Mutfak Dostları'yla (1)

Faruk ŞÜYÜN ODAK kitap@dunya.com

Portakal çiçeği kokulu tarihi bir kente, Çukurova'nın bereketli topraklarına idi bu kez yolculuğumuz. Mutfak Dostları Derneği'nin Adana, Tarsus, Mersin gezisi, onca sıkıntının arasında bir soluklanma olacaktı...

Çukurova'ya göre bahar, İstanbul için bir yaz havasında indik Adana'ya... Yoğun bir program bekliyordu bizi... Yine de öğlen bir Koço kaçamağı yapmak mümkün oldu. Seyhan Oteli'nin arka sokağındaki bu salaş lokantada her Adana yolculuğumda olduğu gibi çok güzel kebaplar yiyerek siftah yaptık...

Yemek sonrası Adana şehir turu programına katıldık. Çukurova Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Tayyar Zaimoğlu'nun ev sahipliğinde geçecek üç gün başlamıştı işte... Bu etkinlik, bölgeye düzenlenmesi planlanan gurme turlarının bir pilot örneği olarak da kabul edilebilirdi. Onca zengin çeşide sahip yörenin tarihi eserlerine ve gastronomi dünyasına  yapılacak yolculuklar, bölgenin turizm potansiyelini çok, çok yükseltecek kalitede olabilirdi...

Bilmem kaçıncı Adana yolculuğumdu. Kentteki onca yıllık değişim ve gelişimi yakından izleme olanağı bulmuştum seyahatlerimde. Burada da bir şeyler el değiştiriyor, yeni sahipler, yeni sermaye yerli halkın ister istemez kenara çekilmesine neden oluyordu... Ağalar da teker teker bu dünyadan göçünce... Hani eski pavyonlar bile kalmamıştı!..

Yağ Camii, Büyük saat, Ramazanoğlu Konağı, Medrese, Ulu Cami, Eski Kız Lisesi, Taşköprü, Bosnalı Salih Efendi Konağı, Atatürk Müze Evi, Merkez Camii, Merkez Park'ın gezilmesi derken akşam oluvermişti işte...

Akşam, Park Zirve Zaimoğlu'nda Adana mutfağı konulu dost yemeği vardı.

Marul yaprağında kısır, çiğ köfte, mini et , tavuk ve ciğer şişler, ovalamaçlar eşliğindeki kokteylden sonra yemeğe geçildi. 5 yıldızlı bir servisle sunulan mercimekli ve sarımsaklı köfteler, babagannuş (süzme yoğurtlu közlenmiş patlıcan), muhammara (cevizli, salçalı, acı biberli), haydari, tahinli lahana sarmayı kuru patlıcan ve biber dolmaları izledi. Ana yemek, tahinli turp salatası, limon ve taze nane eşliğinde içli köfte idi... Halka, karakuş ve turunç tatlıları ile gece sona erdi...

Ertesi sabah, Levent Soylu'nun narenciye bahçesinde kahvaltı vardı. Anavarza balı, sarı ulak zeytinleri, halhallar, gözlemeler, çeşit çeşit peynirler ve dalından kopardığımız portakallar, köy kaymağı ve daha çok çeşitli kahvaltılık ürünlerle narenciye çiçeklerinin kokuları içinde çok güzel iki saat geçirildi...

Yolculuğumuz boyunca birçok etkinlikte bize eşlik eden Adana Valisi İlhan Atış, Büyükşehir Belediye Başkanı Zihni Aldırmaz, İl Emniyet Müdürü Salih Kesmez'in de aralarında bulunduğu konuklara yöreye özgü narenciye balı da ikram edildi.

Vali İlhan Atış ile sohbetlerimizde bölgede çokça bulunan yabani zeytin ağaçlarının (delice, oleaster) aşılanmaya başlanarak ekonomiye kazandırılacağı müjdesini aldık... Burada hemen belirteyim köylülerin dağdaki deli zeytini sıkıp çıkardıkları ve ilaç gibi kullandıkları yağa da “çoral” deniyor. Delice, aşılanıp-ıslah edilerek, kültür bitkisine (sativa) dönüştürülüp daha verimli bir hale getirilebiliyor. Fidandan, dikme olarak yetiştirilen zeytin ağacı, kazık kök yapmadığından çabuk yıkılabiliyor. Oysa dağda, tohumdan üreyen zeytin ağacı kazık köklü, yerinden kolay sökülmüyor.

Sohbetlerimizde Adana'nın şu an portakal ve mandalina çiçeği koktuğunu vurgulayan Atış, gurme turizmine verilen önemi de vurgulayarak "misafirlerimiz, portakal ve mandalina çiçeği kokusunu mutlaka koklasınlar. Adana'nın tarihi yerlerini mutlaka ziyaret etsinler. Bölgemizdeki lezzetli yemekler sizleri tatları ile kendine bağlayabilir" dedi...

Kahvaltı sonrası, ülkemizde tarladan sofraya mısır yağı üreten tek entegre tesis olan Sunar fabrikasına geçildi. Kendi bahçelerinin narlarından sıktıkları sular, meşhur buz üzerinde Adana'nın meşhur cici bici tatlısı ve kayganalı börekler eşliğinde bir sunum yaptı Sunar Grup yetkilileri... Mısır, ayçiçek, sızma ve Riviera zeytinyağları üreten tesislerdeki hijyen ve modern teknikler gerçekten dikkat çekici nitelikteydi...

Fabrika gezisinin ardından öğle yemeği için Tarsus'a hareket edildi. Bu ilçemizi ve Mersin'i önümüzdeki hafta anlatmaya çalışacağım...

Tüm yazılarını göster