Motor gaz yemez hale gelir ise ne yaparız?

Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

Geçen hafta gaz mı, fren mi tartışmaları ile geçti. Ekonomideki yavaşlamanın sürdüğünü görenler frenin gevşetilmesi gerektiğini, gaza basmanın zamanının geldiğini söylüyorlar.
Ekonomilerde frene basmak ve ekonomiyi yavaşlatmak kolaydır. Zor olan yavaşlamış ekonomiyi harekete geçirmektir.

Bizde gaza basalım diyenler, faizin düşürülmesi ve kredi musluğunun açılması halinde piyasanın hemen harekete geçeceğini, büyümenin başlayacağını sanıyorlar.
Dünyada başka ülkelere bakıldığında bunun kolay olmadığı görülüyor. Japonya ve ABD faizi sıfıra indirdi. Piyasaya oluk oluk para akıtıyorlar. AB ülkeleri onları taklit ediyor. Ama piyasa canlanmıyor. Büyüme hızlanmıyor.
Bu durum, duraklayan motorun boğulmasına, gaz yememesine benzetiliyor.
Geçen hafta Ercan Kumcu bu konuda çok güzel bir değerleme yaptı. Ercan Kumcu, gaza basmanın ötesinde ekonomimizin 2 temel sorununa işaret etti.

1) Ekonomi yönetimi çok karışık hale geldi. Kaptan yok. Ekonomiyi yönetenlerin farklı açıklamaları kafa karıştırıyor.
2) Bizde de aslında son zamanlarda para ve maliye politikaları gevşetildi.Ekonomiye gaz verilir gibi ama, ekonomi gaz yemiyor.

Ercan Kumcu ekonomi yönetimi konusunda diyor ki, "Bir gemide birden fazla kaptan olursa, o gemi ya karaya oturur ya da batar." Hükümet düzeyinde ekonomi yönetiminde bölünmüşlük var.
- Ekonomi Bakanlığı kuruldu, sorumluluk alanı yalnızca dış ticaret ve özellikle ihracat. Biraz da teşvik ve yabancı sermaye. Ekonominin yönlendirilmesi yalnızca ihracat ya da teşvik değil. Dolayısıyla, yanlış bir isim.
- Kalkınma Bakanlığı kuruldu. Bakanlık, aslında Hazine Müsteşarlığı'nda bir genel müdürlük olması gereken eski Devlet Planlama Teşkilatı'ndan oluşuyor.
-  Maliye, Sanayi, Tarım ile Gümrük ve Ticaret bakanlıkları gibi geleneksel bakanlıkları da eklersek, Hazine Müsteşarlığı ile birlikte 7 farklı birim ekonomi yönetiminden sorumlu.

Bunların koordinasyonu da bir Başbakan Yardımcısı'nın sorumluluğunda. Başbakan değilseniz, bu sayıdaki siyasi şahsiyeti koordine etmek pek mümkün değil. Geçmişte de mümkün olmadı. Merkez Bankası hükümetin bir kanadından destek alırken, diğer kanadından yumruk alıyor."
Ercan Kumcu fren ve gaz konusunda da şu değerlemeyi yapıyor: Gerçekten fren yapılıp yapılmadığı açık değil.
- Kamu harcamalarında gaza basıp bütçe açığının artmasını "Fren yapılıyor" diye nitelendirmek pek mümkün değil.
- Para politikası fren yapıyorsa, faizler neden düşüyor? Para politikasının da fren yaptığını söylemek zor.
 Daha temel bir sorun varmış gibi görünüyor: Fren falan yaptığımız yok, araba gaz yemiyor, kendi kendine yavaşlıyor.

 Zaten önümüz de yokuş. Siyaset, tercihini her zaman ekonomik büyümeden yana koyar. Aslında, fren-balata tartışması da büyüme tercihinin siyasette giderek ağır basmasının sonucu. Tartışma sırasında önemli bir nokta ihmal ediliyor. Hükümet düzeyinde kamuoyu önünde yapılan bu çeşit tartışmalar ekonomik birimlerin beklentilerini daha da olumsuza çevirip fren yapılmadığı halde, arabanın gaz yemesini daha da engelliyor."

Ercan Kumcu'nun değerlemeleri çok önemli. Eğer talep yok ise faizin ucuzlaması ve kredilerin açılması hiçbir işe yaramıyor. Üretimini satamayanın üretimini artırması, yeni yatırımlara yönelmesi,istihdamı artırması mümkün olamaz.İşte bu nedenle ekonomideki durgunluğu iyi tahlil etmek gerekir. Ekonomi denilen şey insanların bekleyişine ve moraline bağlıdır. Moral ve bekleyişler bozuldukça insanlar harcamayı yavaşlatır. Piyasaya akıtılan para ekonomiyi canlandıramaz hale gelir. Açık anlatım ile motor gaz yemez. İşte en kötüsü de budur.

Tüm yazılarını göster