Mutfak Dostları'yla (2)

Faruk ŞÜYÜN ODAK kitap@dunya.com

Mutfak Dostları Derneği'nin Adana'ya ve komşusu Mersin'e gerçekleştirdiği buluşma ve dost yemeği Çukurova Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (Adana, Mersin, Hatay ve Osmaniye illeri) Başkanı Tayyar Zaimoğlu'nun mükemmel ev sahipliğinde sürüyor...

Her gittiğimiz yer, her gördüğümüz mekân, yörenin turizme, özellikle de gurme turizmine ne kadar uygun olduğunu kanıtlıyor bizlere... Yolculuğumuzun ikinci gününde bu kez Tarsus'tayız...

Eski Tarsus evlerinin restore edilerek kazandırıldığı sokakları geziyor, sonra tarihi eserleri dolaşıyoruz:

Roma Yolu, Roma Hamamı (kentin merkezinde anıtsal antik bir yapı kalıntısı. Tuğladan örülü, altından motorlu araçların da geçebileceği büyük kemer ve hamam duvarlarının bir kısmı, 19. yüzyıla ait konutların içinde kalmış.); Eski Cami St. Paulus Kilisesi (1415 yılında Ramazanoğlu Ahmet Bey tarafından onarılarak camiye çevrilmiş.); Eski Hamam (efsanevi Yılanlar Padişahı Şahmeran'ın burada kesildiğine ve kanının bu hamamın duvarlarına sıçradığına inanıldığından "Şahmeran Hamamı" da denilmekte.); Beyaz Çarşı (Kırk Kaşık, 1579 yılında Ramazanoğlu İbrahim Bey tarafından Ulu Cami ile birlikte yaptırılmış 1954 yılında restore edilerek çarşı haline getirilmiş.); Kleopatra Kapısı (Deniz Kapısı, Tarsuslu yerli halkın "Kancık Kapı" olarak adlandırdığı Kleopatra Kapısı ayakta kalan tek antik kent kapısı.); Makamı Şerif Camii (kentin merkezinde 1857 yılında yapılmış. Doğusunda Daniyal Peygamber'in kabri yer almakta. Bu nedenle camiye "Makam Camii" adı verilmiş.); Ulu Cami (1579 yılında Ramazanoğlu Piri Paşa'nın oğlu İbrahim Bey tarafından St. Pier Kilisesi kalıntılarının üzerine erken dönem Osmanlı üslûbunda yapılmış) derken St. Paulus Kuyusu karşısında onunla aynı adı taşıyan 300 yıllık binada açılan restoranda öğle yemeği yiyoruz...

Yedi Uyurlar Mağarası, Tarsus şelalesi göremediğimiz mekânlar arasında... Tarsus'a birçok kez gelen bu satırların yazarı, bu defasında ilçedeki gözle görülür olumlu değişimi; ama eskiyi koruyan, hâlâ bamya tohumu satan aktarları, sarı ulak zeytininin büyük kavanozlarda sergilendiği dükkânları gördükçe seviniyordu... Hepsinden kilo kilo alıp eve götürmek istiyordu...

Yolculuğumuz boyunca yörenin yemek kültürünün bir parçası olan şalgamın da defalarca tadına baktık... Fark ettik ki siyah havuçtan yapılan gerçek, otantik şalgamda şişelenmiş olarak içtiklerimizin tadından farklı bir ekşilik var.

Dönüş yolunda Garden Koala çiçek serasına uğradığımızda yağmur başlayacaktı... Çıkışında şimdiye kadar gördüğüm en güzel ebemkuşağıyla karşılaşacağımız yüz bin metrekarelik seralarda milyonlarca çiçeğin arasında dakikalarca süren son derece öğretici bir gezi olacaktı bu... Orkideler ne zaman sulanmalı, kaktüsler ne zaman çiçek açar, nasıl  çoğaltılır, Afrika menekşeleri nasıl yetiştirilir gibi onlarca sorunun gerçek yanıtlarını alacaktık...

Akşam yemeği Park Zirve Zaimoğlu'nun Adana kebapta markalaşmış olan Onbaşılar'ı yıllar sonra Seyhan Baraj Gölü manzarasıyla buluşturduğu mekânındaydı... 400 kişilik açık, 250 kişilik kapalı mekânla Park Zirve Tesisleri'nin yanıbaşında açılan lokantada Onbaşılar'ın eski ekibinden elemanların servisiyle katkısız kebaplar yemenin keyfine vardık...

Ertesi sabah, Mersin'e hareket ettik... Kanlıdivâne, Kız Kalesi, Eleausa Sebaste antik kenti, Cennet-Cehennem çukurları, Dilek Astım Mağarası ve Narlıkuyu'da Kerim Restaurant'ta zeytinyağında kızartılmış nefis lağoslar...

Yani eski adıyla Kilikya'da muhteşem mekânlar ve yemekler...

Dönüşte Mersin'de Dondurmacı Halil'de kerebiçler, hurmalı kurabiyeler ve cezeriyelerle zenginleşen mönümüz ve alışverişlere ağırlaşan çantalarımızla birlikte yeniden Adana'nın yolunu tuttuğumuzda bir Mutfak Dostları gezisinden daha mutlu ayrılmanın huzurunu taşıyordum...

Tüm yazılarını göster