merkez Bankası'nın 28 Haziran itibariyle 17 milyarı altın, 106 milyarı dövizden oluşmak üzere 123 milyarlık brüt rezervi bulunduğunu belirttik. Ancak aynı tarihteki net rezerv 52.6 milyar dolar düzeyindeydi. Reuters'in dün geçtiği habere göre ise Merkez Bankası'nın net rezervi hızla gerileyerek 5 Temmuz'da 43.3 milyar dolara indi. Bankacılar, önceki günkü operasyonlardan sonra net rezervin 41 milyar dolara kadar indiğini belirtiyorlar. 

Son rakam henüz kesin bir veriye dayanmıyor, yalnızca tahmin. Ama net rezervin 50 milyar doların altında olduğu kesin.

Dolayısıyla öyle "100 milyar dövizimiz var" diye caka satmaya çalışmanın alemi yok. Sözümüz Merkez Bankası'na değil tabii ki. Merkez, elindeki barutun farkında. Sözümüz, brüt rezerv-net rezerv nedir, bunu dahi bilmeden atıp tutanlara.

Faiz artışı; ama ne zaman?

Yabancı yatırımcı, kendi açısından haklı olarak Türkiye ve Türkiye gibi ülkelerden yavaş yavaş çıkacak. Bundan kaçış yok. "Bernanke şunu dedi, ama aslında şunu demek istemişti, yabancıların öyle hemen çıkmasını gerektiren bir durum yok" gibi zorlama yorumlarla kendimizi kandırırız, daha da kötüsü birilerini kandırmaya çalışmış oluruz.
Yabancı bu çıkışı, hele elindeki varlıkların fiyatı çok daha fazla düşmeden ve döviz kuru çok artmadan yapabilirse onun için düğün bayram!
Dolayısıyla piyasalardan çıkış, zaman zaman dalgalanmalar yaşansa da sürecek. Kaldı ki büyük fonlar, DİBS satmakta zorlanmaktalar. Çıkmak istiyorlar, ama çıkamıyorlar; yüklü miktardaki kağıdı kimse almak istemiyor. 

Peki biz, yani Merkez Bankası olarak biz ne yapacağız? Rakamı yukarıda verdik; Merkez Bankası sonsuza kadar döviz satamaz. Kaldı ki, rezervimiz çok daha güçlü olsa bile Merkez Bankası'nın döviz satarak kurları bir noktada tutması ne kadar doğru bir politika olur ki? Böyle yapılarak bir anlamda yabancıya makul sayılabilecek bir kur için garanti de verilmiş olmaz mı?

O yüzden Merkez Bankası önümüzdeki dönemde döviz satışı dışında adımlar atmak durumunda kalacak. Bu adımların başında da faiz oranlarının yükseltilmesi gelecek. 
Önümüzde iki seçenek var:

Ya rezervi neredeyse tümden eritip, çaresiz kalıp faizi artıracağız...

Ya da faizi hemen artırıp hiç olmazsa rezervi kurtaracağız.

Tüm yazılarını göster