Mutfak Dostları ile lüfer bayramı

Faruk ŞÜYÜN ODAK kitap@dunya.com

Her yıl Ekim ayının üçüncü Cumartesi günü "İstanbul'un Lüfer Bayramı" olarak kutlanacak... Hah, sıkıntılı haberler arasında iyi olan ender şeylerden biri, demiştim okuduğumda... Bu yıl, geçtiğimiz Cumartesi günü (15 Ekim) kutlandı "İstanbul'un Lüfer Bayramı." Amaç, kamuoyunu balık tüketimi konusunda bilinçlendirmek ve İstanbul'un simgelerinden biri olan lüferin soyunun tükenmemesi için başlatılan hareketi sürdürmekti.

Fikir Sahibi Damaklar grubu kurucusu Defne Koryürek ve projenin destekçisi olan sektör yetkilileri bu nedenle halkı dikkatli olmaya, 20 cm'nin altında balık satan müesseseleri 174 no'lu Tarım Bakanlığı Alo Gıda Hattı'na şikâyette bulunmaya davet ediyorlardı.

Başından beri izlediğim, son yıllardaki en büyük sivil toplum hareketlerinden biri başarılı olmuş, lüferin avlanabilme sınırı 14'ten – arzulanan - 24 olmasa da 20 cm'ye çıkarılabilmişti...

Bayramın kutlandığı bugünlerde Mutfak Dostları Derneği Başkanı Ahmet Örs'ten gelen bir davet, günün mânâ ve ehemmiyetine uygundu. Örs, dernek üyelerini aynı konuda verecekleri bir yemeğe çağırıyordu.

Kuruçeşme Arşipel Balık Lokantası'ndaki davet, biribirinden lezzetli mezeler eşliğinde geçti ve yüz küsur kişiye aynı anda servis yapılan son derece başarılı pişirilmiş, suyu içinde kalmış, 20 küsur cm'lik tam bir lüferle de doruğa ulaştı...

Takoz lakerda, olması gerektiği gibi balık yumurtasından tarama, çiğ balık, ahtapot, beyaz peynir, kavun, sübye (mürekkebiyle pişirilmiş), midye dolma, balık turşusu, kalamar dolma, kayakoruğu, deniz börülcesinden oluşan meze mönüsünün benim için biraz tuzlu, bazılarının da buzdolabı soğukluğunda olduklarını söylemeliyim... Ama, tazeydiler ve lezzetli olmaları için gereken hassasiyetler gösterilmişti.

Ara sıcak kalamar ızgaraydı, tatlı ise hazır sos kullanılması dışında mükemmel olmuş bir armutlu tart...

20 cm'lik lüfer yiyebilmemizde, Ahmet Örs'ün davet mektubunda belirttiği gibi "tam iki yıldır mutfaklarına yasal ölçülerinde bile olsa lüfer sokmayan şeflerin büyük rolü var. Onlar, bu sivil toplum hareketinin en büyük destekçilerinden oldular."

Peki, niye 20, hatta 24 cm'de ısrar ediliyor?

Eylül ayı sonundan itibaren Karadeniz'de yumurtlamaya başlayan lüfer, İstanbul Boğazı'ndan da bu dönemde geçmeye başlıyor. Bu son derece lezzetli balık, küçükten büyüğe doğru defneyaprağı, çinekop, sarıkanat, lüfer, kofana, sırtı kara olarak adlandırılıyor... İstenen, henüz lüfer olmamış anne adayı balıkların yakalanmaması, böylelikle de yumurtlayıp soylarını devam ettirebilmeleri. Çünkü, lüferin ideal yumurtlama büyüklüğü 20 cm'den sonra...

Defne Koryürek ve arkadaşlarının yalnız lüfer değil, İstanbul'un kaybolmaya yüz tutan erguvanları, memba suları gibi birçok simgesi için başlattığı hareket, Greenpeace Akdeniz, yavru balık projesinin katılmasıyla ağırlıklı olarak lüfere odaklanmak "zorunda kalıyor"... Ve gittikçe genişleyen katılımla çığ gibi büyüyen girişim, sonunda 20 cm kararını çıkarmayı başarıyor...

Lüfer için başarılı bir sınav veren Defne Koryürek ve arkadaşlarının hedefinde şimdi İstanbul'un yukarıda sözünü ettiğim ve benzeri diğer değerleri var. Bunları yaşatmayı bir örgüte, derneğe dönüşmeden yapabilmeyi deneyecekler... Tabii lüfer yasağının da takipçisi olmayı ihmal etmeden...

Bizim de bu konuda yapmamız gereken, satın aldığımız veya tabağımıza gelen lüferin boyunu karışımızla şöyle bir ölçüp 20 cm altındaysa yasal işlem yapılması için telefona sarılıp 174'ü aramak...

Çünkü, asıl zor olan, kuralların uygulanabilmesini sağlamak... Yoksa, aslında var olan, ama ne yazık ki hayata geçirilemeyen birçok yasa, tüzük, yönetmelikte olduğu gibi burada alınan kararlar da güme gidebilir...

Tüm yazılarını göster